Diyarbakır'da 18 Ekim günü terör örgütü PKK'nin lideri Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması talebiyle yapılan yürüyüşte ortaya çıkan görüntülere İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'dan bir yanıt geldi.

Yerlikaya, ilde düzenlediği basın toplantısında sözkonusu eylemde polisten "düşman" diye bahsedilmesine gönderme yaparak "Hiç kimse; gece-gündüz demeden fedakarca görev yapan, vatanımızın bölünmez bütünlüğü için, huzur ve güvenliği için canından geçen, serden geçen polisimize, “düşman” deme alçaklığına cüret edemez. Buna müsaade etmeyiz! Bu söylemi lanetliyorum!" dedi.

"Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, ‘Terörsüz Türkiye’ gibi tarihî ve milli bir süreci, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, siyasi partilerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla ve aziz milletimizle birlikte yürütüyoruz. Hatırlatma fayda görüyorum. Terörsüz Türkiye: Yaşama hakkının, huzurun ve güvenliğin teminat altına alınması demektir" diyen Bakan Yerlikaya, sözlerine şöyle devam etti:

Savcılık itiraz etti: Mahkeme 'Mehmet Pehlivan' kararından döndü
Savcılık itiraz etti: Mahkeme 'Mehmet Pehlivan' kararından döndü
İçeriği Görüntüle

Terör, tüm insanlığın ortak düşmanıdır. Terörün bu topraklardan silinmesine giden yolda, herkesin diline, söylemine, tutum ve davranışlarına dikkat etmesi zaruridir. Ancak görüyoruz ki, böylesine büyük bir hedefe doğru ilerlerken; bu süreci saptırmaya çalışan, sabote etmek isteyen aktörler de sahne alıyor.

Terörsüz Türkiye, bir ‘’milli mücadele’’ sahasıdır. Bu sahada terör sevicilerine, Terör propagandası yapanlara, kardeşliğimize musallat olan aparatlara kesinlikle yer yoktur. Açıkça ifade etmek isterim: Devletimizin niteliklerine, milletimizin ortak değerlerine, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, İstiklal Mücadelemizin tüm kahramanlarına saldırı, siyaset değildir; bir provokasyondur."

"PROVOKASYONLARA TESLİM OLMAYACAĞIZ"

Hiç kimse; gece-gündüz demeden fedakarca görev yapan, vatanımızın bölünmez bütünlüğü için, huzur ve güvenliği için canından geçen, serden geçen polisimize, “düşman” deme alçaklığına cüret edemez. Buna müsaade etmeyiz! Bu söylemi lanetliyorum! Polislerimiz, aziz milletimizin evlatlarıdır. Bizim kahramanlarımızdır. Kara Vatan’da, Mavi Vatan’da, Siber Vatan’da huzurun ve güvenliğin teminatlarıdır.

Altını çizerek söylüyorum: Siyasi fikir ifade etmekle; devletimizin niteliklerine, kurucu iradesine, milletimizin değerlerine yönelik, saldırgan, hakaretamiz söylem ve eylemler, aynı şey değildir.

Bunlar, siyasi tartışma maskesi altında demokrasimizi zehirleme ve Terörsüz Türkiye’ye yönelik bir suikast teşebbüsüdür. Tekrar söylüyorum: Bizim gündemimiz kardeşliğimizi büyütmedir. Huzur ve güvenliğin tesisidir. Büyük ve Güçlü Türkiye’dir. Provokasyonla yönlendirilen, fanatizme götüren söylemler milletimizin iradesine ihanettir. Türkiye Yüzyılı’na yürürken; provokasyonlara teslim olmayacağız. Birlikte üreteceğiz, birlikte çalışacağız,

Aziz Milletimizin sağduyusu, tarih bilinci ve kardeşlik mayası her türlü fitneyi boşa çıkaracaktır. İnşallah Terörsüz Türkiye hedefi ile; Bu topraklarda gözyaşının değil, Umudun yeşereceği, kalkınmanın hâkim olduğu bir geleceği, hep birlikte inşa edeceğiz."

NE OLMUŞTU?

18 Ekim günü Diyarbakır'da, DEM Parti Gençlik Meclisi’nin çağrısıyla , terör örgütü PKK lideri Öcalan’ın serbest bırakılması talebiyle yürüyüş düzenlendi. Yürüyüş sırasında kalabalığa megafon ile yapılan duyuruda "Arkadaşlar herkes burayı dinleyebilir mi? Herkes sessiz olsun burayı dinlesin. Yoldaşlar, düşman diyor ki eğer yürümeyecekseniz burada yapın. Biz o surlara gideceğiz..." ifadeleri kullanıldı.