Ömer Çelik AKP MYK sürerken parti genel merkezinde açıklama yaptı. Çelik’in açıklaması şöyle:

“MESCİDİ AKSA’NIN MANEVİYATINA, STATÜSÜNE DÖNÜK BİRTAKIM TACİZLERİN BURADA GERÇEKLEŞMESİNDEN BÜYÜK BİR ÜZÜNTÜ DUYUYORUZ”

“Ramazan ayında üzüntü ile karşıladığımız bir takım şiddet konusu söz oluyor. Kanada Toronto’da teravihten çıkan Müslümanların üstüne ateş açılması gibi bir olay yaşandı. Kanada makamlarının yakalanmasını ve bundan sonraki olayları önleyecek tedbirler almasını bekliyoruz. En çok üzüldüğümüz olay Filistin’de Müslümanlara dönük şiddettir. Mescidi Aksa’ya dönük, Mescidi Aksa’nın maneviyatına, statüsüne dönük birtakım tacizlerin burada gerçekleşmesinden büyük bir üzüntü duyuyoruz. Bu saldırganlıkları, şiddet eylemlerini şiddetle kınadığımızı; Mescidi Aksa’nın, Kudüs’ün kırmızı bir çizgimiz olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz. Her seferinden daha önce uyarılmasına rağmen maalesef bu şiddet olayları ile karşı karşıya geliniyor. Mescidi Aksa’nın statüsü dokunulmazdır. Bunun herkese saygı göstermesi gerekir.

Televizyonlara yansıyan görüntülerde olduğu gibi; bu derece şiddet, elini kaldırıp hiçbir hareket yapmayan insanlara dönük olarak onlara fiziken ağır hasar verecek şekildeki saldırılar,  1’i çocuk olmak üzere 7 kişinin hayatını kaybettiği bu düzeyde bir şiddet asla kabul edilemez.

Sayın Cumhurbaşkanımız dün Filistin Devlet Başkanı Sayın Abbas ile görüştü. Bu konudaki hassasiyetini en düzeyde bir kere daha ifade etti. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu çerçevede başka temasları da olacak.

'PENÇE-KİLİT' AÇIKLAMASI: “BM SÖZLEŞMESİNİN 51. MADDESİNE DAYANARAK YÜKSEK BİR MEŞRUİYETLE BU TERÖRLE MÜCADELEYİ GERÇEKLEŞTİRİYORUZ”

Bugün sabah itibariyle Türkiye meşru müdafaa hakkını kullanarak kendisini terörden korumak üzere ‘Pençe Kilit Operasyonu’nu başlattı. Bu tabi terör örgütünün yaptığı hazırlıkların tespit edilmesinden sonra bu hazırlıklara imkân vermemek, bu hazırlıkları yerinde imha etmek üzere gerçekleşen bir harekattır. Burada BM’nin ilgili maddesinin bize sağladığı haklardan faydalanarak, BM Sözleşmesinin 51. Maddesine dayanarak yüksek bir meşruiyetle bu terörle mücadeleyi gerçekleştiriyoruz. Gönül ister ki, terör örgütlerinin bulunduğu ülkeler, otoriteler, bu terör örgütünü oradan çıkarsınlar, barınmalarına müsaade etmesinler ve bu şekilde operasyonlara ihtiyaç kalmasın ama maalesef terör örgütlerinin yerleştiği yerlerde komşu devletlerin, kardeş halkların bu şekilde müdahale imkanı olmayınca Türkiye Cumhuriyeti hem kendi topraklarını ve insanını korumak için bu hakkı kullanıyor. Hem de komşu ve kardeş ülkelerden terörün arındırılmasına dönük olarak bu desteğini vermiş oluyor.

“804 HASTANENİN YOĞUN BAKIMINDA COVİD HASTASININ KALMAMIŞ OLMASI ÖNEMLİ BİR OLAY”

804 hastanenin yoğun bakımında covid hastasının kalmamış olması önemli ve mutluluk verici bir olay. Vaka sayısının 5 binin altına inmesi son derece önemli. Sağlık çalışanlarımıza müteşekkir olduğumuzu bir kere daha ifade etmek isterim. Türkiye’nin sağlık alanındaki organizasyon kabiliyeti, Türkiye’de son derece iyi yetişmiş sağlık çalışanlarına sahip olması, Türkiye’nin sağlık teşkilatının donamının yüksek olması, sağlık bakanlığının organizasyon kapasitesi, cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon ile hayata geçmiş şehir hastaneleri gibi insanımızın sağlığı lehine büyük adımların atılmış olması bütün bu çerçeve bizim pandemi ile mücadele konusunda bizim dünyadan olumlu şekilde ayrışan bir çalışma yapmamızı mümkün kıldı.

“NATO MÜTTEFİKLERİNİN BİRBİRLERİ İLE DAYANIŞMA İÇERİSİNDE OLMASI GEREKİR”

Rusya- Ukrayna arasındaki müzakereler netice itibari ile savaşı bugün bitirse bile bunlar pasif bir barış oluşturacaktır. Daha aktif, daha pozitif bir barışın oluşması için Türkiye’nin şimdiden yürüttüğü bu müzakere son derece kritik olacaktır. Bunun temellerinin atılması bugünden olmalıdır. O zaman işte hem NATO hem Avrupa birliği, hem Amerika Birleşik Devletleri barışın sağlanılmasından sonra İstanbul müzakeresinin kıymetini daha çok anlaşılacaktır. Ama gelinen nokta da savaşın Donbas’ta yoğunlaşması çok can yakıcı bir tablonun ortaya çıkabileceğini gösteriyor. Türkiye- ABD ilişkisinde de; Ukrayna- Afganistan- Afrika enerji güvenliği pek çok konuda ortaklık geliştirebileceğimiz alanlar var. Terörle mücadelenin hangi ilkeler ile yürütüleceği konusunda Suriye’de PKK-YPG-PYD unsurlarına ABD tarafından verilen destek büyük bir sorun teşkil etmeye devam etmektedir. Burada NATO müttefiklerinin birbirleri ile dayanışma içerisinde olması, bir NATO müttefikinin tehdit olarak gördüğü bir terör örgütüne hiçbir şekilde, başka NATO müttefiklerinin destek vermemesi ya da bunlarla temasta bulunulmaması esas olması gerekir. Netice itibari ile 31 Ekim 2021’de Roma’da Cumhurbaşkanımızın ile Sayın Biden arasında gerçekleşen görüşmede Türkiye ABD stratejik mekanizması resmen hayata geçmiş oldu. Bunlar, bu sorunların çözümünde daha işlevsel olacağını umuyoruz.

“ADI KONULMAMIŞ AMBARGOLARIN OLMASI MANTIKSIZDIR”

Millî Savunma Bakanlığı’mız 30 Eylül 2021 tarihli talep mektubunda 40 adet yeni F-16’ının alınması aynı zamanda da F-16’ların 79 tanesinin o seviyeye yükselmesi için bir talep mektubu iletmişti. En son 7-11 Mart 2022 tarihlerinde bu görüşmeler gerçekleştirildi, heyet bazı incelemelerde bulundu. Bu çerçevede daha geniş bir talep bir mektubu ile Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgili bir mektup iletilecek. Bu çerçeve bize ne ifade ediyor, adı konulmamış ambargoların olması mantıksızdır. Bu sadece bir takım düşman faaliyetlerin daha da cezalandırılmasına yol açar.

“GÖÇMEN DÜŞMANLIĞININ NORMALLEŞMİŞ OLMASI AVRUPA DEMOKRASİSİNİ ZEHİRLEYEN BİR DURUM”

Başka partilerde giderek artan İslam düşmanlığının veya göçmen düşmanlığının normalleşmiş olması Avrupa demokrasisini zehirleyen bir durum. Avrupa’nın çeşitli yerlerinde yapılan seçimlerde merkez sağdan gelen adaylarla aşırı sağdan gelen adayların arasındaki oy farkının bu derece azalmış olması, herkesi daha aklı başında düşünmelerini davet etmektedir. Demokrasilerin bu kadar kırılgan bir zemine oturması bütün bir dünya için kötüdür.”

Ömer Çelik, basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

“KİMİN EKLEYİP KİMİN ÇIKARACAĞI BİZİM TAKİP ETMEMİZ GEREKEN BİR DURUM DEĞİL”

Çelik, Millet İttifakı ile ilgili soru üstüne, “İttifakın içinde kaç tane ittifak olacağını ya da kimin masayı kimi ekleyip kimi çıkaracağı bizim takip etmemiz gereken bir durum değil” dedi.

“GERÇEKLİKLE UYUŞMAYAN, HİÇBİR ŞEKİLDE DOĞRU OLMAYAN BİR ŞEY”

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun “Suriye’yi karıştıran ilk adımları Türkiye attı” açıklamasına ilişkin Çelik şöyle dedi:

“Çok büyük bir haksızlık. Kendi ülkesini, kendi ülkesinin hükümetini şikâyet eden bir yaklaşım. Temel beyin bu söylediği şey hiçbir şekilde gerçeklikle uyuşmayan, hiçbir şekilde doğru olmayan bir şey. Çok büyük bir haksızlık, vicdansızca bir şey. Bu olaylar başlamadan önce Sayın Cumhurbaşkanımız Esad ile görüştüğü zaman şunu söylüyordu: Kendi ülkende serbest seçimlerin yolunu aç, Suriye’deki Kürt kardeşlerimize vatandaşlık ver ve cumhurbaşkanımız kendisine devletlerin modernleşmesine yönelik tavsiye veriyordu… Esad katil şebekesi gibi çalışmaya başladı, halkın belirli bir kesimi tamamen imha etmeye yönelik bir tablo ortaya koymaya çalıştı. O zaman Cumhurbaşkanımız güçlü bir şekilde itirazını yükseltti.”

“YENİ İHTİYAÇLAR ORTAYA ÇIKIYOR, SİYASET DE BUNUN ÜZERİNE KURULU BİR YAPI”

Çelik, CHP’nin Seçim Kanunu’nda seçim kurulu başkanlarıyla ilgili yapılan değişikliklerin bazı hükümlerin iptali için AYM’ye başvurmasına ilişkin gelen soruya şu cevabı verdi:

“Sosyolojik yapı değişiyor. Yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyor, siyaset de bunun üzerine kurulu bir yapı. Yeni ihtiyaçlar ortaya çıktığında yeni düzenlemeler yapmanız gerekiyor. CHP, Bu düzenlemelerin, ihtiyaçların hiçbirinin farkında değil. Ne zaman ihtiyaçlara yönelik AK Parti bir düzenleme yapsa, toplumun önünü açacak bir iş yapsa, hemen ertesi gün AYM’ye başvuran, dernek gibi davranan bir yapı olarak görüyoruz.”