Kurak Günler filmiyle birlikte ilk kez Cannes Film Festivali'ne giden yönetmen ve senarist Emin Alper, Variety dergisine filmiyle ilgili bir röportaj verdi.

75. Cannes Film Festivali'nin “Un Certain Regard” (Belirli Bir Bakış) bölümünde yarışan ve Queer Palmiye'ye de aday gösterilen Kurak Günler'in yönetmeni Emin Alper'in röportajı, "Yönetmen Emin Alper, Kurak Günler filminde siyasi manipülasyon ve Türkiye'deki homofobiyle mücadele ediyor" başlığıyla yayımlandı.

Alper röportajda, küçük bir kasabaya atanan genç bir savcı, belediye başkanı, yerel bir gazeteci ve kasaba eşrafı arasındaki çekişmelerin anlatıldığı Kurak Günler'in yükselen otoriter popülizm ve homofobiyi yansıttığını söyledi.

'YÜKSELEN POPÜLİZM FİLMİN ÇIKIŞ NOKTASI OLDU'

Emin Alper röportajında filmi neden çektiğiyle ilgili gelen soruya, "Son yıllarda tüm dünyada benzer şeylerin yaşanması benim için sürpriz oldu. Mesela, Trump'ı tecrübe ettik. Bu benim için şok ediciydi. Bu yüzden çaresiz durumumuzla ilgili bir hikaye yazmaya karar verdim" dedi. "Benim için çıkış noktası, bu tip neo-popülist ve neo-faşist insanların temel ihtiyaçlarını nasıl sömürerek kendi yolsuz sistemlerini ayakta tuttuklarını göstermekti" diyen Emin Alper, "Ana ilham kaynağım Ibsen'in ünlü 'An Enemy of The People' isimli oyunuydu. Bunu üzerine düşündüm ve hikaye buradan evrildi" ifadelerini kullandı.


Kurak Günler filminin tanıtımından bir görüntü

'TÜRKİYE'DE HOMOFOBİ BİR DEVLET POLİTİKASINA DÖNÜŞTÜ'

Filmde eşcinsel bir ilişki bulunduğunu ve Türkiye'de bu konunun 'hassas' bir konu olduğu yönünde gelen bir soruyu yanıtlayan Emin Alper, "Evet, ilk taslakta bu konu yoktu. Ancak son üç, dört yılda homofobi Türkiye'de bir devlet politikası haline geldi. Sıradan insanların homofobik olmasının yanı sıra, devlet de özellikle dijital platformlara karşı homofobik bir politika geliştirdi. LGBT bir karaktere sahip bir dizi nedeniyle Netflix üzerinde ciddi bir baskı kurdular. Ve bu birçoğumuzu sinirlendirdi. Çünkü 5 yıl önce bu bir mesele değildi. LGBT karakterler görece daha özgürdü. Ancak hükümet, kendi tabanını memnun etmek amacıyla bir muhafazakar ajanda yaratmak için aniden bu konuyla çıkageldi" dedi.

Tüm bunlara rağmen filmde işlenen konunun Türkiye'ye özgü ve yerel olmadığını belirten Alper, "Burada beni ilgimi çeken şey sadece yerel bir konu değil. Bu evrensel. Macaristan'da, Rusya'da neler olduğuna bakın. Bu bizim neo-popülist zamanlarımızdaki şeylerden biri. Bu yüzden hikayenin içine homofobiyi de eklemek istedim ve gerçekten hikayeye çok uydu" şeklinde konuştu.

Alper filmin Türkiye'de yayınlanıp yayınlamayacağı ilgili gelen soruya ise, Türkiye'de filmlerin çok nadiren yasaklandığını ve sinemalarda kesinlikle gösterileceğini söyleyerek yanıt verdi. Başarılı yönetmen, dijital platformların ise filmi satın almakta tereddüt edebileceğini belirtti.

SONBAHARDA VİZYONA GİRECEK

Bir süredir kuraklık sorunuyla boğuşan Yanıklar kasabasına yeni atanan genç savcı Emre ile belediye başkanı Selim, yerel gazeteci Murat ve kasabanın eşrafı arasında yaşanan çekişmeleri konu alan filmin başrollerini Selahattin Paşalı ve Ekin Koç paylaşıyor. Yardımcı rollerde ise Erol Babaoğlu, Erdem Şenocak, Selin Yeninci, Sinan Demirer, Nizam Namidar, Ali Seçkiner Alıcı ve Eylül Ersöz yer alıyor.

Türkiye-Fransa-Almanya-Hollanda-Yunanistan-Hırvatistan ortak yapımı filmin Türkiye’de sonbaharda vizyona girmesi planlanıyor.