Türkiye’nin hem laik yapısı hem de kadın hakları açısından en önemli devrimlerinden olan, çok eşliliği kaldıran, evlilik birliğini ve boşanmayı yasalara bağlayan, kız çocuklarına mirastan eşit hak ve istediği mesleği seçme özgürlüğü tanıyan Türk Medeni Kanunu, 96 yıl önce dün, 4 Ekim 1926’da, yürürlüğe girdi.

Eski CHP Genel Sekreteri Önder Sav, yaptığı açıklamada, Medeni Kanun’un gerekçesinin halen kalıcılığını koruduğunu belirtti. Gerekçenin dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt tarafından yazıldığını aktaran Sav, şunları kaydetti:

“Devrimin ruhunu ve özünü yansıtan gerekçede yer alan ‘Hayat yürür, ihtiyaçlar hızla değişir. Esaslarını dinlerden alan kanunlar, uygulanmakta oldukları toplumları indirildikleri ilkel dönemlere bağlar ve ilerlemeye engel belli başlı etkenler ve nedenler arasında bulunurlar’ cümleleri, günümüz için de geçerli. Bu tarihi sözleri ve sürekli devrimi dile getiren gerekçeyi, laiklik ilkesi kemirilirken özü ve içi boşaltılmaya çalışılırken sessiz kalanların, hatta yozlaşmasına çanak tutanların, birkaç yıl önce başörtüsü ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu için attıkları imzaları, verilen çabaları söyledikleri sözleri unutanların, başörtüsü-türban ile ilgili tartışmaları gereksiz ve zamansız biçimde dile getirmek isteyenlerin tekrar tekrar dikkatle ve ibretle okumalarını tavsiye ederim.”

'ÖDÜN VERİLMEMELİ'

Eski CHP Adana Milletvekili Mehmet Ziya Yergök, “Başörtüsü bugün askerin, polisin, yargıcın, savcının, Harp Okulu öğrencisinin ve milletvekilinin başında var. Artık başörtüsü takmayanlara dönük taciz ve saldırılar söz konusu. İran’da kadınlar özgürlük mücadelesi verirken Türkiye’de CHP’nin böyle bir yasa teklif vermesini doğru bulmuyorum. Zannediyorum 6’lı masadaki üç siyasal İslamcı ortağı hoşnut etmeye dönük bir adım. Laiklik yoksa özgürlük de demokrasi de yoktur” ifadelerini kullandı.

'İNSANLIK SAVAŞI'

Eski CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ise CHP’nin üniversitelerde türban serbestisini öngören yasa teklifini 2008’de AYM’ye taşıdığına işaret ederek “O günkü Genel Sekreter Önder Sav ve o günkü vekillerin de altında imzası bulunan başvurunun güçlü bir şekilde arkasındayım. Ayrıca bugün (dün) Medeni Kanun’un kabul edilişinin yıldönümü ve İranlı kadınlar başörtülerini çıkartmamak için kendilerini zorlayan mollalarla insanlık savaşı veriyorlar” dedi. 

BOZKURT: KURULUŞ FELSEFESİNE AYKIRI

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt ise şunları kaydetti:

"Karşıdevrim on yıllardır laik Cumhuriyeti din devletine dönüştürmeye çabalarken, din ve vicdan özgürlüğü zaten anayasal güvence altındayken ‘türbana özgürlük’ gerekçesiyle yasa çıkarmanın, anayasanın girişine, din ve vicdan hürriyetini düzenleyen 24. maddesine ve Cumhuriyetin kuruluş felsefesine uygun olduğu düşünülemez. Bu girişim sonu gelecek bir yaklaşım da değil. Ardından Devrim Yasaları’nın kadükleştiği için yürürlükten kaldırılması, çok hukukluluk, karma eğitime son verilmesi, eğitimin alabildiğine dinselleştirilmesi, tarikat ve cemaatlere de yasal güvence sağlanması ve benzeri talep ve girişimlerin de gündeme getirilebileceğini görmek gerekir. Çünkü sorun sadece türban ya da çarşaf, burka, sarık, cüppe gibi kılık kıyafetten öte laik Cumhuriyetin, kadını erkeği ile özgür toplumsal yaşamın korunması, hukuk devletinin yaşatılması sorunudur."