Kılıç, konuşmasında söz konusu doğa olayının tarihsel ve toplumsal önemine değinerek;
"Ardahan'daki Atatürk silueti, 1954 yılında bir çoban tarafından keşfedilmiş, o günden bugüne de on binlerce insan tarafından ziyaret edilen, duygusal ve manevi bir buluşma noktası haline gelmiştir. Bu durum, bilimsel gerçeklerden uzak bir hurafeye inanmak değil, tam tersine, Cumhuriyet'e ve Atatürk'e olan bağlılığın, doğanın sunduğu bir mucizeyle harmanlanmış, sembolik bir ifadesidir" dedi.
Kılıç, Halil Konakçı'nın bu olayı "sapkınlık" ve "cehalet" gibi ifadelerle hedef almasını, kendi ideolojik ajandasını dini kisve altında topluma dayatma çabası olarak nitelendirdi. "Bu şarlatanın yaptığı, milyonlarca insanın paylaştığı ortak bir manevi değeri, kendi dar ve ayrıştırıcı dünya görüşüne uymadığı için aşağılamaktır. Din, insanları bir araya getiren birleştirici bir güç olması gerekirken, o, dini kullanarak toplumu bölmeye ve cephelere ayırmaya çalışıyor. Bu tavır, İslam'ın temel hoşgörü ve sevgi ilkelerine de aykırıdır" şeklinde konuştu.
Hakan Kılıç, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı: "Halil Konakçı'nın cehaletini ve nefret dolu söylemlerini sadece ona ait olarak görmemeliyiz. Bu tür söylemler, Cumhuriyet'in aydınlanmacı ruhunu ve çağdaş değerlerini hazmedemeyen zihniyetlerin bir yansımasıdır. Bizler, Cumhuriyet'e gönül vermiş insanlar olarak, bu tür söylemlere karşı duruşumuzu net bir şekilde ortaya koymalı, aklın, bilimin ve ortak değerlerimizin etrafında birleşerek, bu saldırılara en güçlü cevabı vermeliyiz."
