SBK Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sezgin Baran Korkmaz’ın avukatı Ceza Hukuku ve Bilişim Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Murat Volkan Dülger, KRT TV canlı yayınına bağlandı. Müvekklinin bugün görülen ikinci duruşmasını anımsatan Dülger, son durum hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

Dülger'in açıklamaları şu şekilde:

Amerika Birleşik Devletleri'nde iade talebi kabul edilmedi. Dün, Deutsche Welle kanalı haberi atlatmak istedi ama olumsuz bir şey yaptı maalesef. Böyle bir karar yok. Az önce Avusturya'daki meslektaşımla görüştüm. Hakimin yanından beni aradı. 

Hakim, gülerek: "Nereden çıktı bu karar? Ben, böyle bir karar vermedim" dedi.

Zira Avusturya Cumhuriyeti, Türkiye gibi bir hukuk devleti. Ayın birine kadar biz avukatlara verilmiş bir süre var. Amerika'nın iddialarına karşı cevaplarımızı hazırlamak üzere, bizim longlarımız alınmadan hakimin bir karar vermesi mümkün değil. Biz de bunu teyit ettik. Biz cuma günü Amerika'nın taleplerindeki iddialara karşılık verdikten sonra önümüzdeki haftalarda Avusturya'nın Lenz Mahkemesi, bu konuda bir karar verecek. Ya Amerika'nın iade talebinin reddi ya da kabulü. Her iki halde de biz veya ABD bunu üst mahkemeye götüreceğiz. Linz şehrinde bulunan Avusturya'nın kararından sonra ancak bir kesinleşme söz konusu olacak. Eğer hem Türkiye'nin hem ABD'nin talebi üst derece mahkemesinden de kabul görür ise son kararı Avusturya Adalet Bakanı verecek. Türkiye'nin talebi zaten kabul edilmiş durumda. ABD'nin ki ret olursa bu sefer usul gereği Adalet Bakanı'na gidecek. Böyle bir durumda Adalet Bakanı mahkemenin kararlarına uyar. İşin Avusturya ayağı bu şekilde.

Şimdi kağıt üzerinde hukuken baktığımızda, Türkiye bu konuda çok güçlü. Türkiye'ye iade edilmesi gerekiyor. Eğer siyasi bir karar verilmezse Amerika'nın talebinin reddedilmesi gerekir. Buna hakim karar verecek. Avusturya'nın uluslararası sözleşmeleri ve Avusturya iade kanununa göre, ABD'nin talebi de kabul edilebilir.

İster istemez busak raporları zaten bağımsız olamaz. Yani, Mali Suçları Araştırma Kurulu, Maliye Bakanlığı'na ve en son bir sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi gereğince de doğrudan Cumhurbaşkanına bağlı bir kuruluştur. Burada görev alan kişiler de atama usulüyle gelirler ve doğal olarak idarenin görevlisi, kamu görevlisi oldukları için de bir emir komuta zinciri içerisindedirler. Dolayısıyla her ne kadar emirle bir şey yapmadıklarını iddia etseler bile, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin altıncı maddesi gereğince bu görünüşte adil yargılama hattı adına tarafsız ve bağımsız bilir kişilerden rapor alınması gerekir. Nasıl ki hakimlerin tarafsız ve bağımsız olduğunu düşünüyoruz ve verdiği kararın doğru olduğunu kabul ediyoruz, en azından uymak zorundayız. Devlet zinciri altında bunun olması mümkün değil. Nitekim NASA'nın verdiği bu tür raporların hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle ana muhalefet partisi tarafından, Anayasa Mahkemesi'ne bir başvuruda bulunmayan Anayasa Mahkemesi, 2005 tarihinde bir karar verdi. Dedi ki, zaten mahkemelerin yargılama sürecinde MOSSAD raporuna bağlı olmak gibi zorunlulukları yok. CMK, HPK veya bilirkişilik kanun gereğince, bağımsız bilim, kişilerden yargılama esnasında rapor alabilirlerdi. 

Son bir husus Avrupa Konseyi'nde böyle bir çalışma var, hakimlere ve tüm savcılıklara dağıtıldı. Bu raporun yazarlarından birisi de benim. Yerli ve yabancı akademisyenler, hakimler tarafından yazıldı. Aynı unsur bu raporda da eleştiriliyor.