Temmuz ayı olağan Meclis toplantısında Gediz Nehri’ndeki kirliliğin kaynağını tespit etmek için nehrin doğduğu yerden İzmir Körfezi'ne aktığı yere kadar incelemelerde bulunacaklarını belirten Soyer, “Bu benim işim mi? Ben Çevre ve Şehircilik Bakanı mıyım? Hayır, ama buna seyirci kalmaya vicdanım razı değil” diye tepki gösterdi.

"HALA NEREDEN ZEHİRLENİYOR KÖRFEZ?"

Cumhuriyet'de yer alan habere göre, Soyer, açıklamasında şunları kaydetti: Körfez zehirleniyor, kirleniyor’ diyoruz. Geçmişte yağmur suyu ve pis su kanalları ayrıştırılmadığı için birçok eksiklik olmuş, birçok hata yapılmış ama eğer müsilaj denen musibet İzmir Körfezi'nde gözükmüyorsa bunda, bundan 20-25 sene önce yapılmış Büyük Kanal Projesi'nin payı var. Hala nereden zehirleniyor Körfez? Gediz'den... Benim şehir dışına gitmeme sinirlenen arkadaşlar var, evet Kütahya'ya gidiyorum. Murat Dağı'nın tepesinden, Gediz'in doğduğu yerden su içeceğim. Ondan sonra Gediz'in denize döküldüğü noktaya kadar da bürokrat arkadaşlarımla beraber gezeceğim.

"ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MIYIM?"

Bu benim işim mi? Çevre ve Şehircilik Bakanı mıyım? Hayır, ama buna seyirci kalmaya vicdanım razı değil. O zehir akmaya devam ediyorsa, ben Kütahya, Uşak, Manisa, belediyeleri ve bürokratlarıyla beraber çalışacağım. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bir şey sunacağım. Belki gözden kaçırdıkları, farkında olmadıkları çözüm önerileri getireceğim. Yapmayalım mı? Gediz, Ergene zehir akıyor. Bu gelen felaketler son 3-5 yılın sorunu değil. Yıllardır uygulanan yanlış politikaların sonucu.”

“ÇARE ÜRETMEK ZORUNDAYIM”

Burdur'daki ziyaretlerinde göllerin kuruduğuna şahit olduğuna söyleyen Başkan Tunç Soyer, şöyle konuştu: Yağmur yağdığında sevinmeyin. Kuraklık bitmeyecek. Yıllardır uygulanan yanlış politikaların sonucu, iklim değişikliği ile birleşiyor ve bugün çok büyük bir tehdit altındayız. Bunun için Tarım Bakanı olmak gerekmiyor. Benim üzerime vazife değil Tarım Bakanlığı. Ama seçilmiş bir yerel yönetici olarak bununla ilgili çözüm aramak zorundayım. Yarın İzmir’imize gelecek, geldi. Kiraz'da 300 metrede su çekemiyor arkadaşlar. Kuraklık kapımızda ve ben seçilmiş bir yerel yönetici olarak meclis üyesi arkadaşlarımla buna çare üretmek zorundayım.

YOLSUZLUK VE YOKSULLUK

Yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele edeceklerini belirten Soyer, şunları söyledi: Bu memleketin, şehrin sorumluluğu bizim üzerimizde. İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir'in seçilmiş en büyük organıdır, kurumsal kapasitesidir. Bu sorumluluğu omuzlarımızda hissetmek mecburiyetindeyiz. Siyaseti sadece bu nedenle yapıyorum. Yolsuzluk, yoksulluk, bunlar bu topraklarda olmasın diye. Buna sebep olan, görmezden gelen herkesle de mücadele edeceğim. Tek derdim bu. Bu toprağın insanları daha iyisine layık. Bizim bir tek çizgimiz var, hırsızlar ve haramiler. Bu memleketin güzelim insanlarının daha iyi şeylere layık olduğunu bildiğimiz için birlikte çözüm üreteceğiz. Yoksullukla, yolsuzlukla mücadeleye devam ederek.”

GÜÇLENDİRME YERİNE YIKIM
 
30 Ekim İzmir depreminin ardından hasar gören Büyükşehir Belediye Binası'nın geleceğinin gündeme geldiği toplantıda, Dr. Barış Erkuş bir sunum yaptı. Deprem sonrasında zarar gören Büyükşehir Belediye binası ile ilgili yaptıkları çalışmalar, incelemeler hakkında bilgiler veren Dr. Barış Erkuş, binanın 5 bloktan oluştuğunu ve beton dayanımının zayıf olduğunu belirtti. Zemin yapısının da iyi olmadığını kaydeden Erkuş, deniz tarafında bulunan bölümlerde korozyon görüldüğünü ifade etti ve kazıklı sistemde de benzer belirtiler olduğunu söyledi. Erkuş, binanın güçlendirilmesi yerine yıkılmasının daha doğru olacağını ifade etti.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Eser Atak ise, “Çok titiz davrandık. Bunun sonucunda da hatalı karar vermemek için çalışmalarımızı sürdürdük” dedi. Atak, deprem öncesinde ve sonrasında belediye binası ile ilgili yapılan çalışmalar ile incelemeler hakkında da bilgi verdi.