Finlandiya ve İsveç, NATO'ya üye olabilmek için resmi başvuru mektuplarını NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'e teslim etti. Genel Sekreter Stoltenberg, mektupları İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya akredite büyükelçilerinden teslim aldı. Stoltenberg, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, her ülkenin kendi yolunu seçme hakkı bulunduğunu belirterek iki ülkenin taleplerini memnuniyetle karşıladığını ifade etti. 'TARİHİ BİR ADIM' İsveç ve Finlandiya'nın üyeliğinin NATO güvenliğini artıracağını söyleyen Stoltenberg, şunları kaydetti: "Bugün yaptığınız başvurular tarihi bir adımdır. Şimdi müttefikler NATO'ya giden yolu değerlendirecek. Tüm müttefiklerin güvenlik endişeleri dikkate alınmalıdır. Tüm meseleleri detaylıca ele almada ve hızlı bir sonuca varmada kararlıyız." Stoltenberg, tüm müttefiklerin NATO'nun genişleme ihtiyacı konusunda mutabık olduğunu belirtti. FİNLANDİYA NE DEMİŞTİ? Andersson, “Aynı yolu seçtiğimiz ve birlikte yapacağımız için mutluyum” dedi. Andersson, “NATO üyesi olarak Türkiye ile işbirliği yapmak istiyoruz” derken, İsveç’in terörizmin her türlüsüne karşı mücadeleyi desteklediğini söyledi. İsveç Başbakanı ayrıca Türkiye’yi ziyaret etmeye de hazır olduklarını dile getirerek, “Türkiye ile her türlü sorunu görüşmeye ve çözüm aramaya hazırız” diye konuştu. BIDEN’DAN 'BEYAZ SARAY' DAVETİ ABD Başkanı Joe Biden, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto ve İsveç Başbakanı Magdalena Andersson’ı yarın Beyaz Saray’da ağırlayacak. Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre, “Görüşmede NATO’ya üyelik başvuruları ve Avrupa’nın güvenliği ele alınacak” dedi. FİNLANDİYA ONAYLADI Finlandiya Parlamentosu da, dün düzenlenen oturumda NATO’ya üyelik başvurusunda bulunma önerisini onayladı. Parlamento Başkanı Matti Vanhanen, kararın 8’e karşı 188 oyla alındığını duyurdu. İsveç’e resmi ziyarette bulunan Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ise İsveç Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada İsveç ve Finlandiya’nın “tarihi adımları birlikte atacağını” söyledi. Niinistö ayrıca, Türkiye’nin, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine karşı duruşunu “ortak bir sorun” olarak nitelendirirken, sorunun “yapıcı müzakereler” yoluyla çözülebileceğinden emin olduğuna dikkat çekti.