Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik duruma ilişkin değerlendirmelerde bulunan polemikhaber.com yorumcusu İbrahim Kahveci, Türkiye'nin cari açıkta takas parayla ayakta kaldığını ifade etti.

İşte Kahveci'nin polemikhaber.com'a yaptığı çarpıcı açıklamalardan öne çıkanlar:

* Ödemeler dengesinde, kasım ayı itibariyle; ayın başlarında kur düşüşü dolar 8.50'yi görmüştü, sonra 7.40'lara kadar düştü. 

* Kasım ayında cari işlemlerden 4 milyar açık vermişiz. Finans hesabından 900 milyon dolar gelmiş. Kaynağı belirsiz 3 milyar dolar gelmiş.

* Yani cari işlemleri ancak karşılanmış. Sıfırız; kasım ayında sıfırız. Reel döviz giriş çıkışı olarak para ekleyememişiz.  

* Hatta ekim ayında hazinenin dış borçlanmasının da etkisiyle beraber, kaynağa 1.6 milyar dolar belirsiz para girişi de vardı. Kurların arttığı ekim ayında rezervlerde 4.1 milyar dolar artış vardı. Ancak kurların düştüğü kasım ayında, rezerv artmamış.

* Baktığımız zaman karşımıza kayıtlara girmeyen bir kalem görüyoruz: Reel döviz girişleri açısından başa baştayız.

* Vatandaşın döviz alımı artmamasına rağmen hızla devam ediyor. Peki buna karşılığında döviz niye yükselmiyor? Bir tek şey seçenek kalıyor geriye: Swap, yani takas.

* Takas örneğini açacak olursak: Dolar şu an 7.5 Türk Lirası; 7.5 milyar lirayı Amerikan bankasına yüzde 17 faiz üzerinden veriyoruz. Karşılığını da üç aylığına 1 milyar dolar alıyoruz. Üç ay sonra dolar kuru artmadığında 7.5 milyar lira karşılığında 1 milyar doları geri veriyoruz. Ancak 7.5 milyar liranın yüzde 17 faiz farkını ödüyoruz.

* Yabancı bu sefer eline geçen Türk Lirası'yla daha yüksek döviz alabiliyor. Bu, şu anda Türkiye ekonomisinde Merkez Bankası Başkanı değişim Hazine ve Maliye Bakanlığı değişimi ve Cumhurbaşkanı'nın reform sözlerinin hepsinin askıda beklediğini, sadece takasa yaradığını gösteriyor.

* Türkiye'nin 2020 yılı, ocak-kasım; yani on bir aylık cari işlemleri 35 milyar 249 milyon dolar açık vermiş.

PARA GELİRKEN BAHAR HAVASI GİDERKEN SERT KIŞ HAVASI

* Biz Türkiye olarak sıcak parayı tartışıyorduk; para gelirken iyi oluyor, bahar havası estiriyor ama giderken de sert kış havası oluşturuyor ve sert dalgalanmalara yol açıyor.

* Bugün açıklanan ödemeler dengesi bize sıcak parayı bile arar olduğumuzu gösterdi.

* Kasım ayında toplam finans hesabından gelen para sadece 905 milyon dolar; 1 milyar dolar bile değil! Hatta 11 ay itibariyle baktığımız zaman, finans hesabından net para gelmemiş. Para, bırakın gelmeyi gitmiş!

* O nedenle, giden parayla beraber 2020 yılı 11 ayında, 38 milyar 596 milyon rezerv kaybetmişiz. Yani fiili olarak yurt dışına para kaybetmişiz; rezervlerimizden gitmiş.

* Peki son ay itibariyle nereden gelmiş bu para? İşte gelen bu para, takas; swap parası. Her an veriyor ve her an geri alıyorsun.

* Yabancının hiçbir riski yok neredeyse. Eğer swapla yabancı, TL'yi faizle alıyor ama karşılığında kur artışının riskini alıyorsa o swapta sıcak para muamelesi görebilir. Ama swap, zora düşenlerin gittiği kale ve MB piyasaya para verirken haftalık repodan veriyor veya günlük online piyasasından veriyor.

* Yerli yatırımcı bu kadar döviz alıyor ama kur düşüşü yaşanıyorsa o zaman bir döviz girişi vardır. Bu dövizgirişi, 'reel bir döviz girişi mi?' yoksa 'swap döviz girişi mi?' diye bakıldığında ibre 'swap'ı gösteriyor.

* Swap hesapları Merkez Bankası'nda açıklanmıyor. Açıklanmadığı için ne olduğunu bilmiyoruz sadece bazı uzman ve ekonomistin söylediği toplam 12-13 dolarlık bir swap yapıldığı yönünde.

* 2020 yılı hazinenin nakit açığı tam 181 milyar 776 milyon lira; yani 181 milyar nakit açığımız olmuş. Bir önceki yıl ise nakit açığı 130 milyar lira.

FAİZ-DÖVİZ SARMALI

*  Biz 90'lı yıllarda da bütçe açığı veriyorduk: Bu bütçe açığıyla beraber Türkiye, 'faiz-döviz sarmalı'na giriyordu.

* Faiz döviz sarmalında; ya yüksek faiza çıklarınızı daha fazla arttıracaksınız ya da kur artacak. Yani iki kötüden birini seçmek durumundasınız. 

* 2020 yılında 181 milyar, 2019 yılında 130 milyar, 2018 yılında 70 milyar, 2016 yılında 60 milyar... Nakit açıklarımız bu şekilde. 

* 2015 yılında, 16-17 milyar nakit açığımız vardı; belki de daha düşüktü. Ama faiz dışımız 32 milyar fazlaydı, yani gelirlerden yüzde 25 civarında nakit fazla veriyordu. Harcamalarımız daha düşüktü.

2015 BÜTÇEDE DİSİPLİN YILI 

* 2015, bütçede disiplinli yılımız olmuş; 2015 yılından sonra bütçemiz faiz haricinde de nakit açığı vermeye başlamış.

* Bu kadar vergi toplayın, gelir elde edin; vatandaşa vergi yükleyin... Buna rağmen faiz dışında bile nakit açığı veren bir bütçe şu demek: 2020 yılı 140 milyar seviyelerinde bir faiz gideri var. 

* Önce açık verirsiniz ve sonra o açığa dayalı borçlanmaya başlarsınız. Borçlanmanız sarmal olarak devam edince, bu sefer faiz gideriniz hızlı artmaya başlar.

* Bütçe hazine nakit dengesine baktığınız zaman son 3-4 yıl, 60-70-130-180 milyar artış göstermiş. Bu bize 2021, 2022 ve 2023 itibariyle, çok hızlı bir şekilde faiz giderlerinin de artacağını gösteriyor.

YENİDEN 90'LI YILLARIN SARMALINA GİRDİK

* Biz yeniden doksanlı yılların sarmalına girdik ve şu anda doksanlı yılların başlarında; belki 93'teyiz.

* Döviz ve faiz sarmalına girdik; dövizde paçamızı takasla, faizde ise vatandaşa vergi yükleyerek kurtarıyoruz.

* Ülke bu verilerle gitmez: Bütçe-nakit açığı 181 milyar; vatandaşın döviz mevduatı 260 milyar doları geçti; kişi başı gelirde 98' yılının gerisindeyiz.

* Bütün bunları topladığınız zaman; döviz ihtiyacını takastan, swaptan alıyorsunuz. Döviz ihtiyacınızı karşılayacak başka yer yok.

* O zaman kemer sıkma durumundasınız! Yani Türk vatandaşları cep telefonu veya araba gibi ürünleri artık öyle rahat kullanamayacak. Yani ithalat gerileyecek.

* Karşılığında işsiz sayısı daha da artacak ki ekonomide de sıkıntılar artacak. Kemer sıkarak sıkıntıları çözmeye çalışacağız; bütün fatura yine vatandaşa çıkacak.

* Ödemeler dengesindeki veri Türkiye'nin pamuk ipliğine bağlı bir şekilde gittiğini gösteriyor. Pamuk ipliğine bağlı giden bu ekonomik tabloya rağmen bunun yansımaları örneğin 'aşı'da görüyoruz. Aşı hala yok: Aşılama aralıkta başlayacaktı ama ocak ayının ortasına geldik ama aşı dahi neredeyse gelmemiş. Çünkü parasını ödeyemiyoruz.

* Özetle; Türkiye ekonomisi pamuk ipliğine bağlı; yani yabancının takas parasıyla piyasalar ayakta dururken biz siyasette bol keseden meydan okuma, ahkam kesmeyi nasıl yapabiliyoruz?

* Bugün bir süreci verdik ve sürecin sonunda acı faturalar gelecek. Bu acı faturaları azaltma imkanı var ama ülkeyi düzgün yönetmekle var.

* Ancak bunu tercih etmiyoruz. O zaman sonucuna hep birlikte katlanacağız.