Muğla’da üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’i boğduktan sonra varile koyup yakan Cemal Metin Avcı’nın ‘canavarca hisle, eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme’ suçundan yargılandığı davada karar çıktı. Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki on üçüncü duruşmada mahkeme heyeti, 23 aydır tutuklu Avcı’ya önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme haksız 'tahrik indirimi' ile cezayı 23 yıla indirdi. Avcı’ya haksız 'tahrik indirimi' verilmesi kamuoyunda büyük tepki ile karşılandı.

Öte yandan kadın cinayetlerinin politik olduğunu belirten Eroğlu, "Biz başından beri kadın cinayetlerinin politik olduğunu söylüyoruz. Çünkü kadınlara sistematik bir saldırı var. Kadınlar otobüste, metroda, parkta, sokakta hatta evinin bahçesinde arkadaşlarıyla otururken hiç tanımadıkları erkekler tarafından taciz edilebiliyor, hatta öldürülebiliyorlar. Siyasiler sürekli kadınlar üzerinden söylemlerle kadınları ikincil konuma getirme çabalarını sürdürüyorlar" dedi.

Eroğlu'nun ilgili ropörtajının tamamı şu şekilde:

-Pınar Gültekin Davası'nda karar vicdanlara sığmamaktadır. Vahşice katledilen gencecik bir kızın ölümünden sorumlu olan şahıs, hangi hukuki gerekçe ile 'ağır tahrik indirimi' alabilmektedir?

Gerekçeli karar henüz yazılmadığı için mahkemenin hangi olay ya da gerekçeye dayanarak haksız tahrik uyguladığını bilemiyoruz. Ancak Türk Ceza Kanunu’nda haksız tahrik uygulanabilmesi için faile karşı bir fiil işleniyor olması, bu fiilin ağır sonuçlarının olabileceğinin önceden kestiriliyor olması, failin derin bir üzüntü, panik ve korku halinde bu fiili işlemesi gerekmektedir. Burada sorulması gereken Maktul Pınar Gültekin nasıl bir fiil işlemiştir ya da teşebbüs etmiştir ki fail derin bir panik, elem ya da korkuya kapılmıştır?

-Bir insanı boğup, yakıp, varile gömmek nasıl bir tahrikin karşılığı olabilir, kararın dayandığı hukuki bir dayanak var mıdır?

Bu cinayet son derece vahşice, eziyet ve acı çektirilerek, üstelik de planlanıp, tasarlanarak işlenmiştir. Fail öldürmekle hızını alamamış, olur a ölmemiştir diye yakıp, varile koyup, üstüne beton dökmüştür. Verilen karar son derece subjektif, erkek adaletini ortaya koyan, adil olmayan bir karardır ve herkesi adeta şok etmiştir. 

-Mahkemede şerh oyu kullanıldı mı? Hiçbir hakimin karara şerh vermemesi kararın hukuğa uygun olduğu anlamında yorumlanabilir mi?

Çok acıdır ki hâkimler muhalefet şerhi koymamışlardır. Gencecik bir kız vahşice öldürülmüş ama heyet failin haksız tahrik etkisiyle öldürdüğü gibi bir değerlendirme yapmışlardır. Biz kadınlar bu kararın adil olmadığını söylüyor ve bölge adliye mahkemesi tarafından bozulmasını bekliyoruz. Çünkü katilin ahlak yapısı irdelenmemiş,( evli ve çocuğu olan bir erkek kendini bekâr tanıtarak genç bir kızı kandırmış, eşini aldatmış, herkese yalan söylemiştir ) işlediği cinayetin tasarlanarak, vahşice ve eziyet çektirerek gerçekleştirildiği değerlendirilmemiş, savcı hem katil, hem de erkek kardeşi için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesi yönünde görüş bildirdiği halde  katilin kardeşi  için beraat kararı, katil için de 23 yıl ceza verilmiştir. 

-Şuan izlenecek hukuki adım nedir? Katil, 23 yıl hapis ile kurtulabilecek mi? 

Maktulün ailesinin avukatı istinaf yoluna gideceğini açıkladı. Bundan sonrasında gerekçeli karar yazıldığında bölge adliye mahkemesine başvurulacaktır. Biz kararın orada bozulacağını düşünüyoruz. 

-Bu davanın siyasi bir ayağı olduğunu düşünüyor musunuz?

Biz başından beri kadın cinayetlerinin politik olduğunu söylüyoruz. Çünkü kadınlara sistematik bir saldırı var. Kadınlar otobüste, metroda, parkta, sokakta hatta evinin bahçesinde arkadaşlarıyla otururken hiç tanımadıkları erkekler tarafından taciz edilebiliyor, hatta öldürülebiliyorlar. Siyasiler sürekli kadınlar üzerinden söylemlerle kadınları ikincil konuma getirme çabalarını sürdürüyorlar. Kadınların kıyafetlerinden kahkahalarına, hamile olarak sokağa çıkmalarından, gece sokakta gezmelerine kadar her konuda herkes kendini söz etme hakkına sahip görüyor. Özellikle en yetkili kişiler kadınlar konusunda hiç düşünmeden ve saldırgan bir üslupla konuşuyor, kadının yerinin evi olduğunu, tek mesleğinin annelik olması gerektiğini topluma empoze ediyorlar ve maalesef ki yargıda da aynı düşünce yapısı hakim olduğu için çıkan kararlar katilleri ve kadın düşmanlarını cesaretlendirecek kararlar oluyor. 

-Katil dışında aileden hiç kimsenin ceza almamasını nasıl yorumluyorsunuz?

Bu konuda gerçekten yorum yapmakta zorlanıyorum. Mahkeme katile “ o kocaman ve beton döküldüğü için ağırlaşan bidonu tek başına nasıl kaldırdın, kan izlerini ve o ortamda diğer delilleri tek başına yok etmeyi nasıl düşünebildin“ diye demi sormamış? Hayatın olağan akışı içinde cinayet işleyen birisinin panik halinde olması gerekmez mi? Peki katil nasıl bu kadar soğuk kanlılıkla hareket edebilmiş? Mahkeme bizim aklımıza gelen bu soruları sorup değerlendirme yapmamış mı?  

Kısacası karar neresinden tutsanız hiçbir yönüyle hukuka uymayan, objektif olmaktan çok uzak, tamamen eril düşünceyle verilmiş, adil olmayan bir karardır ve kabulü mümkün değildir.

POLEMİK HABER / AYKUT METEHAN KARTALKAYASI