Hollywood'un film yapımına yönelik basitleştirici yaklaşımından hoşlanmayan Redford, filmlerinin kültürel ağırlık taşımasını talep etmesiyle biliniyordu ve çoğu durumda, büyük ölçüde muazzam yıldız gücünün de etkisiyle, keder ve siyasi yolsuzluk gibi ciddi konuları ele alıyordu.
Aktör, 1969 yılında Paul Newman ile birlikte hippy western filmi “Butch Cassidy ve Sundance Kid”de cana yakın bir haydut rolünü oynayarak büyük çıkışını yaptı.
20 yıl aktörlük yaptıktan sonra kamera arkasına geçen Redford, Oscar ödüllü bir yönetmen oldu ve gelecek vadeden bağımsız film yapımcıları için amiral gemisi niteliğindeki Sundance festivalini kurdu. Kararlı bir çevre aktivisti de olan Redford, yaşadığı Utah'ın doğal manzarasını ve kaynaklarını korumak için de mücadele etti.
Utah'daki tenha çiftliğinde yaşamayı tercih eden yıldız, defalarca Hollywood kariyerinin, çevre başta olmak üzere asıl ilgilendiği konuların yanında önemsiz olduğunu belirtiyordu.
''Ben bir yıldızım''
1970'te, Utah'daki bir kanyonda yapılması planlanan altı şeritli otoyola karşı başarılı bir kampanya yürüttü. 1975 yılında, Utah'ın güneyinde yapılması planlanan kömür yakıtlı elektrik santraline karşı verdiği ve yine başarılı olan direnişinden dolayı kuklası asıldı; bölge daha sonra ulusal anıt ilan edildi. Asılan kuklanın üzerinde “Ben bir yıldızım. Paramı kendim kazandım” yazıyordu.
Redford, otuz yıl boyunca Doğal Kaynakları Koruma Konseyi'nin mütevelli heyeti üyesiydi. Zaman zaman, benzer önceliklere sahip kişiler onu siyasi göreve aday olmaya teşvik etti. Ancak, 1970'lerin sonunda Provo Canyon kanalizasyon bölgesi komiseri seçildiğinde siyasetten hayal kırıklığına uğradığı için bu tür konuşmaları bir kenara bıraktı. (Evinin yakınındaki Provo Canyon bölgesini gelişme ve kirlilikten korumak için bu göreve aday olmuştu) Ancak kısa sürede bürokrasiyle karşılaştı. Bu, bağımsız aktivizm ve film yoluyla hikaye anlatmanın değişim için daha etkili araçlar olduğu inancını pekiştirdi.
''Bakış açımla, yanlış olanı görürdüm''
2014 yılında The Hollywood Reporter'a verdiği röportajda “Ben doğuştan keskin gözlüydüm. Benim bakış açımla, yanlış olanı görürdüm. Neyin daha iyi olabileceğini görebilirdim. Kendi ülkeme bakarak, hayata karamsar bir bakış açısı geliştirdim" ifadelerini kullanmıştı.
Redford'un en büyük kültürel etkilerinden birisi, bağımsız film yapımcısı olarak yaptığı işlerdi. 1981 yılında, yeni sinema seslerini yetiştirmeye adanmış kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Sundance Enstitüsü'nü kurdu. 1984 yılında Utah'da zor durumda olan bir film festivalini devraldı ve birkaç yıl sonra enstitünün adını verdi.
Park City'deki Sundance Film Festivali, Hollywood sistemi dışında çekilen Amerikan filmleri için küresel bir vitrin ve serbest bir pazar haline geldi.
Quentin Tarantino, James Wan, Darren Aronofsky, Nicole Holofcener, David O. Russell, Ryan Coogler, Robert Rodriguez, Chloé Zhao ve Ava DuVernay gibi yönetmenler, kariyerlerinin başında Sundance tarafından yetiştirildi. Sundance ayrıca, özellikle kürtaj hakları, L.G.B.T.Q. sorunları ve iklim değişikliği gibi ilerici konulara odaklanan belgeseller için dünyanın en önemli vitrinlerinden biri haline geldi.
18 Ağustos 1936'da Kaliforniya'nın Santa Monica kentinde Charles Robert Redford Jr. olarak dünyaya gelen Redford, bir muhasebecinin oğluydu.