Karapara akladığı, nitelikli dolandırıcılık yaptığı, bürokrasi ve yargıya rüşvet verdiği ileri sürülen Sezgin Baran Korkmaz'a ilişkin, CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi tarafından hazırlanan 'Sabıka Holding' adı verilen broşürle ilgili bir açıklama daha geldi.

Gamze Akkuş İlgezdi kimdir? Kaç yaşında ve nereli? İstanbul 1. bölge  adayını tanıyalım - Son dakika haberleri

© Foto: CHP  İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi

Broşürde yer alan  Paramount Otel, Borajet ve diğer iddialarla ilgili dosyaların paylaşılmasına rağmen yayımlandığının belirtildiği açıklamada, "Ortada kasıt ve art niyet olduğunun göstergesidir" denildi. 

SBK Holding, yaptığı açıklamada, Paramount Otel, Borajet ve diğer iddialara da değinildi. Holdingden yapılan açıklama şu şekilde:

"SBK Holding ve Sezgin Baran Korkmaz hakkında yanlış ve manipülatif haberler, maalesef yapılmaya devam etmektedir. Bunun son örneği Cumhuriyet Halk Partisi tarafından hazırlatılıp teşkilatlarına dağıtılan broşürdür.

Sezgin Baran Korkmaz politik bir kişi değil, bir iş insanıdır. Kamuoyunu belirli bir algı ekseninde yönetmeye çalışan çevreler, siyasi polemiklerine malzeme olarak, gerçekle bağdaşmayan bilgiler ile sözde bilgilendirici broşürler hazırlamaktadırlar. Bu broşürler; halkı bilgilendirmek adı altında karalama, yönlendirme, iftira, hakaret ve yargı görevi yapanı etkilemeye yönelik, siyasi rakiplerini halkın gözünde küçük düşürmeyi amaçlayan fakat bu arada Sezgin Baran Korkmaz’ın kamuoyunda linç edilmesini sağlayan, haksız, hukuka aykırı ve suç unsuru barındıran bir içeriğe sahiptir.

Söz konusu broşürde yer alan iddialarla ilgili olarak, hukuki gerçeklerin yer aldığı dosyaları kendileriyle defalarca paylaşmamıza rağmen bu broşürlerin yayımlanmış olması, ortada kasıt ve art niyet olduğunun göstergesidir.

Cumhuriyet Halk Partisi, saygın bir grubun ismini siyasete malzeme yaparak binlerce çalışanın iş güvencesini ve çalışma motivasyonunu olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Siyaseti halk için yaptığını iddia ederken, kurumsal bir markayı ve bu marka altında yer alan onlarca iştirak ve binlerce çalışanın geleceğini tehlikeye atacak düzeyde fütursuzca yayın yapmıştır."

ÖZEL JETİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA

"Kamuoyuna Sezgin Baran Korkmaz'ın Özel Jeti ile ilgili açıklama 

SBK Holding (kısaca ‘SBK’) ve Yönetim Kurulu Başkanı Sezgin Baran Korkmaz’ın özel jeti ile ilgili medyada yer alan haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Uçağın geçmişte yaptığı bütün uçuşların kayıtları ve yasal izinleri uçağın kiralandığı AOC (‘Air Operator Certificate’ – ‘Uçuş İşletme Sertifikası’) sertifikasına sahip şirkete ait olup, bu uçuşların kontrolü de yine işletici firma tarafından yapılmıştır. SBK’nin bu uçuşlar ile herhangi bir ilişkisi yoktur. Dünyada ve ülkemizde, bir iş jeti satın almanın ve kullanmanın bağlı olduğu Sivil Havacılık kuralları vardır. Sivil Havacılık, dünyanın en iyi kontrol edilen ve denetlenen sektörleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Özel uçak sahibinin herhangi bir uçuş talebi dahi, uçulacak meydanların bağlı bulunduğu hava otoritelerinin vereceği belli izinlere ve AOC sahibi işleticinin onayına tabidir.

Öncelikle, özel bir jete sahip olmak için Türk Ticaret Kanunu’nda belli şartları sağlayarak bir anonim şirket kurulması gerekmektedir. Bu doğrultuda, ‘SBK AIR’ adlı bir şirket kurulmuştur. Satın alınan uçağın uçuşuna engel olacak teknik bir aksaklığın olmaması durumunda uçak ve sahibi, SHGM (Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü) kurumunca tescil edilir. Diğer taraftan, uçağın sahibi olacak şirketin kurulmuş olması ve uçağın satın alınmış olması bile bir iş insanının kendi özel jetini istediği gibi kullanması için yeterli değildir. Özel jetin kullanılabilmesi için söz konusu havacılık şirketi, SHGM’nin belirlediği yetkinliklere sahip ve ‘Uçuş İşletme Sertifikasına’ sahip bir şirket ile anlaşma yapılmasını zorunlu kılmaktadır. İş insanı özel jetini ancak bu ruhsata sahip bir şirket ile yaptığı anlaşmaya bağlı olarak kullanabilmektedir. Bu sertifikaya sahip olmak için SHGM Sivil havacılık Yönetmeliğindeki (SHY-6A) şartları yerine getirmek gerekmektedir. Yönetmelik; tarifeli uçuşlar, tarifesiz uçuşlar, sadece yük taşımacılığı gibi çeşitli sertifikalar vermektedir.

SBK AIR de bu amaçla AOC sertifikasına sahip ve SHGM kriterlerine uygun olan MNG HAVACILIK ile anlaşmıştır. Bu anlaşma ile uçağın uçuşları ile ilgili bütün yetki ve sorumluluk, söz konusu sertifikaya sahip olan MNG HAVACILIK şirketine geçmiştir. Haberlerde konu edilen uçuşların tamamı bu şirketin yetki ve sorumluluğunda gerçekleşmiştir.

“Sezgin Baran’ın lüks jeti 40 defa Venezuela’ya uçtu”, “Lüks jet bu yaz sürekli Bodrum’a gidip gelmiş” gibi başlıklarla yayımlanan haberler, sivil havacılık kapsamındaki işleyişi bilmeyen maksatlı kişilerce kullanılmıştır. Söz konusu uçak, havacılık otoriteleri tarafından verilen izinler dahilinde ve AOC onayı ile istediği yere istediği kadar uçabilmektedir. Uçağın bütün uçuşları, uçuşlara ait bilgiler, izinler, uçakta seyahat eden yolcular, kalkış/iniş saatleri ve bu yolculara ait bütün bilgiler, SHGM’nin ve uçulacak meydanlardaki otoritelerin kontrolünde ve izniyle gerçekleştirilmiştir. 
Türkiye’de herhangi bir hava aracıyla tarifeli veya tarifesiz uçuş yapabilmek için gerekli kriterler, SHGM tarafından ‘Ticari Hava İşletmeleri Yönetmeliği (SHY-6A)’ ile belirlenmiştir. İlgili yönetmeliğin 3. bölümünde ise ‘Yetkilendirme Esasları’ tanımlanmıştır. 

Aşağıda örnek olarak belirtilen ‘Md. 15 – Tarifeli ve tarifesiz seferlerle yolcu ve yük taşımacılığı yapacak hava yolu işletmeleri’ belirtilmektedir:  

MADDE 15 – (1) İç ve/veya dış hatlarda tarifeli ve tarifesiz seferlerle ticari hava taşımacılığı yapacak işletmecilerin Genel Müdürlük tarafından yetkilendirilmesi gereklidir. Bu işletmelerin yetkilendirilmelerinde;

a) Filosunda koltuk kapasitesi yüz ve daha fazla olan uçaklar ile operasyon yapacak işletmelerin; 

1) Mülkiyet veya kiralık olmak üzere en az beş adet uçağın Türk Sivil Hava Aracı Sicilinde adlarına kaydedilmiş olması gerekir.

2) İşletmenin, asgari on beş milyon ABD Doları ödenmiş sermayeye sahip olması zorunludur. Bu sermaye en fazla on beş uçak için yeterli olup mülkiyet veya kiralık ayrımı yapılmaksızın işletmenin filosunda adına kayıtlı bulunan on beş üzeri her bir uçak başına en az bir milyon ABD Doları karşılığı tamamı nakit ödenmiş sermayeye sahip olması gereklidir.

3) İşletmeci, filosunda bulundurması gereken uçak sayısı ve ödenmiş sermaye koşullarını yerine getirmesi halinde, filosunda daha az koltuk kapasitesine sahip hava aracı veya sadece kargo uçağı bulundurabilir. Bu hava aracı veya hava araçları için bu Yönetmelikte belirtilen koltuk ve kargo kapasiteleri dikkate alınarak ödenmiş sermaye ilave olarak aranır.

b) Filosunda koltuk kapasitesi en az yirmi en fazla doksan dokuz olan uçaklar ile operasyon yapacak işletmelerin;

1) Mülkiyet veya kiralık olmak üzere en az iki adet uçağın Türk Sivil Hava Aracı Sicilinde adlarına kaydedilmiş olması gerekir.
Yukarıdaki yönetmelik maddesinden de anlaşılacağı üzere özel jet sahipleri jetin sadece sahibi olarak kalırlar. Şirketler ya da kişiler jeti uçurmak için de işletmeci sertifikasına sahip olan havayolu şirketine kiraya verirler. Jetin kiraya verilmesi ile birlikte jetin tüm sorumluluğu da işletmeci firmaya geçmektedir. Jet sahipleri, uçağa ihtiyaç duymaları halinde kiraya verdikleri şirketten herhangi bir müşteri gibi uçaklarını kiralarlar. Uçuş öncesinde uçakta taşınacak bagaj bilgileri, yolcu bilgileri (pasaport, kimlik veya diğer yasal belgeleri) işletici firmaya bildirilir ve gerekli izin süreçleri AOC sahibi işletici firma tarafından tamamlanır. Milletler Arası Hava Nakliyat Birliği (‘International Air Transport Association’ – ‘IATA’) kiralama sözleşmelerinde belirtildiği üzere, AOC sahibi işletici firmaya uygun görmediği kişileri ya da yolcu bagajlarını uçağa almama, gerekirse uçuşu iptal etme hakkı tanımaktadır.

Sivil havacılık işletmesinin sorumlu olduğu bir başka uluslararası kurum ise, kısa adı ‘Eurocontrol’ olan, ‘Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı’dır. 1960 yılında Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (‘International Civil Aviation Organization’ – ‘ICAO’) tarafından kurulan Eurocontrol, üç adet uluslararası hava trafik kontrol merkeziyle tüm uçuşları kontrol altında tutmaktadır. Türkiye ise 1989 yılında Eurocontrol üyesi olmuştur. Yurtdışına yapılan tüm uçuş kayıtları Eurocontrol ve IATA’da mevcuttur. Yukarıdaki kanunlar ve yönetmelikler ışığında SBK’ye ait bir uçağa ya da herhangi bir jete taksi gibi istendiğinde binilip uçulamayacağı ortadadır. SBK jeti nereye ve kimlerle uçtuysa, kiralayan müşteri ve kiraya veren işletmeci arasında tüm kurumlara karşı sorumluluklar yerine getirilmiş, ilgili otoritelerin ve AOC sahibi firmanın onayı ile uçuşlar gerçekleştirilmiştir. SBK jetini kiraya verdiği andan itibaren, kanunlarda da belirtildiği gibi, uçağın tüm sorumluluğu ve yetkisi işleten firmaya geçmektedir.

Saygılarımızla."
 

BORAJET'TEN AÇIKLAMA

BORAJET’İN BELGELERE DAYANAN GERÇEK DEVİR ÖYKÜSÜ

"Borajet Havacılık Taşımacılık Uçak Bakım ve Onarım Ticaret A.Ş. ile Aydın Jet A.Ş. hisselerinin, SBK Holding şirketlerinden Bugaraj Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri A.Ş. tarafından devir alınmasında Yalçın Ayaslı, söz konusu şirketlerinin durumu hakkında kasten yanlış bilgiler vererek ve gerçek bilgileri saklayarak SBK Holding’i zarara uğratmıştır. Yalçın Ayaslı’nın hisse devri sözleşmesinde birtakım usulsüz işlemler yaptığı, bilirkişi heyeti ve mahkeme tarafından belgelenmesine rağmen, halen SBK Holding’e karşı suçlayıcı açıklamalar yapılmakta ve kamuoyu üzerinde farklı bir algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu nedenle, mahkeme kararına dayanılarak tüm gerçekleri kamuoyunun bilgisine sunma ihtiyacı doğmuştur.

Ticari defter ve belgelerde usulsüzlük yapılmış

29 Aralık 2016 tarihinde Yalçın Ayaslı ile SBK Holding şirketlerinden Bugaraj Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri A.Ş. arasında Borajet Havacılık A.Ş. ve Aydın Jet A.Ş.’nin devri ve kar paylaşımı için sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşmeye göre Yalçın Ayaslı, Credit Suisse’ye olan borcunu 45 gün içinde ödeyecek ve borcunu kapatacaktır. Sözleşme ekinde yer alan bilançoda görünen borcun dışında başka bir borç bulunmadığını beyan eden Ayaslı, ortaya başka bir borç çıkması durumunda bu borcu ödeyeceğini kayıtsız şartsız kabul etmiştir. 

Sözleşme imzalandıktan sonra, sözleşme ekindeki şirket bilançolarının gerçeği yansıtmadığı, ticari defter ve belgelerde usulsüzlükler yapıldığı, bazı uçakların uçamayacak durumda olduğu ve bilançoda beyan edilenden başka borçların da bulunduğu tespit edilmiştir.Satıştan bir gün önce mal kaçırmaya başlamış

Sözleşmeye göre, 45 gün içinde Credit Suisse’ye olan borcunu da kapatması gereken Ayaslı’nın, bu borcu ödemediği ve bazı bankalara da kredi başvurusunda bulunduğu tespit edilmiştir. Ayaslı, bu yöntemle borçlarını Borajet üzerinden SBK Holding’e yıkma ve kalan mallarını başka ülkelere kaçırma planı yapmıştır. Ayaslı’nın Borajet’i devretmeden bir gün önce, Ortaköy’deki yalılarını bünyesinde bulunduran Ortaköy Yalı Turizm ve Ticaret Limited Şirketi hisselerini, ABD’de bulunan Ortaköy LLC adlı şirketine devretmesi, bu planını net olarak ortaya koymaktadır. Ayaslı bu hamleyle, borçlar ortaya çıktığında yalılarına el konulmasını önlemek istemiştir. Ayaslı, Türkiye’den mal kaçırma operasyonlarına sonraki aylarda da devam etmiştir. 14 Nisan 2017 tarihinde ise bu kez, Nuruosmaniye mevkiinde bulunan 5 katlı iş hanını bünyesinde bulunduran Nuruosmaniye Kültür Turizm ve Ticaret Limited Şirketi hisselerini, ABD’de kurduğu Nuruosmaniye LLC şirketine devretmiştir. Ayaslı son olarak, hisselerinin tamamı kendisine ait olan Kandilli Turizm ve Limited Şirketi çatısı altındaki Sıraevler mevkiinde 29 parselde bulunan taşınmazını, 13 Mart 2017 tarihindeki ipotek sözleşmesi ile 34 milyon Dolar karşılığında Garanti Bankası lehine ipotek ettirmiştir.
Yalçın Ayaslı’ya iki ayrı alacak davası açtık

Bugaraj Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri A.Ş., Yalçın Ayaslı ile yapılan sözleşmede zarara uğratıldığı için, haklarını aramak adına Yalçın Ayaslı’ya karşı 13 Mart 2017’de İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde, 21 Kasım 2017’de de İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iki ayrı alacak davası açmıştır.

İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davada, Bugaraj Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri A.Ş. taleplerini şöyle özetlemiştir:

-Yalçın Ayaslı’nın devrettiği şirketlerin değerini yüksek göstermesi, kredi borcunu ödememesi, malvarlığını teminat göstererek yeni kredi başvurusu yapması, 

-Bilançoda iş avansları, personel avansları, ödenen bakım depozitoları, gider tahakkukları, uçmayan uçaklar için oluşan maliyet, uçakların teknik bakımı, gelecek aylara ilişkin uçak bakım giderleri gibi kalemlerde usulsüzlük yapılması,

-Fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, 253 milyon 305 bin 35 TL’nin (71 milyon 978 Dolar) Yalçın Ayaslı’dan alınarak Bugaraj Elektronik A.Ş.’ye verilmesi.Türkiye’deki mallarını ABD’de kurduğu şirketlere aktardı

Bugaraj Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri A.Ş. 21 Kasım 2017’de ise, malların elden çıkarılma ve yurtdışına kaçırılma girişimlerine yönelik olarak; Yalçın Ayaslı, Nuruosmaniye Kültür Turizm ve Ticaret Limited Şirketi, Ortaköy Yalı Turizm ve Ticaret Limited Şirketi ve Kandilli Turizm ve Limited Şirketi’ne karşı İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davada taleplerini şöyle özetlemiştir: 

-Yalçın Ayaslı’nın sözleşmede belirtilenin dışında 71 milyon 978 Dolar borcu olması, 

-Almanya vergi idaresi ve Türk Hava Yolları (THY) da dahil olmak üzere çeşitli borçlarının bulunması, uçakların ise uçacak durumda olmaması,

-Yalçın Ayaslı’nın kötü niyetli olması ve mallarını yurtdışında kurduğu şirketlere devrederek kaçırmaya çalışması,

-Devir tarihleri itibariyle, ‘Tüzel kişilik perdesinin aralanması’ kapsamında, Yalçın Ayaslı’nın bu işlemlerden şahsen malvarlığı ile sorumlu olmasının gerekmesi,

-Bu aşamada 100 milyon TL’nin Yalçın Ayaslı, Ortaköy Yalı Turizm ve Ticaret Limited Şirketi ile Nuruosmaniye Kültür Turizm ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınması, aksi taktirde Bugaraj Elektronik ve Yalçın Ayaslı arasında 29 Aralık 2016 tarihli devir ve kar payı sözleşmesinin iptal edilmesi ve zararın karşılanması.

DAVALAR BİRLEŞTİRİLDİ

İki ayrı mahkemeye açılan dava birleştirilerek 3. Ticaret Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Yalçın Ayaslı hakkında dolandırıcılıktan dolayı suç duyurusunda bulunuldu ve İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne dolandırıcılıktan dava açıldı.
Bilirkişi heyeti Bugaraj’ı haklı buldu
Alacak davasında 3. Asliye Ticaret Mahkemesi; uçak mühendisi, hukukçu, işletmeci, finans uzmanı ve bağımsız denetçiden oluşan bir bilirkişi heyeti görevlendirdi. Heyet tarafından iki kez bilirkişi raporu düzenlendi. Raporların her ikisi de Bugaraj Elektronik lehine çıktı. Raporlara göre:

-Borajet’in satışı sırasında filoda yer alan 10 uçağın 6’sı uçamaz durumdadır.

-Yalçın Ayaslı sözleşmeye uygun davranmamıştır.

-Sözleşmeye ekli mizan (Bilanço) gerçeği yansıtmamaktadır.

-Mevcut davada tüzel kişiliğin perdesinin aralanması durumu söz konusudur ve bu konuda takdir mahkemeye aittir.

Mahkeme de Bugaraj’ı haklı buldu: Şirket borçlarını alacak gibi göstermiş
Sonuç olarak, Bugaraj Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri A.Ş. lehine karar veren İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin gerekçeli kararında ise şu tespitler yer almıştır:

-Yalçın Ayaslı, uçakların ayıpları konusunda alıcıyı bilgilendirmemiştir.

-Şirket alacakları fazla, borçları az gösterilerek alıcının iradesi sakatlanmış ve sözleşmeyi imzalamaya sevk edilmiştir.

-Devredilen şirketin malvarlığı gizli ayıp niteliği taşımaktadır.

-Mizanda gösterilmeyen borçlar, mizanda borç olarak gösterilmesi gerekirken, alacak gösterilen miktarlar ve uçaklardaki gizli ayıplardan ileri gelen zararlar Bugaraj Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri A.Ş.’ye ödenmelidir. 

-Devrettiği şirketlerin ve devir alan şirketlerin tamamı Yalçın Ayaslı’ya ait olduğu için tüzel kişilik perdesinin aralanmasının şartları oluşmuştur ve bu nedenle Yalçın Ayaslı’nın yanı sıra tapuda, Ortaköy Yalı Turizm ve Ticaret Limited Şirketi ile Nuruosmaniye Kültür Turizm ve Ticaret Limited Şirketi de borçlardan sorumludur.

Mahkeme, bu tespitlerden sonra şu hükmü kurmuştur; 

-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açılan dava yönünden 265 milyon 865 bin 559 TL’nin Yalçın Ayaslı’dan alınarak Bugaraj Elektronik A.Ş.’ye verilmesi,

-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan dava yönüyle de 39 milyon 403 bin 532 Dolar, 12 bin 382 Pound ve 484 bin 199 Avro’nun Yalçın Ayaslı, Ortaköy Yalı Turizm ve Ticaret Limited Şirketi ile Nuruosmaniye Kültür Turizm ve Ticaret Limited Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak Bugaraj A.Ş.’ye verilmesi.
Yalçın Ayaslı ile SBK Holding arasındaki ticari ilişkide kim haksız ve kim zarar etti?   

Mahkeme kararındaki tespitler ve varılan sonuçlar göstermektedir ki; SBK Holding ile Yalçın Ayaslı arasındaki ticari ilişkide haksız olan Yalçın Ayaslı, haklı olan, hakkını arayan ve Ayaslı tarafından zarara uğratılan ise SBK Holding’dir.   

Sözleşme aşamasından başlayarak bugüne kadar gelen sürekli bir bilinçli karalama kampanyasının hedefi olan SBK Holding ve Bugaraj Elektronik Ticaret ve Bilişim A.Ş., her açıdan mağdur edilen taraf olmuştur. Bilirkişi raporlarına ve mahkeme kararına da yansıyan tüm bu haksızlıklara rağmen, Borajet konusunda Yalçın Ayaslı’nın mağdur gibi gösterilmeye çalışılması halkın bilinçli olarak yanıltılmasından başka bir şey değildir.

Halkımızın ve medya organlarının doğru bilgilenmesi için kamuoyuna duyururuz.
Saygılarımızla."

PARAMOUNT ÇED'TEN BASIN AÇIKLAMASI

"Gazete Duvar’da 20 Eylül 2021 tarihinde Bahadır Özgür imzası ile yayımlanan ‘Paramount Otel’i genişletmek için başvuru yapılmış’ başlıklı haber gerçekleri çarpıtarak kamuoyunu yanıltıcı yanlış bilgiler içermektedir. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için açıklamamıza yer verilmesini ve cevap hakkımıza saygı duyulmasını rica ederiz.

Otel, şirketimiz bünyesine geçtikten sonra yasal olmayan hiçbir işlem yapılmamıştır. Aksine, tüm yasal eksiklikleri gidermek için çalışma yapılmıştır. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvurusunda iddia edildiği gibi, devletin orman arazisi üzerine oteli genişletme amacı bulunmamaktadır. ÇED onayı alındıktan sonra tesisin orman bölgesinde kalan bölümlerinin kullanıma açılacağı ve oda sayısının artırılmak istendiği iddiaları tamamıyla gerçek dışıdır. 

1990 yılında planlanan ve bu kapsamda ‘Turizm Yatırım Belgesi’ alınmış olan 249 oda kapasiteli tesis, ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’ne göre, ÇED kapsamı dışında kalmıştır. Oteli ÇED raporu kapsamı dışında bırakan ilgili madde yönetmeliğin ‘Kapsam Dışı Projeler’ başlığı altında yer almaktadır ve tam olarak şöyledir:

Geçici Madde 2 – (1) Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin ilk yayım tarihi olan 7/2/1993 tarihinden önce üretime ve/veya işletmeye başladığı belgelenen projeler Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır” 

Daha önce oda sayısı için yönetmelik gereği ÇED kararı gerekmemiştir. Otelin daha önceki sahipleri tarafından yapılan tadilat ve eklemeler ile oda sayısı 315’e çıkarılmıştır, yapılan bu tadilatlar için imar affından da faydalanılarak son durum tapuya kaydedilmiş ve o tarihte yasallaştırılmıştır. İmar kanunu kapsamında, ilgili yasalara uymayan yapıların yıkımı tarafımızca yapılmıştır. 
Şirketimiz, anılan adıyla Paramount Otel’i satın aldıktan sonra, daha önceden eksik kalan yasal süreçleri tamamlamak için harekete geçmiştir. Daha önce 249 oda sayısı için, yukarıda da belirtildiği üzere yönetmelik gereği ÇED kararı gerekmemiş, oda sayısının 315 olması nedeniyle gerekli olan ÇED kararının alınması için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvuruda bulunulmuştur. Bu başvuru kapsamında da otel nezdindeki tadilatlar ile oda sayısı 315 olarak planlanmış ve raporda tüm çevresel etkiler bu doğrultuda değerlendirilmiştir.

Şirketimiz, daha önceki kapasiteye göre yapılan ve yetersiz kalan arıtma tesisinin kapasitesini artırmış ve çevrenin kirlenmesini önlemiştir. Anlaşılacağı üzere Şirketimiz, oteli satın almadan önceki dönemde ele alınması gereken yasal bir süreci tamamlamaya çalışmaktadır. Bizden önceki dönemde yapılan tüm işlemler ise ‘Yapı Kayıt Belgesi’ne bağlanmıştır.
Kaldı ki, Bodrum yarımadasında yer alan neredeyse tüm tahsisli oteller aynı durumda bulunmaktadır. Yazıda sözü edilen 44 bin metrekare kayıp diyerek yapılmaya çalışılan hesabı anlamak ise mümkün değildir. 
Saygıyla kamuoyunun bilgisine sunarız.

SBK HOLDİNG"

SBK HOLDİNG’DEN BODRUM PARAMOUNT (BE PREMIUM BODRUM) OTELİ İLE İLGİLİ KAMUOYUNA AÇIKLAMA

"İştiraklerimiz arasında yer alan ve 1988 yılından günümüze dek Türk sigorta sektörünün köklü oyuncularından biri olan Unico Sigorta A.Ş., Türkiye’de sigorta faaliyetlerinde bulunmaya yetkili ve ruhsatlı bir sigorta şirketi olup, mevzuat çerçevesinde faaliyetlerine, T.C. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) gözetimi ve denetimi altında devam etmektedir.

Bir şirketin hisselerinin satın alınması ile şirketin sahibi olduğu malvarlığının satın alınması hukuken birbirinden farklı iki işlemdir. Eski adı ‘Paramount’ yeni adı ‘Be Premium Bodrum’ olan otelin bulunduğu arazinin mülkiyeti maliye hazinesine aittir. Ufuk Turizm, otelin bulunduğu alanın üst hakkı sahibiyken, üst hakkını ve oteldeki taşınır malları tarafımıza satmıştır. Başka bir ifadeyle, tarafımız, Ufuk Turizm’den sadece üst hakkını ve taşınırları satın almış olup, şirketin hisselerini satın almamıştır ve şirket hisselerinin satışıyla ya da devriyle bir ilgisi bulunmamaktadır.

Basına yansıyan ve doğrudan şirketimizle ilişkilendirilen bazı yargı kararları, otelin ilk sahibi ve Ufuk Turizm’in hisselerinin sahibi olan Atilla Uras’ın mirasçıları ile Ufuk Turizm’in eski hisse sahipleri arasındaki uyuşmazlığa ilişkindir. Söz konusu otelin satın alındığı tarihte veya öncesinde, adı geçenler arasındaki hukuki anlaşmazlık ile ilgili hiçbir yasal belge, bilgi ya da tapulara konulmuş bir şerh bulunmadığından şirketimiz bu uyuşmazlıkların tarafı değildir. Taşınmazın üst hakkını aldığı tarihte şirketimiz; iddia edilen resmi senet gibi satın alma aşamasında incelemeye tabi olan belgelerin hiçbirinde yer almamıştır. 

TARAFI OLMADIĞIMIZ İHTİLAFLARDA HUKUKA AYKIRI OLARAK SORUMLU TUTULMAYA ÇALIŞILMAKTAYIZ  

Tarafı olmadığımız bir uyuşmazlık ile alakalı olarak, işletmesi kiraya verilen Be Premium Bodrum Otel’de, hukuka aykırı olarak (haciz adresi dahi farklı iken) taşınır mal haczi gerçekleştirilmek istenmiştir.  Şirketimiz bu hukuka aykırı girişimi engellemek için istihkak davası açmıştır ve bu dava halen devam etmektedir. İcra dosyasında alacaklı ve borçlu tarafla hiçbir organik bağımız bulunmamasına rağmen, tarafımızca icra dosyasına teminat yatırılmıştır. Ayrıca, merhum Atilla Uras’ın; mirasçısının miras payını tahsil edebilmek için açtığı, basında da yer bulan davaya, şirketimizin uhdesindeki üst hakkını hukuka aykırı olarak dahil etmesi nedeniyle, muhatabı olduğumuz dava da tarafımızca takip edilmektedir. Devam eden davalarda adaletin er ya da geç sağlanacağına olan inancımız tamdır.
Önemle belirtmek isteriz ki, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 35/7 maddesine göre; sigorta şirketlerinin itibarını zedeleyebilecek veya servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olmak ya da bu yolda asılsız haberler yaymak, sigorta şirketinin güvenilirliği konusunda kamuoyunda tereddüde yol açmak, sigorta şirketlerinin malî bünyelerinin olumsuz etkilenmesine neden olabilecek nitelikte asılsız haberler yaymak ve bunu Basın Kanununda yazılı araçlarla ya da radyo, televizyon, video, internet, kablolu yayın veya elektronik bilgi iletişim araçları ve benzer yayın araçlarından biri ile yaymak suç olarak düzenlenmiştir.

Şirketimize yönelik kabul edilmesi mümkün olmayan itham, iftira ve asılsız haberler karşısında, hukuki ve cezai anlamda yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızın bilinmesini isteriz.

Dünyada ve Türkiye’de sigorta şirketleri, sigortacılık sektörünün yanı sıra finans sektörünün de önemli ve büyük yatırımcılarıdır. Ülkemizde de örnekleri görüldüğü üzere, sigorta şirketlerinin gerek kullanım amaçlı gerek yatırım amaçlı gayrimenkullere, hatta plazalara sahip olduğu bir gerçektir.

İştirakimiz olan Unico Sigorta A.Ş., bir sigorta şirketi olarak kullanım amaçlı ve yatırım amaçlı olmak üzere gayrimenkul satın almaya ve yatırım amaçlı edinilen gayrimenkulden değerleme geliri ve/veya kira geliri yoluyla değer yaratmaya yetkilidir. Şirketimiz, 2019 yılında mülkiyeti maliye hazinesine ait, Zeytinlikahve mevkiinde bulunan otelin (alındığı tarihteki işletme adı ile ‘The Bodrum Royal Palace’) üst hakkı ve demirbaşlarını Ufuk Turizm İşletmeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. unvanlı firmadan 07/01/2020 tarihinde 231.208.831 TL nakit ödeme karşılığında satın alınmıştır. Satın alım işlemi akabinde yatırım amaçlı edinilen gayrimenkul kiraya verilmiştir. 

Şirketimiz, Kamu Yararını İlgilendiren Kuruluş (KAYİK) ve bağımsız denetime tabi bir şirket olarak her yıl yaptığı tüm işlemler hakkında SEDDK ile bağımsız denetim firması tarafından düzenli olarak denetlenmekte, söz konusu bağımsız denetim firması tarafından hazırlanan ilgili raporlar ise kamuya açıklanmaktadır (www.unicosigorta.com.tr/finansal-bilgiler). Diğer yandan, otel yatırımı ile elde edilen değerleme geliri ve kira gelirinin tablolara yansıtılmasında, işlemin muhasebesi uluslararası muhasebe standartlarına (IAS40/TMS40) uygun olarak yapılmıştır. Söz konusu işlemler, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından yetkilendirilen bağımsız gayrimenkul değerleme şirketi tarafından yapılan değerlemeye istinaden, 2020 yılı faaliyet döneminde, SEDDK’nin yerinde denetiminden ve bağımsız denetçi tarafından gerçekleştirilen denetimlerden geçmiş bulunmaktadır.

Adaleti ve icra müdürlüklerini baskı altına almaya çalışıyor
Victoria Yasemin Uras katıldığı televizyon programında savcılarla konuştuğunu ve savcıların icra müdürlerine talimat verdiğini söylemiştir. Adaletin ve icra müdürlerinin nasıl baskı altına alındığını gösteren bu açıklama talihsiz ve hukuka aykırı bir açıklamadır. Son aylarda moda haline gelen ‘çökme’ kelimesi bir eylem olarak kullanılıyor. Hukukta karşılığı olmayan bir jargon ile hukuk iddiaları ortaya sürülüyor. Burada oluşturulmaya çalışılan çökme algısının tersine, bedeli ödenmiş hiçbir satış ‘çökme’ olarak nitelendirilemez. 

Babası tarafından mirastan menedilmiş

Bu davada hakkı olmadığı halde alacaklı olduğunu iddia eden Victoria Yasemin Uras’ın babası merhum Atilla Uras ile yaşadığı hukuki süreç, bugün yaşananların daha iyi anlaşılmasına vesile olacaktır. Aşağıda yer alacak bilgiler gazetelerde ve internet sitelerinde yer almakta ve herkes tarafından ulaşılabilecek açık bilgilerdir.

https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/atilla-uras-iki-kizini-mirasindan-men-etti-40784508
https://www.sabah.com.tr/ekonomi/2018/03/26/vesayet-davasi-acilan-baba-kizlarini-mirasindan-men-etti
http://www.gazetevatan.com/atilla-uras-kizlarini-mirasindan-men-etti-1153675-gundem/

Victoria Yasemin Uras, öz babası Atilla Uras’a ‘Akıl sağlığı yerinde olmadığı için vesayet altına alınması’ talebiyle dava açar ve malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir koydurur. Atilla Uras, akli melekesinin yerinde olduğuna yönelik raporları aldıktan sonra ikamet ettiği Bodrum'da 7. Noterliğe de başvurarak, ‘Vasiyetname, Mirastan Iskat ve Mirasçılıktan Çıkarma’ belgesiyle hakkında vesayet davası açan kızlarını mirasından meneder. Uras'ın avukatı M. Tarık Güleryüz ve bir tanık tarafından imza altına alınan söz konusu belgede, şu ifadelerin yer aldığı yazıyor:

"Kızlarım … ve Victoria Yasemin Uras'ı (58) ve onların alt soylarını mirasımdan ıskat ediyorum. Saklı payları dahil olmak üzere mirasımdan pay almalarına ilişkin muvafakatim yoktur. Kendilerini asla ve kat'a affetmiyorum. Hastalığım sırasında çok zor günler geçirmiş olmama rağmen hiçbir zaman yanımda olmamışlardır. “Ev aldık” diyerek benden borç olarak aldıkları paralarla zevk ve eğlence içinde kendi hayatlarına devam ettiler. Ölümümden sonra … ile Victoria Yasemin Uras'ı ve alt soylarını, müstakbel mirasçılarımın mirasından hiçbir hak almamasını son arzum ve isteğim olarak vasiyet ediyorum."
Uras'ın avukatı Güleryüz tarafından, ‘Mirastan Iskat’ belgesiyle birlikte İstanbul 12. Sulh Hukuk Hakimliği'ne 110 bin lira bir kızına, 110 bin lira da diğer kızına tazminat davası açılmıştır. Dava dilekçesinde Atilla Uras'ın, davalı kızlarını ve bu kızlarından olan torunlarını başta dava konusu haksız tedbir olmak üzere aile yükümlülüklerine aykırılık nedeniyle mirasından ıskat ettiği belirtilerek, "Davalılar artık Uras'ın mirasçısı değildir. Mirasından herhangi bir pay almayacaktır. Mirastan çıkartılan kimse, sanki miras bırakandan önce ölmüş gibi kabul edilir. Somut olayda, davalı tarafların aile bağlarını ağır surette koparan eylemleri nedeniyle Atilla Uras, davalı kızlarını ve bu kızlarından olan alt soyunu Bodrum 7. Noterliğinin 2 Mart 2018 tarihli 'Mirastan Iskat' belgesiyle mirasından çıkarmıştır" cümleleri yer buldu. İfadede ayrıca, kızlarının Boğaz’da yatırım amaçlı alacakları evin kredisini ödemek için kendisinden borç para istedikleri, Uras'ın da bunu yerine getirdiği ancak, daha sonra yapılan araştırmada böyle bir ev alınmadığı ve yatırım yapılmadığının ortaya çıktığı anlatılmış ve 110’ar bin liralık ayrı dava açıldığı anlatılmıştır.

Kendisini miras listesine ekleten kardeşinin yalısına da el koydu
Atilla Uras’ın vefatından sonra, oğlu Naif Murat Uras yaptığı bir açıklamada, “Babamın mirasından reddettiği kardeşim Victoria Yasemin Uras’ı miras listesine ben eklettim. Ama o ilk iş Yeniköy’deki Yalı’ya çöktü” dedi. Kardeşinin açıklamalarından, Yasemin Uras’ın, yalının kapılarını kırdırıp içeri girdiğini ve oraya yerleştiğini öğreniyoruz. 

Kendisini miras listesine ekleten kardeşinin gayrimenkulüne el koymakta sıkıntı görmeyen Victoria Yasemin Uras, şimdi ise, 231.208.831 TL’lik bedelini ödediğimiz otel üzerinde hak iddia ediyor.
Kamuoyunu ve yargıyı haksız iddia ve talepleriyle meşgul eden şahıs mı otele çökmektedir yoksa bedelini ödeyerek satın alan ve ilgili tüm belgeleri mahkemeye sunmuş olan kurumumuza mı çökülmeye çalışılmaktadır?
Siz saygıdeğer kamuoyunun takdirine sunarız.
Saygılarımızla,

SBK HOLDİNG"