Gözetim olgusu, önemli bir denetim türü olarak insanlık tarihi içinde hep var olmuştur. Fakat modern devletlerin ortaya çıkmasıyla birlikte, gözetim pratiklerinin biçimi değişmiş, gündelik hayat gelişen teknolojik cihazlarla daha kolay izlenir hale gelmiştir. Gözetim faaliyetlerine ilişkin çeşitlenme tarih boyunca artarak devam etmiş, enformatik devrimi ile birlikte en üst düzeye ulaşmıştır. Bu yüzden günümüz toplumları gözetim toplumları olarak adlandırılmış, artan gözetim faaliyetlerine dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Gözetim toplumu kavramı, Bentham’ın mimarisinde, Foucault’un akademik çalışmalarında ve Orwell’ın karşı ütopyasında çok önceleri ele alınmıştı.

Gözetim kapitalist toplumla doğrudan ilişkili bir tutumdur. Kapitalist toplumun üretim ilişkileriyle ilişkili olan gözetim kavramını farklı bir açıdan; sosyal medya bağlamında ele almak istiyorum. 

Panoptikon nedir? 

Panoptikon ilk kez 1786 yılında Beyaz Rusya’nın güneyindeki Mogilev bölgesinde Krichev malikânesinde tasarlanmıştır. Bu tasarımı ortaya koyan ise Jeremy Bentham’ın kardeşi olan Samuel Bentham’dır. Bizim panoptikon dendiğinde aklımıza gelen ismin Jeremy Bentham olmasının sebebi ise, daha sonra onun gözetim evi olarak tasarlanan panoptikonu Middlesex’te yapılacak hapishane için uyarlamış ve tasarlamaya çalışmış olmasıdır. Panoptikonun ilk öznesi emek sınıfıdır.

Burada gördüğümüz gibi panoptikonun çıkış noktası esasında üretimin yeniden üretiminin (reproduction) sağlanmasıdır. Burada elbette ilk olarak Louis Althusser akla geliyor; çünkü üretimin yeniden üretimi bağlamında ideolojiyi yorumlamış ve devletin ideolojik aygıtları ile devletin baskıcı aygıtlarını bu şekilde konumlandırmıştır. Ayrıca panoptikonun temel amaçlarından biri de tek tipleştirmektir. Zygmunt Bauman’ın da ifade ettiği gibi, “Panoptikon” her şeyden önce farklılık ve çeşitlilik karşısında bir silahtır. 

Gözetimle ilgili çalışmalar modern toplumsal sürecin örgütlenme süreçlerine kadar giderken, gözetim çalışmalarındaki esas sıçrama 11 Eylül 2001’dir. ABD’de meydana gelen terör saldırılarından sonra birçok değişim olduğu gibi, gözetim çalışmalarında da farklı bir ivme oluşmuştur. ABD’de süratle çıkartılan anti-terör yasasının ardından gözetim toplumu daha da radikal bir şekilde uygulamaya sokulmuş ve sadece ABD ile sınırlı kalmamış başta bütün Batı toplumuna, sonrasında ise dünyaya yayılmıştır. Devletler güvenliklerini sağlamak ve mevcudiyetlerini devam ettirebilmek adına toplumsal gözetimi arttırmış ve neredeyse her bir birey izlenir hale gelmiştir. 2001’de başlayan bu süreç gözetim toplumunun en radikal, hırçın sürecini oluşturmuştur ve birçok hakkın askıya alınmasına vesile olmuştur.

Deleuze, gözetim çalışmaları henüz başlamadan içinde bulunduğumuz süreci denetim toplumu olarak tanımlayan düşünürlerden biri idi. Denetim toplumunu bugün gözetim toplumunun daha ilkel şekli olarak da yorumlayabiliriz. Disiplin toplumlarında birey her zaman yeniden, hep yeniden başlamaktadır (okuldan kışlaya, kışladan fabrikaya), oysa denetim toplumlarında kimse herhangi bir şeyi bitirecek durumda değildir. Eğitim sistemi, askeri hizmet, hepsi, evrensel bir deformasyon sistemine benzer tek ve aynı modülasyon içinde bir arada var olan metastaz konumları gibidirler.

Gözetimin Rızası: Sosyal Medya

Gözetim sorununun sosyal medya boyutunu ele almadan önce sosyal medyayı tanımlamak yerinde olacaktır. Web 2.0’ın geliştirilmesiyle birlikte internette bir kırılma yaşandı. Bu iletişim teknolojileri açısından bir kırılmaydı esasında. Zira bu gelişmeyle birlikte internetteki etkileşim oranı arttı ve internet olduğundan daha interaktif bir boyuta evrildi. Böylece internet kullanıcıları ağ hizmetinden yararlanarak etkileşim kurmaya başladı. Bu etkileşimin kurulduğu kanallara sosyal medya kanalları diyoruz. Twitter, Facebook, YouTube, internet sözlükleri (ekşisözlük, instela vd.), Academia, Instagram vs. Bu bağlamda günümüzde en önemli gözetleme aracı bilgisayarlardır. Bilgisayarlar, verileri toplar, saklar, eşleştirir, geri getirir, işler, pazarlar ve dolaşıma sokabilir. Sosyal medyayı bir mekân olarak ele alabiliriz. Mekânsa uygulanan bir yerdir. Örneğin sokak üstünde yürüyenler tarafından bir mekân haline getirilir. 

Sosyal medyadaki gözetimi ele alırken elbette sadece güvenlik ve ticari kaygılarla yapılan gözetime değinmek yetersiz olacaktır. Gözetlenenlerin gözetlediği bir düzlem aynı zamanda Bu bağlamda yakın zamanda çok da somut bir örnek yaşandı. Periscope aracılığı ile evli iki çift swinger (eş değiştirme) partilerini canlı olarak yayınladılar. Seksüel bağlamda kimseyi ilgilendirmeyecek bu eylemi çiftlerden biri periscope üzerinden yayınlayarak bütün izleyicilerine duyurdu. Bu sırada da takipçi sayılarının iki katına çıkmış olması bir diğer ilgi çekmesi gereken nokta. İnsanlar özne olduklarını zannederek sosyal medya üzerinden, çeşitli uygulamalar ya da siteler aracılığı ile kendilerini sunuyor, sunmaya devam ediyor. Burada farkında olunması gereken esas nokta, insanların sosyal medyada birer özne değil, çoğu zaman nesne olmalarıdır. Özellikle kendi bedenini teşhir eden insanlar nesne olduklarının farkında değil. John Berger bu noktada resim sanatı kapsamında da olsa teşhir edilen kadın karşısında suçlunun onu seyreden değil, kadın olduğunu ifade ediyor. Çünkü resim sanatında izleyici olarak erkek konumlanmıştır ve kadının bedenini teşhir ettiği çeşitli argümanlarla ortaya atılır ve de suçlu kadın halini alır. Kadın bir nesnedir, seyirlik bir objedir. Sosyal medyayı süperpanoptikon kavramı çerçevesinde de ele almak gerekir. Popüler kültür tarafından ‘’stalker’’ yani izleyici olarak adlandırılan bir sosyal medya kullanıcı kitlesi mevcut. Bu bireyler saatlerini bir kişinin sosyal medya hesabını kontrol etmek, gözetlemekle geçirmektedirler. Bu da esasında bize şunu göstermektedir; Bireyler, özellikle de ‘’stalker’’ olarak adlandırılan bireyler açısından çoğu zaman sosyal medya yeni bir kimliğin inşasına sebebiyet vermektedir. Sosyal medya genel bağlamda bireylerin çoğu için bir kaçış alanıdır. Bireyler yeni kimlikler yaratarak burada varlıklarını sürdürmek ve özgür bir alanda kendilerini ifade etmek ister. Gerçek hayatta karşılaştıkları engellemelere karşı sosyal medyanın bir alternatif olduğunu zannederler; fakat sosyal medyada her ileti, her yazışma, her tıklama kontrol altındadır.

Mehmet Utku ŞENTÜRK 

.

.

.

.

.