Sercan Meriç-İSTANBUL

Kadıköy'deki Moda Kitap'ın sahibi Hakan Tunç, son yıllarda sosyal medya kullanımı ile sahaf işletmesinde yeni bir dönem başlattı. 

Nüktedan dili, şakacı üslubu ile Twitter’da da 30 bini aşkın kişi tarafından takip ediliyor. 

Zaman zaman sosyal medya kazalarına da uğrayan Tunç ile işletmesinin tarihini, Twitter’da başlayan hikayesini, yayıncılığa dair düşüncelerini konuştuk.

İşte, Tunç’un açıklamaları: 


*Moda Kitap, esasında bir an evvel bir çaresizlik hikayesi. Daha öncesinde de kitapla ilgili düşüncelerim vardı. Kitapla geç tanıştım ama sonrasında yoğun bir ilişki geçirdik. Adıyaman'da kitapçının olmaması vesilesiyle bir gün bir miktar param olursa kitap evi açmayı düşünüyordum. Şimdi o param var ama açamıyorum. Önce İstanbul... Bir iş arayışım oldu uzun süre. O iş arayışı sonrasında gelen çirkin teklifleri reddederek evde biriktirdiğim 3 bine yakın kitabı satmakla başladım. 

BİR YIL İSİM BULMAK İÇİN SÖZLÜK TARADIM

*Moda'daydım. Yaklaşık bir yıl Moda Kitap ismini bulmak için sözlük taradım. Sonrasında bir arkadaşımla yaptığım telefon görüşmesinde, arkadaşım “Niye bu kadar stres yapıyorsun, o kadar karmaşık olmamalı, zaten Moda’dasın Neden “Moda Kitap” ismini düşünmüyorsun dedi. Hemen Twitter, Instagram, Facebook hesaplarını açtım. Bir sabah uyanıp Moda Kitap olarak sosyal medyada varlığımı sürdürmeye başladım. Daha dükkan yoktu. Bir sabah uyandım ve kitapçı oldum gibi bir şey oldu. 
Daha sonra işte gazetelere oralara buralara yazılar yazarken insanlarla kurduğum iletişim çerçevesinde şu anda yaptığım geyikleri yapıyordum aslında. Kitapçılar arasında henüz sosyal medyada var olmayan ya da sosyal medyayı kullanmayı pek tercih etmeyenler vardı. Bizimle birlikte daha aktif kullanmaya başlandı. O şekilde hikaye başladı. Sonra oradan çarşı içine taşındık. 5-6 ay kadar çarşı içerisinde kaldık. Sonrasında bu sokağa geldik. Şu anda Kazasker’deyiz. Moda Kitap’ın Moda’da olmama hikayesine geldik. Yaklaşık altı yıldır da bu sokaktayım. İnsanlar da artık bu sokakta olduğumuzu biliyorlar. 

SOSYAL MEDYA KAZALARI MAKALELERE KONU OLDU

*Sosyal medya kazalarımız üniversitelerde makalelere konu da oldu. O kazalar dolayısıyla biz dükkanı açamadığımız günler yaşadık. Ondan sonrasında bazı camialardan özür diledik, yaptığımız geyiklerin ya da şakaların yersiz noktalara temas ettiğini biz de fark ettik. Amaç bu olmasa da oralara temas etti. Hem sahiplenme oldu hem de nefret ettiler. 
Kürtler tarafından yeterince Kürt olmadığımız eleştiriliyor. Sol tandanslı bir geçmişimiz var ve hala da öyle durmaya çalışıyoruz, yeteri kadar solcu görmeyenler var. Sağ cenahtan da işte bölücü olduğumuz, kimine göre ırkçı olduğumuz söyleniyor. İhtiyaç sahibi okullara gönderdiğimiz kitaplardan dolayı da bir olumlu bakış var. 
*Kitap okumaya ihtiyacı olup işte kitabım yok deyip buraya gelen ya da benim bugün doğum günüm niye hediyem yok diyen insanlara da buyurun diyoruz. Sosyal medyada seven kadar sevmeyenimiz de mutlaka vardır. Sanırım bu diyalektik böyle bir şey. Zaten herkes sizi seviyorsa ya da herkes sizden nefret ediyorsa bir sıkıntı var. Bir dağılım var, o dağılımı tam çözemedik yani. Bizim orada kullandığımız dil biraz nüktedan, biraz esprili. 

100 BİNİ AŞKIN KİTAP SATMIŞIMDIR
 

*Bir kitapevinde olmaması gereken bir dil aslında. Şahsi bir hesapmış gibi kullandım ve bir türlü kurumsallaşamıyorum. İşin gereği firmanın büyümesi sonrasında eskisi kadar rahat paylaşım yapamıyorum. Bir yandan Demirtaş, bir yandan da 50’ye yakın milletvekili, müzisyen, sanatçı takip ederken argo kullanamıyorsun. Yeni yere giderken de siz o eski dille gidemezsiniz. 
Bir de bir de işimiz kitap zaten olabilir ki. Ne kadar kötü olabilir? 

*Kaç kitap satmışımdır? 7 yılda yüz bini aşkın kitap satmışızdır. Dükkanda da 25 bin var. 200 bine yakın kitap görmüşüm şimdiye kadar. AVM'ler var ama herkes AVM'lere gitmiyor. İnternet ortamı artık ve insanlar bir şekilde evlerini istiyor. Dolayısıyla artık müşteri yaratıyorsun. Senin mecra bulman gerekiyor. LinkedIn, Twitter, Twitter, Instagram, Facebook, online mağazaysa, online mağaza… Diğerlerine de girmek zorundayız çünkü piyasanın tamamı orda. Devlet ve sistem de bunu istiyor. Çünkü her şeyi kontrol etmek istiyor. Ben diyalog kurmaya çalışıyorum. Aslında o web sayfalarını yapmaya çalıştığım şeyi yapıyorum. Hepimizin kredi kartı bilgilerinin tamamı internette. Bunları gönüllü yaptık. Bu şekilde devam ediyor. 

*Nitelik, niteliksizlerin arasında azalıyor. Kitap artık ürüne dönüştü. Kitap sayısı arttı. Belki 10 yıl önceye göre artmıştır. Ama niteliksizler daha hızlı arttığı için nitelikli kitaplar onun içinde kaybolabiliyor.