Sercan Meriç-polemikhaber

Türkiye siyasal hayatının en tartışmalı isimlerinden Melih Gökçek, 1984’te Keçiören Belediye Başkanı olarak göreve başladı. O dönemler ANAP’taydı. 

1989 yılında Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’nun genel müdürlüğüne getirildi. Hem Keçiören Belediyesi’ndeki görevinde hem de Çocuk Esirgeme Kurumu’nda yolsuzluk iddiaları ile gündemden düşmedi. 

ANAP’tan ayrılıp REFAH Partisi’ne geçtikten sonra 1994’te Türkiye’nin başkentini yönetmeye başladı. AK Parti’ye geçen ekiptendi. 2017’ye kadar belediye başkanlığı görevini sürdürdü.

Ankara’da yaptıkları, futbolla kurduğu ilişki, çocuklarını kritik yerlerde görevlendirmesi ile tartışma konusu oldu. 

Murat Ağırel, Sercan Meriç'in sorularını yanıtladı.

Gazeteci-yazar Murat Ağırel, Gökçek ailesi ile ilgili büyük bir araştırmaya girişti. Üçüncü kitabı Parsel Parsel ile Ankara’nın nasıl yağmalandığını, bu talandaki ilişki ağını ortaya koydu. Günlerdir Gökçek ailesinin hedefinde olan Ağırel ile bir araya geldik. Polemikhaber.com’a açıklama yapan Ağırel, hem yapılan yolsuzlukları anlattı, hem de Gökçek’lere cevap verdi. 

İşte Ağırel’in açıklamalarının satırbaşları… 

*Ya işin açıkçası üzülüyorum onlar adına. Neden üzülüyorum? Zaten dediğiniz gibi kitabın önsözünde bana karşı yapılacak her türlü saldırıyı yazdım. Daha önce Sarmal kitabını çıkardığımda da yine bunu dile getirmiştim. Saldırıya uğrayacağımız daha doğrusu bir şekilde kitabı itibarsızlaştırabilmek için itibar suikastine başvuracaklarını söylemiştim. Yaptılar. Ortaya saçılan rezillikler o kadar büyük ki normalde bunlara cevap veremeyeceklerine adımın Murat olduğu kadar emindim. 

*Babası itibarsızlaştırmaya çalışarak Haber Global’de “kitabı okumadım, okumayacağım da deli zırvası” gibi şeyler söyledi. Hatta benim adam değildir dediler. Ki hani bununla ilgili konuşmadım, ciddiye almıyorum. Onların adam deyip dememesi benim umurumda değil. Osman Gökçek’e üzülüyorum. Olmamış çünkü o çocuk. Bir şekilde sorunları var. Çözemiyor sorunlarını. Babası uğraşmadığı için de kendisini ortaya çıktı. Ben çocukken “Oğlum bak jöle kullanma beynine oksijen gitmez ve saçların dökülür” derdi babam. Haklı çıktı. Şimdi ben aynısını da başka kişilere tavsiye ediyorum. Çünkü parlayan güneşi siz balçıkla sıvayamazsınız. Gözünüze istediğiniz kadar karanlık gözlük takın, dışarıdaki insanlar güneşi görmeye devam ediyor. Görmeye devam edecekler. 

Söyleşi öncesi Ağırel, kitaplarını okurları için imzaladı...

*Oradaki yazıklarımın tamamı Anadolu halkının paraları. Ve bu insanlar elleri nasır tutarak, elleri çatlayarak, toprağı ekerek, madenlerde çalışarak o paraları kazanıp devlete verdiler. Siz o paraları kendi arkadaş, eş, dost, çevrenize aktaramazsınız, hesabını vereceksiniz. Bizim istediğimiz sadece bu. Hesap vereceksiniz. Bugüne kadar sormadılar, birisi çıktı onlar hakkında kitaplaştırdı. Bütün telaşları bundan. Çünkü yetiştirdikleri kurumlar var. FETÖ taktiklerini çok iyi biliyorlar. O FETÖ taktikleriyle de itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar, başaramazlar. 

*Gökçek rant için her şeyi yapabilecek bir figür. Aynı zamanda doğruları konuşmayan bir kişi olarak görüyorum ben. Üzülüyorum sadece böyle bir kişilik sahibi olduğu için kendisi adına. Ben işin açıkçası rahatsız olurdum böyle bir kişiliğe sahip olsaydım. Siyasette her şey mubahtır kelimesinin karşılığı olarak görüyorum onu. ANAP’ta, kurulduktan sonra Fazilet Partisi’nde mücadelesi var. Oraya geçerken başka söyledikleri var. AK Parti kurulurken sayın Erdoğan

*Abdullah Gül, gibi kendisini cephe olarak görüyor. “Buradaki siyaset yapması gereken kişi benim” benim diyor. Gidip bununla ilgili ABD’de Musevi lobileriyle toplantılar yapıyor. Baş olabilmek için mücadele ediyor ama başaramıyor tabii ki. Olabildiği sadece Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı. Ki Necmettin Erbakan aslında doğruyu görmüş, kendisini aday yapmamaya çalışmış ama o zamanki bağlantılar, siyasi kulisler ne yazık ki Melih Gökçek'in başkan olmasının yolunu açıyor. 

*Daha öncesinde Keçiören Belediye Başkanlığı ve Çocuk Esirgeme Kurumu'ndaki iddialar ve yolsuzluklarla ilgili suç duyuruları oluyor. Çiller soruşturma izni veriyor. Yargıdaki FETÖ ayağı sayesinde, bir şekilde bu sümenaltı ediliyor. Yargılanmıyor. 

*Sonraki dönemde hakkında 112 tane dosya sümenaltı edilerek, takipsizlik kararı veriliyor. Takipsizlik kararı veren kişi Şadan Sakınan. Sakınan dediğimiz kişi, 2010 yılındaki KPSS sınavının sorularının çalınmasıyla ilgili dosyayı hasır altı eden kişi. Haksız servet edinme iddiasıyla HSK tarafından soruşturma başlatılan 15 Temmuz'dan sonra görevinden ihraç edildiği halde firari olan bir savcı bahsettiğimiz bu savcı. Melih Gökçek bu savcı tarafından konuldu. Melih

*Gökçek de karşılığını veriyor. Ne yapıyor? Bu kişiye ait arsalardaki parsellerin değerlerini yükseltiyor. Rant elde ediyorsunuz orada. Sattıktan sonra alan kişi hakkında bir bakıyorsunuz bütün imar planları iptal oluyor mahkeme kararıyla. Bu şekilde bütün hukuk ve yargı ayağındaki FETÖ'cü kişilere ve aynı zamanda FETÖ'nün firari birçok ismine Melih Gökçek parsel parsel yerler verdi. 
O dosyaların hepsinin tamamının tekrar açılması gerekiyor. Açılır da... Ben Türk hukukuna güveniyorum ve diyorum ki üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğüne inanıyoruz ve Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir. Artık o dönemler bitti.

*Devletin hafızasına çok güveniyorum. Yargıya çok güveniyorum. Bu yargının içerisinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimlerini sinesine nakşetmiş ve o uğurda yürüyen yargıçların, savcıların olduğunu biliyorum. Eninde sonunda Melih Gökçek'i yargı sehpasına oturacaklarını ve kamuda oluşan zararı tahsil edeceklerini düşünüyorum. 
(Devletinin kasası üzerinden PKK'ya para aklandı iddialarına dair) Bu olay çok büyük komplike olay. Çünkü VAKBEL diye bir şirket kuruluyor. O dönemde yine siyasi bağlantılarla iflas etmiş bir iş adamına, Vakıfbank’tan kredi kullandırmak suretiyle bu şirket canlandırılıyor. Belediyenin BELKO şirketi ile birleşiyor ve VAKBEL kuruluyor. Bu şirketle de Güney Afrika'dan kömür getiriyorlar. Afrika'da da maden SUMO adında bir şirket daha kuruyorlar Cayman Adaları'nda da bir şirket daha kuruyorlar. Orası vergi kaçırma cenneti biliyorsunuz. O şirketler üzerinden ticaret yapıyor. Normalde kömürler yurda 117 dolara gelirken Ankara halkına 180 dolara satılıyor. Bu dönemde Güney Afrika,

*Türkiye'ye silah ambargosu uygulayan ülke. Güney Afrika belediye başkanının PKK ile bağlantıları çıkıyor. Ben de o soruyu daha önce yayınlamıştım. Acaba o kömür ticaretinin üzerinden PKK'ya para mı sağlandı diye tekrar sordum. Tabii o madenlerin bir de başka ayağı var. Şirket ortaklarından bir tanesi de FETÖ'nün Afrika'daki imamı. Savcılar zaten bir yerinden başladıktan sonra çorap çöküğü gibi gelecek o ilişkiler bağlantıları. 
Futbolla kurduğu ilişki rant ilişkisi. Belediyenin kaynaklarını futbolda yöneticilerle birlikte sağladığı ağa aktarıyor. Gökçek oğullarını bir yere yerleştirmeye çalışıyor. Evlatlarının geleceği için mücadele ediyor. Çünkü iki yumurta kırmamış çocuklarla ne yapacak başka? Yani bir toprağı eşelememiş, ağaçtan bir meyve toplayamamış bir insana ne yapabilirsiniz? Siyasi bağlantılarını kullanarak bir gelecek hazırlamaya çalışıyor. Bir oğlunu Ankaraspor'a veriyor. Ankaraspor başkanıyken aynı zamanda Ankaragücü’nün de başına geçiriliyor. Ankaragücü'nün başındayken de yönetimde Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden devasa ihaleler alan kişiler var. Bir de bu kişiler Ankaragücü'ne borç veriyor. Sonra borçlular bile haciz ediyorlar Ankaragücü'nü. O da tekrar Ankaraspor'a dönüyor, adını Osmanlıspor yapıyor. Osmanlıspor’da harfiyat işi alıyorlar. Bahsettiğimiz rakamlar milyar TL'lere ulaşıyor. Fenerbahçe’ye başkan olmak istiyor.

"ANKARA'YA TAŞIYACAĞIZ FENERBAHÇE'Yİ"

Ankaragücü'nde tesis kuruyor, “En büyük tesisi kurdum” diyor. 100 milyonlarca TL harcanıyor O tesis atıl yatıyor. Futbolla filan ilgi alakası yok aslında. Bir tane oğlunu ticaret odası başkanı yapmaya çalışıyor, olmuyor. Oğlu gidip Çankaya belediye başkanı adayı olmaya çalışıyor, olmuyor. Milletvekili adayı olmaya çalışıyor, olmuyor. Olmayacak da zaten. 
Ben yeniden bir görev verileceğine inanmıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı birçok konuda eleştiren bir adam olarak, muhalif olarak bunu çok açık yürekle söyleyebilirim; bana deseler ki Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidarı boyunca yaptığı en doğru hareket nedir? Melih Gökçek'i görevden almasıdır. Türkiye için yapılacak en güzel şeylerden birini yaptı Erdoğan. Bundan sonra da yanında yöresinde filan yer vereceğini asla düşünmüyorum. Gökçek tabii ki bir katıldığı bir programda “Ben siyaset yapmayı düşünüyorum” diyerek, göz kırpıyor. Ama ben sanmıyorum Sayın Erdoğan'ın onu yanında, yöresinde tutacağını. Çünkü öyle bir zihniyette ya da düşüncede olmuş olsaydı Erdoğan niye görevden alsın? 

*(Beyaz TV) Tamamı halkın paralarıyla oluşturmuş bir kanal. Çünkü yöneticilerin tamamını yazdım. Bakın hepsi belediyenin iştiraklerinde görevli olmuş ve sonrasında şirketler kurarak ihaleler almış kişilerden oluşuyor. Ağın büyüklüğünü de görürsünüz. Biz bir şeye dikkat çekmeye çalışıyoruz. Çünkü Alaaddin Kaya diye o dönemki FETÖ'nün medya ayağından sorumlu olan kişilerden bir tanesi Taraf gazetesini kendi matbaasında, kendi adresinde birlikte yürütüyorlardı O dönemlerde basını organize edebilmek için gazetelerde sermaye artırımlarına gidip, işte onların kamuoyundaki yerlerini genişletip FETÖ kumpaslarına zemin hazırlamışlardır. Ben o dönemde Ergenekon kumpasında yargılandım. Şimdi bunun baş aktörlerden basındaki ayağı? Taraf Gazetesi'ydi. Ne tesadüf ki? Aynı Taraf’ta yapılan operasyonların tamamı Beyaz TV'de de yapılıyor. Beyaz TV'de yapılan operasyonlara bakın. Sermaye artırımı tarihleri, bütün bağlantılar… Beyaz TV'nin vuku bulduğu, devam ettiği adres kime ait? Taraf’ı da organize eden Alaaddin Kaya'nın… Beyaz TV'nin olduğu binaya niye el konulmadı kayyum tarafından? Gökçekgiller ailesi daha mı eşit?

*Bu ülkedeki diğer yargılanan ve hukuk önünde hesap veren FETÖ ve FETÖ'yle iltisaklı kişilerden ayrıcalıkları mı var Gökçek ailesinin? Samanyolu Koleji'nde mezun olacaksınız. Aynı zamanda bununla ilgili kurulan derneklerin mütevelli heyetinde bulunacaksınız. 15 Temmuz'a kadar bu örgüt hakkında terör örgütü hakkında tek bir kelime etmeyeceksiniz. Bir gecekonduda saklanırken bakıp, kaybeden tarafı değil de kazanan tarafı tutacaksınız. Ondan sonra çıkacaksınız insanlara da siz hainsiniz, FETÖ'cüsünüz diyeceksiniz ve hala da bu milletin içerisinde utanmadan çıkıp yaftalamalarda bulunacaksınız. Devlet ve hukuk da bunun hesabını sormayacak. 
Tükürürüm böyle sanatın içine diyen bir kültürden, şu anda Ankara'da sanata destek verilen, kamunun yararına olan işlerin yapıldığı dönemlere geldik. 

*Yeniden tutuklanmayı beklemiyorum. Kitabımla ilgili eğer hakaretim ya da yanlış bilgilendirmem varsa yargılama yapılır. Cezam varsa cezamı çekerim. Lakin bu kitaptan dolayı ellerinden ne geliyorsa yapsınlar. Ne kadar algı oluşturmaya çalışıyorlarsa çalışsınlar. Hiçbir şekilde bir şey yapamayacaklar. Benden vatan haini çıkarmayı başaramayacaklar. Çünkü ben Kemalist Türk milliyetçisiyim. Çivi gibi buradayım. Bunlardan korkmayın. Bunlara alışmayın, susmayın da… Devlete çok güveniyorum. Hukuka çok güveniyorum. Yargıya çok güveniyorum. Eninde sonunda bunların kulaklarından tutacaklar, yargı önüne çıkaracaklar. Yıllar boyunca yoksul Anadolu halkının paralarının nasıl gasp edildiğini, kimlere peşkeş çekildiğini tek tek tane tane hesabını soracaklar. Buna da yürekten inanıyorum.