Türkiye son dönemde mafya-siyaset-medya ilişkisinde ortaya çıkanları tartışıyor. Hakkında organize suç örgütü yöneticisi olduğu iddiasıyla soruşturma başlatılan Sedat Peker, art arda yayınladığı videolarla bu ilişki ağındaki aktörleri, olayları anlatıyor ve çeşitli iddialar öne sürüyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili çok ciddi iddialar öne sürülürken, herhangi bir adli sürece dair elle tutulur bir gelişme yaşanmadı.

Peker’in iddiaları ve mafya-siyaset-medya ilişkisindeki aktörler sık sık gündeme geliyor. Fakat gerçekler, iddialar kadar gündemde kalmıyor. O gerçeklerden biri Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın, 31 Temmuz 2017 tarihindeki intiharıydı.

SİYASİLERDEN VE RÜTBELİLERDEN BASKI

Hakan Çalışkan, 30 Temmuz’u 31 Temmuz’a bağlayan gece geç saatlere kadar Emniyet müdürlüğü binasındaki makam odasındaydı. Hem İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hem de dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın baskısı altındaydı. Sebep ise bir telefon görüşmesiydi. 

Terörle Mücadele Şubesi ekiplerinin yaptığı rutin bir kontrol sırasında Hızır ve Osman Kaptan adlı şüpheliler gözaltına alınmıştı. Haklarında yakalama kararı da vardı. Şüpheliler Süleyman Soylu’nun oğlu Engin Soylu’ya telefon açıp yardım istediler. Olaya Süleyman Soylu dahil oldu ve dönemin Koruma Daire Başkanı Ekrem Gülen’i aradı. İddiaya göre Gülen de Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ı arayarak gözaltında bulunan şüphelilerin serbest bırakılmasını istedi. Ancak Çalışkan işlemin resmiyet kazandığını belirtti ve talebi yerine getirmedi. Gülen de Çalışkan’ı tekrar aradı ve “Şahıs bakanın yakını ve serbest bırakılması isteniyor” dedi.

GÜÇ MÜCADELESİ İNTİHARA GÖTÜRDÜ

Soylu ile arası açık olan İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan da olaya dahil oldu. Hakan Çalışkan’ı aradı ve Soylu ile Gülen’in sorumluluğunu belirten tutanak tutmasını istedi. Hakan Çalışkan üzerinden hem Emniyet Müdürü hem de İçişleri Bakanı tarafından baskı kurulmuştu.

O gece makamından ayrılmadı Hakan Çalışkan. Eşine “Geç oldu. İşler çok gelemem” diye mesaj attı. Ardından gömleğinin ütülenmesini rica etti. Saat 03.22’de eşini aradı yanıt alamadı. “Sesini duymak istedim” diye mesaj attı. Ve “Seni çok seviyorum bir tanem” diye yazdı. O gecenin sabahında ise Hakan Çalışkan makamında ölü bulundu. İntihar etmişti.

ART ARDA İNTİHARLAR: “KÜÇÜK DÜŞÜRÜLDÜM, TÜKENDİM”

Evet. Peker’in iddiaları ve lüks otellerde bedava tatil yapan medya mensupları günlerdir tartışılıyordu. Fakat gerçekler unutuluyordu.

Bunlardan biri de Cumhurbaşkanlığı Koruma Daire Başkanlığında görevli polis memuru Mehmet Ali Bulut’tu. Bulut, 15 Mart’ta evinde ölü bulundu. Yaşamına son veren Bulut, ardında bir not da bırakmıştı. Notta Emniyet kademelerinden ve siyasilerden gelen baskılar, güç mücadelelerine değiniliyordu. Tıpkı Çalışkan’ın intiharı gibi...

O notta şunlar yazıyordu: “Personelini aşağılamak, tehdit etmek, meslekten etmek, küçük düşürmek, yalancı konumuna koymak en iyi yaptığınız iş olsa gerek. Her insanın bir gururu vardır ve ben o lafları kaldıramadım. Evet C.B. ve A.Ö. bina tesis ve kapılar size ait. Keşke yukarıda yazdıklarım yerine biraz da personele iyi davranıp hal hatır sormayı onları anlamayı deneseydiniz. Cenazeme M. Y. komiserim hariç hiçbir rütbenin gelmesini istemiyorum.” 

7 Haziran 2021. Yine bir polis yaşamına son verdi ve yine geriye bir not bırakıldı. Giresun'un Güce ilçesinde görev yapıyordu 24 yaşındaki Semanur Süer. Süer’in bıraktığı medyaya yansıyan notta ise “Küçük düşürüldüm. Tükendim. Ruhumu erittiler” yazıyordu. Tıpkı Çalışkan ve ve Bulut gibi...

Öte yandan geçen günlerde, Antalya’da 15 yıllık polis memuru Hakan Acat, Burdur’un Yeşilova İlçesi Emniyet Amirliği’nde görevli Polis Memuru Yunus Turgut ve Ankara’da görev yapan Ferdane Geçgel de 24 saat içerisinde yaşamlarına son verdi.

Hepsi mesleğine bağlı, idealist ve genç isimlerdi.

SORUMLULAR KİM?

Emniyetin ve içişlerinin başındaki isim olan Süleyman Soylu ise her fırsatta polis teşkilatına olan “sevgisinden” bahsediyordu. Ancak genç polislerin intiharlarının ardından tek bir açıklama yapmıyordu.

Yine Çalışkan’ı intihara götüren süreçte adı geçen Soylu, “Bu olay Demokles’in kılıcı gibi üzerimde. Böyle bir şeyin içinde olsam sorumluluğum alırım” diyordu.

Peki emniyet mensuplarının intiharında sorumlu kişiler hakkında bir işlem yapıldı mı? Maalesef hayır.

Kaynak:Cumhuriyet