Hudafer (Hasret köprüsü) ve İran Türkleri

Abone Ol

Azerbaycan ordusu 18 Ekim’de 29’ncu kuruluş gününde Tarihi Hüdafer (hasret) köprüsünü almış. Bu müjdeyi Ali Başkomutan İlham Aliyev, bizzat müjde vererek açıklamıştır. Köprünün önemi İran’la Azerbaycan arasındaki sınır olması ve tarihi köprü olmasıdır. Bu köprü İran’la Azerbaycan arasındaki Aras Nehri’nin Kuzey ve Güney kıyılarını birbirine bağlayan iki kemer köprüdür. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan 11 kemerli köprü, 12’nci yüzyıllarda, 15 kemerli köprü ise 13’ncü yüzyılda inşa edilmiştir. Açılış tarihi 1027’dir. Köprü, yakın zamanda kurtulan Cebrail şehri sınırları içindedir. Hasret köprüsü olarak da biliniyor. Öyle ki Azerbaycan Ordusu burayı Ermenilerden kurtarınca ve Azerbaycan Bayrağı çekince, köprünün karşı kıyısında bulunan Güney Azerbaycanlılar alkışlayarak, ağlayarak, Azerbaycan askerlerine gösteri yapmışlardır. Peki bu hasretlik nasıl oldu? 

Nadir Şah’ın öldürülmesi sonucu Azerbaycan’da hanlıklar kendi aralarında bölünerek iç çekişmeye girdiler ve sonunda birer birer Rus hegemonyası altına girdiler. İran bölgedeki hakimiyetini kaybetmemek için Rusya ile girdiği savaşları kaybedince, önce Gülistan Antlaşması (1813) ardından TÜRKMENÇAY antlaşması (1828) yapmak zorunda kalmışlardır. Bu antlaşmayla Revan ve Nahcivan'ın Rusya’nın hakimiyetine girmesini kabul etmiştir. Daha Sonra (1829) yılında yapılan Edirne antlaşması ile bu durumu Ruslar, Osmanlı İmparatorluğu’na da kabul ettirmişlerdir. Türkmen Çay Antlaşması ile ne yazık ki Azerbaycan ikiye bölünmüş. Bu durum halen de devam etmektedir. Bu antlaşmanın bir önemli tarafı da Revan başta olmak üzere bölgeye İran’da, Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Ermenileri göç ettirmişlerdir. Böylece Ermenistan devletinin temelleri atılmıştır. Bu antlaşmayla güneyde kalan Azerbaycanlılar bugün Tebriz, Zencan, Urimiye ve başkent Tahran olmak üzere İran’ın çeşitli şehirlerinde yoğun olarak yaşıyorlar. Azerbaycan Türkleri özellikle Tahran’da Tahran pazarına hâkim durumdalar. İran’da Fars dili olmayanların nüfus oranı %50 olmasına rağmen maalesef Azerbaycan kökenli vatandaşlar kendi dillerinde eğitim hakkına sahip değiller.  

Mevcut yönetim, din ağırlıklı ve buna müsaade etmiyor. Türkiye ile İran arasında 1639 yılında yapılan Kasr-ı Şirin antlaşması ile sınırlar bugüne kadar korunmuştur. Zaman zaman sınır anlaşmazlıkları olan ve 400 yıl süren bu süreç, 23 Ocak 1932 yılında imzalanan Türk, İran sınır antlaşması ile çözüme ulaşmıştır. İran’da yaklaşık 40 milyon civarında Azerbaycan nüfusu olduğu düşünülüyor. Bu ülke nüfusunun yarısına yakın. İran devletinin en büyük korkusu kuzeyde güçlü bir orduya sahip, ekonomik olarak güçlenmiş, batıyla ilişkilerini geliştirmiş.  

Zengin Doğalgaz yataklarından çıkan gazı, Türkiye üzerinden Avrupa’ya İhraç eden, böylece halkı zenginleşen yeni sanayi yatırımları yapan Azerbaycan’ın kendi ülkesinde kan bağı, soy bağı, dil bağı, din bağı olan Güney Azerbaycan Türklerine rol model olması. Bu bir gerçektir ki, bu eninde sonunda gerçekleşecektir. Öyleki İran’da, Azerbaycan Türkleri Ermenistan’a yardım ve silah götüren tırları yakıyor. Tahran, Tebriz gibi şehirlerde “Karabağ bizimdir” diye mitingler yapıyor.  

Yıllardır Amerikan ambargosuna bir de Covid-19 eklenince, İran’da kötü olan ekonomi daha da kötüleşiyor. Mollalar zorlanıyor. İran, bazen aleni, bazen dolaylı olarak Paşinyan’a  bugüne kadar destek verdi. Fakat ülkedeki Azerbaycanlıların nümayişleri, molla rejimini tedirgin etti. AZERBAYCAN tarafını tutan açıklamalar yapmaya başladı. İran’ın bu açıklamaları inandırıcı olmasa da iyi. Türkiye İran’a geçmişte ambargo zamanları hep destek verdi. İran, devletinin bölünmesini istemiyor. 

İran’ın bölünmesi de şu an bize veya Azerbaycan’a fayda sağlamaz. Bugün, Azerbaycan Ordusu çok iyi bir kurmay planlamasıyla 27 yıldır topraklarını işgal eden, tahkimat yapan, kimi terörist, kimi paralı bir sürü soysuzla da desteklenen zalim bir düşmana karşı, 3200m rakım olan ve çok çetin bir coğrafyada zafer kazanıyor, tarih yazıyor.  

60’ın üzerinde sivil şehit var. 250’nin üzerinde yaralı var. Buna karşın 5000’in üzerinde Ermeni askerinin öldüğü, yüzlerce araç gerecinin tahrip olduğu, uçaklarının düştüğü, ülkede büyük kaos olduğu aşikâr. Bunun yanında, Cebrail, Fuzuli gibi tarihi şehirler de dahil, 70’in üzerinde köy ve şehir kurtarıldı.  

Ermeniler; Gence, Mingeçevir, Terter gibi yerleri füze ile vursa da kimse evlerini terk etmiyor. Askerimin ayağına taş değmesin, vatanımızı kurtarsın diyor. Kurtarılan Hasret Köprüsü tarihi önem taşıyor. 27 Eylül Azerbaycan için bir milat olmuş. Bir millet 30 yılın özlemi ve hasretiyle GARABAĞ bizimdir, bizim olacak diyor. 83 milyon Türkiye hükümetiyle, meclisi ile, muhalefeti ile STK’larla, AZERBAYCAN’la bir olduğunu haykırıyor. 

Artık hiçbir güç, uyanan bu TÜRK birliğini durduramaz. Dün kral öldüğünde 81 ilde üç gün yas ilan ettiğimiz Arabistan, bugün bize ambargo uyguluyor. BAE aynı şekilde. Artık Arap’ın dost olmadığına devlet büyüklerimiz de umarım inanıyorlar.

TÜRK’E TÜRKTEN BAŞKA DOST OLMAZ.

TANRI TÜRK’E YAR OLSUN. TÜRK MİLLETİ VAR OLSUN.