Gezi Davası’nda verilen cezalar, Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla Taksim’de protesto edildi. Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Başkanı Esin Köymen, “Tek adam rejiminin ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemelerin hukuksuz, tanıksız, kanıtsız, keyfi ve tutarsız kararlar aldığı bir rejimde, demokrasinin, kuvvetler ayrılığının ve en temel anayasal haklanın yok sayıldığı bir ülke haline geldik. Sadece Gezi Parkı’na değil, Kazdağları’ndan Cerattepe’ye, Kuzey Ormanları’ndan Salda Gölü’ne kadar yeşile, doğaya sahip çıkan gençlerin ve çevre örgütlerinin düşman görüldüğü bir ülke haline geldik” dedi.

İstanbul Taksim’de bulunan Gezi Parkı’nda 2013’te başlayan eylemlere ilişkin verilen beraat kararlarının bozulmasının ardından yeniden açılan davada karar dün açıklandı. Mahkeme heyeti, iş insanı Osman Kavala’yı ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırdı. Kavala, 2 yıldır tutuklu olduğu casusluk suçlamasından ise beraat etti.

Gezi Davası’nda Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi de 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Gezi Davası’nda verdiği kararın ardından bugün, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) Taksim İpek Sokak’ta bulunan Makine Mühendisleri Odası önünde kitlesel basın açıklaması yapıldı.

Açıklamaya, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş da katıldı. Açıklama öncesinde, sokağa giriş sağlanan yerlerde polis ekiplerinin yoğun güvenlik önlemi aldığı görüldü.

Eylemde, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Boyun eğme, memlekete sahip çık”, “AKP’den hesabı emekçiler soracak”, “AKP defol, bu memleket bizim”, “Her yer Taksim, her yer direniş”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek” ve “Karanlığa, şeriata, faşizme geçit yok” sloganları atıldı. Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan ve Gezi Direnişi’nde öldürülen diğer kişilerin resimlerinin yer aldığı dövizler taşındı; isimleri okunarak “yaşıyor” denildi. Ayrıca “Gezi’yi, geleceği savunuyoruz”, “Hepimiz Gezi’deydik” ve “Gezi yargılanamaz” yazılı dövizler taşındı.

Hazırlanan ortak basın açıklamasını, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Başkanı Esin Köymen okudu. Köymen, şunları söyledi:

“Hukuka güvenin iyice azaldığı, mahkemelerden adalet çıkacağına dair inancın zayıfladığı ülkemiz, Gezi Davası’nda açıklanan kararlar sonrasında dün itibarıyla ranta karşı çıkıp doğanın talanına itiraz edenlerin, ‘Hayatımıza müdahale etme’ diyen milyonların sesine ses olanların, ‘Gezi Parkı park olarak kalsın’ diye çabalayan mimar, şehir plancı ve avukatların ‘ağırlaştırılmış müebbet ve ağır hapis’ ile cezalandırıldığı bir ülke haline geldi.

ABSÜRT İTHAMLA CEZA VERİLDİ: 

Gezi Parkı, park olarak kalsın diye, Taksim Dayanışması bileşenleri ile birlikte ilk günden itibaren Mimarlar Odası adına mesleki ve yasal girişimleri başlatan Mimarlar Odası Çevre Etki Değerlendirme Kurulu Sekreteri Mimar Mücella Yapıcı, mevcut yasa ve yönetmeliklere uymayan kararlara karşı Şehir Plancıları Odası Başkanı olarak itiraz dilekçeleri yazan Şehir Plancıları Odası Dönem Başkanı Tayfun Kahraman ve Mimarlar Odası’nın yetkili avukatı olarak Gezi Parkı’na dair bütün davaları açan ve takip eden avukat Can Atalay ile birlikte bu hukuksuz davada yargılanan Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin 18’er yıl ağır hapis ile cezalandırıldığı, 4,5 yıldır kanıtsız, tanıksız hapis yatırılan ve hepsinin ötesinde ‘Gezi sürecinde parka birkaç kez uğradım’ diyen Osman Kavala’nın ise Gezi üzerinden ‘darbeye teşebbüs’ gibi absürt bir itham ile ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ cezası aldığı bir ülkenin yurttaşları haline geldik.

DOĞAYA SAHİP ÇIKANLARIN DÜŞMAN GÖRÜLDÜĞÜ ÜLKE HALİNE GELDİK: 

Polis tutanaklarına göre en az 3,5 milyon insan, yani Gezi’ye gelen, destekleyen, mesaj atan, börek getiren, revir kuran, kütüphane yapan, yeryüzü sofrası açan, şarkı söyleyen, tiyatro sergileyen, dans eden, hatta ağaçlara sarılan milyonların ‘müebbet ve ağır hapis cezaları’ ile korkutulmaya çalışıldığı bir ülke haline geldik. Tek adam rejiminin ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemelerin hukuksuz, tanıksız, kanıtsız, keyfi ve tutarsız kararlar aldığı bir rejimde, demokrasinin, kuvvetler ayrılığının ve en temel anayasal haklanın yok sayıldığı bir ülke haline geldik. Sadece Gezi Parkı’na değil, Kazdağları’ndan Cerattepe’ye, Kuzey Ormanları’ndan Salda Gölü’ne kadar yeşile, doğaya sahip çıkan gençlerin ve çevre örgütlerinin düşman görüldüğü bir ülke haline geldik.

SES ÇIKARANLARIN VATAN HAİNİ GÖRÜLDÜĞÜ ÜLKE: 

Gezi Parkı’na sahip çıktığı için, ‘Yaşamıma daha fazla karışma’ dediği için Gezi Direnişi sırasında polis şiddetiyle hayatını kaybeden gençlerin katillerinin aklandığı, bu vahşete isyan edenlere hapis cezaları verilebildiği bir ülke haline geldik. Gezi’de gür sesleriyle ‘Biz de varız’ diyen kadınların, LGBTİ+ bireylerin taleplerinin yok sayıldığı, cinayetlere kurban gitmelerine ses çıkarılmasının engellendiği bir ülke haline geldik. İşçilerin ekmeğine, köylülerin ürününe sahip çıkmasının istenmediği, hayatın pahalı, emeğin ucuz olduğu bu düzenin sorgulanmasının, emeğinin karşılığını talep etmek için ses çıkaranların vatan haini olarak görüldüğü bir ülke haline geldik.”