SOL Parti’nin HDP heyetine sunduğu Anayasa Mektubu özetle şöyle:

ANAYASA TUZAĞINI TOPTAN REDDEDELİM: Anayasalar toplumsal sözleşmelerdir. Rejimin değerlerini, kurallarını, yönelimlerini yansıtmak açısından büyük önem taşırlar. Geniş toplumsal kesimlerin uzlaşmasına dayandıkları, o toplumu daha demokratik, daha özgürlükçü, daha eşitlikçi yönde değiştirme potansiyeli taşıdıkları ölçüde halkın, emekçi kesimlerin desteğini de alırlar.

TOPLUMUN GÜNDEMİNDE YENİ ANAYASA YOKTUR: Halbuki bugün “yeni anayasa” fikrini ülkenin gündemine sokanların niyetinin daha baskıcı, daha otoriter, saray merkezli bir düzen kurmak olduğunu şimdiye kadarki icraatlarından anlamak mümkündür. İktidar, bir işkenceci misali kurbanının gözünü, ellerini ve ayaklarını bağladıktan, istediğini söylemediğinde elindeki sopayı kafasına vurduktan sonra ‘hadi demokrasiyi’ tartışalım diyor. Toplumun gündeminde yeni anayasa yoktur.

TOPLUMSAL MUHALEFETİN GÖREVİ: Toplumsal muhalefetin görevi ülkemizde derin bir yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik yaşanırken bu rejime karşı mücadeleyi yükseltmek, yeni anayasa gündemiyle birlikte dolaşıma sokulan yalancı reform, demokratikleşme söylemini teşhir etmektir.

GEÇMİŞİN ANAYASA DERSLERİ UNUTULMAMALI: Eğer niyet, Ayasofya’yı ibadete açma, Karadeniz’de doğal gaz bularak ekonomiyi düzlüğe çıkarma, uzaya insan göndererek gökleri fethetme benzeri suni gündemler yaratarak dikkati halkın gerçek sorunlarından uzaklaştırmaksa da yeni anayasa tuzağına düşülmemelidir. Laiklik ilkesini kaldırarak din merkezli bir toplum kurmak amaçlanıyorsa da bu hamle mahkum edilmelidir. Geçmişin anayasa dersleri unutulmamalı.

TÜRKİYE, FİİLİ BİR DİN DEVLETİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ: Hatırlanırsa 2007, 2010, 2017’de de dönemin konjonktüründe farklı ittifaklarla demokratikleşme, sivilleşme, vesayet rejimini tasfiye etme mesajlarıyla mevcut anayasada değişiklikler yapıldı. İktidarın bu tuzağına her dönemde düşen, kandırılmaya açık kesimler ortaya çıkabildi. Nitekim bu aşamaları geçen yargıyı aparatı haline getirildi, meclis iradesi ortadan kaldırılarak tüm yetkileri Saray’da toplayan bir tek adam rejimine kapı aralayabildi. Türkiye, bu sürecin sonunda fiili bir din devletine dönüştürüldü.

BUGÜN YENİ BİR TUZAK KURULUYOR: 1921 Anayasası’na referans verilmesinin altında da bir yanıyla laiklik ilkesini kaldırarak Cumhur ittifakında yer almayan muhafazakar çevrelere, bir yanıyla da ulus devlet öncesi bir dönemde yazıldığı için muhafazakar Kürtlere hitap etme amacının yattığı hissediliyor. Saltanat ve hilafetin henüz kaldırılmadığı, cumhuriyetin sözünün bile edilmediği bir döneme denk gelen 1921 anayasasının temel alınmasının Türkiye’yi daha da geriye götürmekten başka işlevi olamaz. Bugün yeni bir tuzak kuruluyor.