Filistinli göçmen bir ailenin kızı olan Etaf Rum’un kendi tecrübelerini kaleme aldığı ve 2019’da yayımlandığında büyük ses getiren romanı “Kadının Sesi Yok” 8 Mart öncesi okurlarıyla buluştu. Arzu Altınanıt’ın Türkçeye çevirdiği ve ilk kez İthaki Yayınları’ndan çıkan 336 sayfalık roman; şair, yazar ve şarkıcı Maya Angelou’nun, “İçinde anlatılmamış bir hikâye taşımaktan daha büyük bir ıstırap yoktur” ve feminist ve sivil hakları aktivist Audre Lorden’nin, “Konuşmayan, korkudan sesleri çıkmayan kadınlar için yazıyorum çünkü bize kendimizden çok korkuya saygı duymamız öğretildi. Sessiz kalmanın bizi kurtaracağı öğretildi ama kurtarmaz,” cümleleriyle açılış merhabasını veriyor… 

Otobiyografik izler taşıyan ilk romanı “Kadının Sesi Yok”ta Etaf Rum, edebiyatın zayıflar ile ezilenler için özgürleştirici gücüne ve gelenekler arasında sıkışıp kalmış günümüz kadınlarının iç çatışmalarına ve özlemlerine incelikle bakıyor.

“Bu hikâyeyi yazarken yaşadığım tereddüt ve korku dolu anların pek çoğunda Maya Angelou, Malala Yusufzay ve Audre Lorde gibi cesur kadınlardan ilham almaya çalıştım. Lorde’nin söylediği, “Sessizliğin seni korumayacak,” sözünü özümseyene kadar yazmaya devam ettim. Kadının Sesi Yok’u bu kadınlardan aldığım cesaretle yazdım. Kadınların toplum içinde yapabileceklerinin sınırları olduğu öğretilerek büyüdüm ben. Her ne zaman ki önceden planlanmış evlilik ve annelik yolunun dışına çıkma arzumu dile getirdim, tekrar tekrar bir kadının bir erkek olmadığı hatırlatıldı bana.” Kitabın sonunda okurlara bir de mektup yazan yazar Rum, şöyle devam ediyor: “Yine de daha sonra bunun, aynı zamanda benim güçlü yanım olduğunu, çevremdeki kadınların erkeklerden farklı oldukları şeyleri; kültürün, ailelerin, ilişkilerin ve ebeveynliğin taleplerini bir arada karşılama becerilerini öğrendim.” 

“Bu hikâyeyi daha önce hiç duymadınız... Benim geldiğim yerde bu hikâyeleri kendimize saklarız. Başkalarına anlatmak duyulmuş şey değildir, tehlikelidir, büyük bir utançtır,” diyor Etaf Rum ilk romanı “Kadının Sesi Yok”ta…Bir ilk roman olarak Kadının Sesi Yok hem erkek egemen sistemi hem de batı dünyasında bir mülteci olmayı göz alıcı bir şekilde işliyor.