Eski CHP Genel Sekreteri ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Kasım 2024’te yaptığı açıklamalarla Türkiye’nin son üç yılda karşı karşıya kaldığı uyuşturucu tehdidine dair önemli istatistikleri kamuoyuyla paylaştı. Tekin’in sunduğu veriler, hem ölüm oranlarındaki artış hem de sentetik maddelerin kullanımındaki yükselişle Türkiye’nin hızla büyüyen bir krizle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor.
'Özellikle 25-44 yaş aralığındaki erkek nüfusta çoğaldı'
Uyuşturucuya bağlı ölümler 2021’de 945 iken, 2022’de 1.027’ye ve 2023’te 1.158’e yükseldi. Bu artış, özellikle 25–44 yaş aralığındaki erkek nüfusta yoğunlaştı. Tekin’in raporunda, bu yaş grubunun artık “yüksek riskli” bir demografi olarak görülmesi gerektiği belirtildi.
'Gelenekselin yerini sentetik maddeler alıyor'
2023 yılı verilerine göre, uyuşturucuya bağlı ölümler arasında eroin (421 ölüm) ilk sırayı alırken, sentetik kannabinoidler (198), metamfetamin (115) ve fentanil (87) gibi sentetik maddelerin de hızla yükselişe geçtiği görüldü. Tekin bu durumu, “Geleneksel uyuşturucuların yerini artık çok daha ölümcül sentetik maddeler alıyor” sözleriyle değerlendirdi.
Tedavi
2023 yılı içinde ağır suç kapsamına giren uyuşturucu imalatı ve ticaretiyle ilgili 27.415 olay, kullanım ve bulundurma gibi daha hafif suçlarda ise 217.723 vaka tespit edildi. Aynı dönemde yaklaşık 8,7 milyar TL’lik kaçak gelir ele geçirildi, bunun 2,1 milyar TL’si devlet tarafından müsadere edildi.
Tedavi boyutunda ise tablo şöyle: Yeni başvuran hasta sayısı 48.782, aktif izlemdeki kişi sayısı 137.695, yataklı tedavi gören bağımlı sayısı ise 6.853 olarak açıklandı. Ayrıca 17.293 kişinin denetimli serbestlik sistemiyle takip altında olduğu bildirildi.
Tekin’in aktardığı bir başka dikkat çekici veri ise uyuşturucunun trafik kazalarına etkisi oldu. 2023’te uyuşturucu etkisiyle karışılan 5.769 trafik kazasında 182 kişi hayatını kaybetti.
Bütçe yetersizliği
Tekin, Türkiye’de uyuşturucu ile mücadele için ayrılan 50 milyon TL’lik bütçenin “yetersizliğini” eleştirdi. Mevcut verilerin, sadece kolluk gücüyle değil, özellikle genç erişkinleri hedefleyen toplumsal ve eğitim temelli politikaların aciliyetini ortaya koyduğunu belirtti.