Herkesin gönlünde taht kuran usta sanatçı Edip Akbayram'ın kendisi gibi müzisyen kızı  Türkü Bayram Sözcü Haftasonu'ndan Hayati Arıgan'a konuştu.

Adından anlaşılacağı üzere müziği hayatının mihenk taşı ya pan genç şarkıcı 2 yıldır kendi kanalları ile uçuyor. Babası için "Kendi küçük kalbi ve sesi dev adam" diyen Türkü Akbayram samimi açıklamalarda bulundu.

"Tam anlamıyla müziğin içine doğdum. Kendimi bildim bileli müzik setinin önünde haftalar aylar geçirirdik, yani müzik hayatımın mihenk taşı." dedi.

İşte Türkü Akbayram'ın açıklamaları...

*Babamla elbette ortak noktalarda birleşiyoruz. Ancak ben insan olmak ile toplumsal duyarlılığı birbirinden ayıramıyorum yani aksini düşünemiyorum bile. Çocukluğumuzdan beri abim de ben de emeğin, emekçinin, yaşadığımız toplumun sorunlarının, paylaşıp bölüşebilmenin bilinci ile büyüdük.

 *Demokrasiyi ve çağdaşlığı hayatımın temeli yapıp, her renge her düşünceye, insana insan olduğu için renk, dil, din, ırk ayırt etmeksizin kıymet vermenin en yüce değer olduğunu bilerek yetiştirildim ve bu doğrultuda yaşamımı sürdürüyorum.

 

*Çınarların gölgesine her daim hepimizin ihtiyacı var. Hayatta her işin bir ustası var, doğduğumuz andan beri ilk öğretmenimiz annemiz olmak üzere hiç bitmeyen bir öğrenme sürecindeyiz. Müzik söz konusu ise en değerli ustam Babam, akıntıya kapılıp, kendini bırakabilmek iyidir ancak uğrayacağın duraklar önemlidir. Akbayram soyadı benim için bir onurdur, sorumluluğu omuzlarımda hep en ağırından hissedeceğim ama aynı zamanda hayatımın sonuna kadar gurular taşıyacağım...

*Çocukken hep babama şunu söylerdim; "Baba, iyi ki benim babam sensin, ya benim babam sen olmasaydın ben ne yapardım..."  ve babam da bana derdi ki "Benim size bırakabileceğim en büyük miras, adım soyadım, ve biri Edip Akbayram dediğinde kötü bir şey duymamak".

*İnanın bugüne kadar hiçbir yerde babamla ilgili olumsuz ve negatif bir tepki ile karşılaşmadım hep yüreklerdeki o sımsıcak sevgiye şahit oldum ben.

*Bugüne kadar röportajlarda soruların %60 belki 70'i babamla ve baba kız ilişkimizle ilgili oldu ama ben hep dediğim gibi ben ancak bundan onur duyabilirim.

*Müzik öyle uzun bir yolculuk ki... İlk yola çıktığınız gün ile bugün arasında dağlar kadar fark var. Yolda yürürken öyle çok şey değişiyor ki, büyüyorsunuz, dönüşüyorsunuz, ayaklarınız her geçen gün daha sağlam yere basıyor, ne istediğinizi daha iyi bilerek yürüyorsunuz. Hiçbiri benim için çok kıymetli çünkü Merhaba ben de varım dediğim ilk bebeğimdi. Şimdi ise kariyerimle ilgili şöyle bir dönemdeyim; yaşadığımız toprakların en önemli eserlerine sahip çıkıp onları yorumlamanın, kendi neslimize ve bizden sonra gelecek olanlara bir kez de ben aktarmalıyım dediğim bir dönemimdeyim. Bu yüzden Aşık Mahzuni Şerif'in Boşu Boşuna isimli türküsünü seslendirdim yaklaşık 1 ay önce dinleyiciler ile buluştu.

*Bu hafta da Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun Nazım Hikmet için yazmış olduğu ve Zülfü Livaneli'nin bestelediği Yiğidim Aslanım tüm dijital platformlarda yerini aldı. Ne mutlu bana ki bu değerleri seslendirebiliyorum. Önümüzdeki günlerde de rahmetli Cem Karaca'nın Mavi Liman'ı ile dinleyicilerle yeniden buluşacağım

*Yaşamın içinde politika var zaten ve ülkenin sorunlarına karşı dilsiz olamazsınız. Bir sanatçının yaşadığı toplumun sorunları ile ilgili her zaman söyleyeceği sözü olmalıdır bence bu bizlerin boynunun borcudur. Onu incitir miyim, bunu küstürür müyüm gibi bir sığlığa düşmeden, doğru bildiğini, inandığını söylemelidir.

*Türkiye'nin en büyük sorunu gelecek sorunudur. Çocuklarımızın güzel günler görebilmesi için tüm doğal kaynaklarımızı geri kazanmalıyız. Tarımdan sanayiye, madenlerimizden nehirlerimize hepsine sahip çıkmalıyız. Yapılan yanlışlara gözlerimizi kapatmak yerine ses çıkarmalıyız, susmamalıyız.