Yaşanan depremlerin ardından bölgeye yardım göndermeye çalışan derneklere çadır satışı yapan Kızılay'a bir eleştiri de Kızılay eski Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar'dan geldi. Akar, “Bu bence çok büyük bir ihanettir, çok büyük bir yanlıştır. Bunun kabul edilir tarafı yoktur” dedi.

Kızılay'da 2011-2016 yılları arasında genel başkanlık görevi yapan Ahmet Lütfi Akar'ın açıklamaları şu şekilde:

“Kızılay’ın, Türkiye’nin 21 yerine dağılmış afet depoları ve lojistik merkezleri vardı. 7 ayrı yerde de bölgesel depolar, büyük depolar vardı. Onlarla bunlara müdahaleyi gerçekleştirdik. Daha sonra bu sistemi yok ettiler. Türkiye Afet Müdahale Planı’nda AFAD’ı yetkilendirmek suretiyle yeni yerler, yeni lojistik merkezler arayışına girdiler. Bu da netice itibarıyla yanlış neticelendi. Van depreminin olduğu gün, bizim Van’ın hemen yanında, biraz yakınında Muş Hasköy’de depomuz, lojistik merkezimiz, görevlilerimiz vardı. Hemen oraya talimat verdik. Depremin olmasından birkaç saat sonra oraya bizim ekibimiz ilk müdahaleyi yaptı, çadırlarını, battaniyelerini götürdü. Orada da soğuk günler vardı o günlerde. Kızılay’ın halka hizmet için hazırlamış olduğu şeylerdi ve ilk müdahaleyi oradan yaptık. Daha sonra uzaklıklarına göre Elazığ deposundan, Erzurum deposundan, Erzincan deposundan nakliyeler yapıldı oraya ve insanlarımızı çadırsız, battaniyesiz ve korunaksız bırakmadık.”

'KIZILAY 12 ŞİRKETLİ BİR HOLDİNG HÂLİNE GETİRİLMİŞ'

Tabii ben 6 yıldır Kızılay’da ayrıyım ve çok detaylı olarak bilgim yok ama basından, oradaki arkadaşlarımızdan edindiğim bilgiye göre, Kızılay 12 şirketli bir holding hâline getirilmiş. Bu son derece yanlıştır. Bir holding, ticari amaç güder, kâr amacı güler. Kâr için her şeyi yapar, nitekim yapıldı. Kâr için mevcut olan çadırlar dağıtılmadı, verilmedi ve satıldı bir şeye. Onlar gitti kurdular. Bu son derece büyük yanlış bir şeydir yani; AHBAP’a satmak, bilmem kime satmak filan. Kızılay’ın elinde ne varsa afette harcamak zorundadır, anında harcamak zorundadır, hem de öyle bekleyerek filan da değil. Şimdi bunlar bekletilmiş anlıyoruz ki bu çadırlar. Öyle ifade edildi. Sayın Genel Başkanın kendisi de ifadelerinde arkadaşlarının bunu yanlışlıkla yaptığını teyit etti. Böyle bir yanlışlık olmaz. Bu tür bir yanlışlığa Kızılay’ın tahammülü yoktur, insanların da tahammülü yoktur. Gerçekten büyük bir afetle karşı karşıyayız. 11 ilimize yayılmış, kilometrelerce bir alana yayılı, 50 bin kişiye yakın insanımızı kaybettiğimiz, 100 bin civarında insanımızın yaralandığı ve tedaviye muhtaç olduğu bir afetten bahsediyoruz.

'UMARIM BU İŞİ BIRAKIR, DAHA EHLİNE VERİRLER'

Fırsatım olmadı. Saten onlar benim bu fikirlerimi de biliyorlar. Yani benim ve kamuoyunun fikirlerini biliyorlar. Zaten kamuoyunda yeteri kadar tartışıldı. Maalesef başka bir imaj oluştu. Bu imaj çerçevesinde onlar da umarım bu gidişatın yanlış olduğunu görürler. Bu işi bırakırlar. Daha ehline devrederler. Türkiye’de bu işleri yapacak, bu işleri görecek, Kızılay’ı eski miğferine oturtacak çok aslan oğlu aslanlar var. Onlara bırakırlar. Kızılay bir sivil toplum örgütü, gönüllülüğe dayalı bir hizmet. Kızılay’ın 7 prensibinin en önemlilerinden biri gönüllülüktür. Bunu ortadan kaldırdığınız zaman zaten Kızılay prensiplerinin dışına çıkmış oluyorsunuz. Dolayısıyla yanlış yapmış oluyorsunuz