Olması beklenen büyük İstanbul depremi için hiçbir şekilde tedbir alınmamasına ve deprem riskine rağmen Kanal İstanbul projesinde ısrar edilmesine tepki gösteren Habertürk yazarı Sevilay Yılman köşesinde şu ifadelere yer verdi;

"Profesör Dr. Naci Görür daha yeni Habertürk TV'de katıldığı yayında İstanbul’da çok kısa zaman içerisinde 7.2 şiddetinde deprem beklediklerini açıkladı.

“Kumburgaz merkezli fayda olacak" diyerek yer bile veriyor hoca.

Kaç bin binanın yıkılacağını ve hatta ölecek insan sayısının tahmininde dahi bulunuyor.

Şimdi bu cümlem üzerine hepinizin; “Aman Allah korusun!” filan diyerek dua ettiğinizi tahmin ediyorum. Ediyorum da… Boşa bu dualar haberiniz olsun. Allah korumayacak bizi çünkü İstanbul yapılaşması maalesef korkunç durumda. Şehirdeki yüzde 80 bina depreme dayanıksız ve gerçeğimiz buyken Allah bizim için ne yapsın?

Allah insanoğluna akıl vermiş, irade vermiş ve güç vermiş. Bu verdiklerini adamakıllı kullananı elbette korur. Kullanmayanı ya da şartları gereği kullanamayanı niye korusun! Kaldı ki bir de işaretini vermiş vaktinde.

”Eyy İstanbul… Bak şimdilik ucuz atlattınız ama önlem almazsan, var olan durumunu değiştirmezsen seni ileride daha büyük felaket bekliyor” demiş.

Biz ne yapmışız peki? Koca bir hiç! Bir arpa boyu yol alamamışız.

Güya 1999 yılında yaşanan depremden sonra hızlı bir şekilde şehir kentsel dönüşüme girecekti de bir daha ki depreme hazır hale getirilecekti falan filan...

Şehir dönüşüme girdi evet ama kentsel değil, rantsal! Her boş araziye koca koca gökdelenler dikildi ancak bırakın 6.8 ya da 7.2 şiddetini 5.5'lik iyi bir sallanmada yerle bir olacak çürük, bitik binaların dönüşümü için maalesef köklü ve radikal bir değişime gidilmedi.

Acı olan hala da gidilmiyor. İstanbul’un mevcut yapı durumu değiştirilip, dönüştürüleceğine bambaşka projeler peşinde koşuluyor. 

Mesela; “Kanal İstanbul!”

Sanıyordum ki mevcut şartlar ve gelecek ülke ekonomisiyle ilgili öngörüler nedeniyle bu projeye en azından şimdilik mesafe konuldu filan. Yanılmışım. Kanal İstanbul konusunda ısrar ve inat hala devam ediyormuş meğer. 

Haber aldık ki, projenin yapılacağı güzergahta bulunan tüm hayvan ahırlarının ivedi bir şekilde tahliye edilmesine karar verilmiş. Arnavutköy İlçe Umumi Hıfzıssıhha Meclisi'nin Ekim 2020'de çıkardığı 58 numaralı kararla, bölgede hayvancılık ve çiftçilik yapanların bulundukları arazileri en geç Nisan 2021'e kadar boşaltmaları gerekiyormuş.

“Pes” dedim bu haberi okuyunca.

Hakikaten de; “Pes!”

Samimiyetle söylüyorum…

Bir İstanbullu olarak bu proje ile ilgili ısrar ve inadı anlamakta, idrak etmekte zorlanıyorum. Yemin ediyorum değil mevcut iktidar babam mezardan çıksa önüme koysa bu projeyi; “Azıcık hatırım varsa onayla şu projeyi” dese…

“Baba sırf bu saçmalığı bana dayatmak için mi geri döndün?” der resti çekerim. O kadar öfke duyuyorum bu projeyle ilgili.

Efendim İstanbul’un değerine değer katacakmış da, Türkiye’nin jeopolitik olarak üste çıkmasını sağlayacakmış da falan filan. Yahu önce İstanbul’un, İstanbullunun depreme karşı can güvenliğini sağlayacak şu dönüşümü bir adam akıllı hayata geçirin de... Jeopolitik gücünü şusunu busunu da sonra düşünün. Allah rızası için söyleyin... Haksız mıyım şimdi bütün bu yazdıklarımda?