İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku Komisyonu üyeleri 5 Haziran “Dünya Çevre Günü”nde dün Sazlıdere Barajı etrafından doğa yürüyüşü yapıldı. Kanal İstanbul projesi ve bu kapsamda yapımı devam eden Sazlıdere Barajı çevresindeki toplu konutların doğaya ve özellikle İstanbul'un içme suyuna vereceği zarara dikkat çekmek için düzenlenen yürüyüş sonrası grup bir basın açıklaması yaptı.

Ali Yerlikaya: Arefe günü meydana gelen kazalarda 10 vatandaşımız hayatını kaybetti
Ali Yerlikaya: Arefe günü meydana gelen kazalarda 10 vatandaşımız hayatını kaybetti
İçeriği Görüntüle

Avukat Tansu Güngören tarafından okunan açıklamanın satır başları şöyle:

"YASALAR HIRSLA VE ACIMASIZLIKLA İHLAL EDİLİYOR"

“İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku Komisyonu olarak 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde Sazlıdere’deyiz. Bilindiği üzere 5 Haziran, Birleşmiş Milletler tarafından 1972 yılında 'Dünya Çerev Günü' olarak ilan edilmiştir ve her yıl çevresel duyarlılık konusunda dünyanın en büyük uluslarası etkinliği olarak kutlanmaktadır. Çevre denildiğinde aklımıza ilk anda kuşlar, arılar, çiçekler ve ağaçlar gelse de aslında bu kavramda tüm biyosferi anlamalıyız. Bütün bir canlı çeşitliği içine alan bu sistem öyle bir sistemdir ki burada insan ve doğa birbirine entegredir, bağımlıdır. Bu sistemin bütüncüllüğü ve dengesi dünya üzerindeki tüm yaşamın ön koşuludur. Bu denge maalesef ki bügün büyük ölçüde tehlike altındadır. Sınırlı, gezegenimizde saadet içinde yaşama hayalini kurduğumuz bir dünya için etkinliklerimiz ve dönüşümümüzün temelini oluşturan ekolojik ve doğal yasalar hırs ve acımasızlıkla ihlal edilmektedir.

"İNŞAATLAR İVEDİLİKLE DURDURULMALI"

Bu ihlallerin bir örneği de bugün kentimiz İstanbul'un karşı karşıya olduğu Kanal İstanbul projesi ve bu kapsamda Sazlıdere havzasında meydana gelen hukuksuz yapılaşmalar ve doğa tahribatıdır. Bugün Kanal İstanbul projesinin doğal doğaya ve çevremize özellikle İstanbul'un içme suyuna vereceği zararı dikkat çekmek üzere hep birlikte bir doğa yürüyüşü gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Böyle bir günde İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku komisyonu olarak Kanal İstanbul projesi kapsamında Sazlıdere Barajı'nın mutlak koruma alanına dek ulaşan yapılaşma faaliyetlerine ilişkin endişelerimizi bir kez daha kamuoyuyla paylaşma gereği duyuyor ve inşaatların ivedilikle durdurulması talebimizi yineliyoruz.

"TÜM BÖLGENİN EKOSİSTEMİNİ TEHDİT EDİYOR"

Kanal İstanbul projesi, İstanbul'un kritik içme suyu kaynak Sazlıdere Barajı'nın devre dışı bırakarak su kıtlığı riskine ve havza ekosistemini yok ederek geri dönüşü olmayan ekolojik tahribata yol açacaktır. Su kıtlığının yanı sıra inşaat faaliyetleri nedeniyle oluşacak kirliliği, su güvenliğini ve yurttaşların sağlık hakkını riske sokacaktır. Baraj çevresinin yerleşime açılması yüzey geçirgenliğine zarar vererek yağmur sularının toprağa süzülmesini kısıtlayacak. Bu da kuraklık sel ve heyelan riskini ortaya çıkaracaktır. Bölgedeki tarım arazilerinin betonlaşması gıda güvenliği açısından da ciddi sorunlara neden olacaktır. Kuraklıkla savaşan, Trakya bölgesinde su kaynaklarını iyi yönetilmesi ve bu hususta tedbirlerin alınması gerekmekte iken kamu yararından yoksun, betonlaşma projelerinin sürdürülmesi, tüm bölgenin su kaynaklarını ekosistemini ve eşitliliğini tehdit etmektedir.

"ÇEVRE VE TEMİZ SU HAKKI HİÇBİR RANT PROJESİNE KURBAN EDİLEMEZ"

Anayasamızın 56. maddesi uyarınca herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olup çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. Ne var ki kamu yararını gözetmeksizin yürütülen Kanal İstanbul ve bu kapsamdaki yapılaşma projeleri yurttaşların çevre hakkını ihlal etmekte ve çevre sağlığı bakımından tehdit oluşturmaktadır. İstanbul'un kent ve doğa varlığı, ekosistemi, yurttaşların çevre ve temiz su hakkı hiçbir rant projesine kurban edilemez."

"iSTANBUL'UN EKOLOJİK BÜTÜNLÜĞÜ MUHAFAZA EDİLMELİ, GELECEK KUŞAKLARA AKTARILMALI"

Açıklamada İstanbul Barosu Çevre Kent ve İmar Hukuku Komisyonu'nun talepleri ise şöyle sıralandı:

-Sazlıdere Barajı çevresindeki tüm yapılaşma faaliyetleri ivedilikle durdurulmalıdır.

-Projeye ilişkin meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının, bilim insanlarının kapsamlı raporlarında yer verdiği teknik ve bilimsel uyarılar dikkate alınmalı, paydaşların etkin katılımı sağlanmalı ve kamuoyu şeffaflıkla bilgilendirilmelidir.

-Çevre ve İmar Hukuku ilkelerine, hukuk devleti ve kamu yararı ilkelerine riayet edilmeli, yerel yönetimlerin ilgili mevzuat kapsamındaki yetkilerinin yok sayılması anlayışından vazgeçilmelidir.

-Rant odaklı politikalar terk edilmeli, İstanbul'un ekolojik bütünlüğü, hassasiyetle muhafaza edilerek gelecek kuşaklara aktarılmalıdır.

İstanbul Barosu Çevre, Kent ve İmar Hukuku Komisyonu olarak geleceğimizi tehdit eden iklim krizi arayışı karşısında betonlaşma politikalarına karşı yurttaşların çevre hakkını savunmaya ve bu doğrultuda kararlılıkla hukuk mücadelesi vermeye devam edeceğiz. Bu anlamlı günde tüm yurttaşlarımıza ve sivil toplum kuruluşlarını çevre mücadelesinde dayanışma çağrısında bulunuyoruz.”

Kaynak: ANKA