Habertürk'te canlı yayında konuşan Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, dağılan ATA İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan'ın ikinci turda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı destekleme kararı alan Sinan Oğan hakkında konuştu.

Yavaş'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Beklentimizin altında kaldı. Biz belki de Sinan Oğan beye giden oyların da bu tarafa geleceğini düşünerek, o şekilde gördük. Mitinglerde onlar da bizi dinlemeye gelmişlerdir. Yıllardır siyaset yapıyoruz. 60'a yakın miting yaptık. İlk defa bu kadar kalabalık, genç ve kadın gördük. Son yıllarda pek alışkın olmadığımız görüntüydü. Sonuç böyle çıktı. Takdir milletin; millet ne derse o olur. Şimdi de ikinci turda eksikler nedir, nerelerde hatalar var, sandığa gelmeyenler nasıl getirebilir, sayın Oğan'a verilen oylar bu tarafa nasıl kanalize edilebilir. Nasıl yüzde 50'yi tekrar geçeriz hesabını yaptık. Ümitliyiz, yurt dışı oylarda artış oldu, yurt içinde de olacaktır. Stratejide bir hata mı var, bunların hepsi değerlendirildi. Bizler seçim mağduruyuz. 2014 yılındaki seçimimde 26 binin üzerinde rakamla öne geçtim. Daha sonra 3-4 saat hiçbir veri girilmedi. Sabah kalktığımızda seçimin aleyhimize döndüğünü gördük. Ekrem Bey'in de aynı şekilde oldu. İstanbul'da her yer bir yerde merkez gibi. Ekrem Bey ve ekibi böyle bir çalışma yapmasaydı belki de seçim gittiydi.

'MAALESEF BİZİM AYIBIMIZ'

Biz açıkladık. Yaptığım konuşmayı da getirdim. Bakanlarımız maalesef bizleri trol gibi suçluyorlar. Ne konuştuğumuz ortada. 'Bizim elimizdeki sonuç budur' dedik. 'İkinci tura kalma ihtimali yüksek' demiştik en son yaptığımız konuşmada. Elimize 23.87 oranında sonuç gelmişti. Net bir şekilde öndeydi. Islak imzalardan verileri girilenlerdi bunlar. Çankaya ve Yeni Mahalle gibi yerlerde sürekli itirazlar nedeniyle bir kısım veriler gelmiyordu. Elimizde 91 bin 913 sandığın sonucu vardı. Küsuratına kadar açıkladık. Bunlarda bir manipülasyon yoktu. Elimizdeki sonuçları açıkladık. Sanki biz başka bir şey konuşuyor. "Son oy sayılıncaya kadar da vazgeçmiyoruz" demiştik. Şöyle bir karışıklık oldu. Bizim açıkladığımız verilerle YSK arasında şöyle fark. Bizim açıkladığımız veri YSK'dan çok daha fazlaydı. Bir yandan AA açıklaması derken, Ankara'da 4 bin sandık girilmemişti. İl başkanımızı aradık. Bize bildirileceği söylendi. Geçenin sonu o şekilde gitti. Sadece ANKA Ajansı'nın verilerine sıkıntı oldu. ANKA bizim açıklamamızdan çok daha az sandık bildirdi. Sonuna kadar bekledik. Yine bekleyeceğiz. Vatandaş sürekli olarak manipülasyonlar nedeniyle hep bir şüphe içinde. Bu aslında maalesef bizim ayıbımız.

'SAATLERCE VERİ AKIŞI GELMEDİ'

Dünyanı neresinde seçim olursa olsun pek böyle sonuç çıkmıyor. Bu Türkiye'de çok oluyor. Önceki yıllarda AA verileri açıklarken, sürekli olarak rakiplerimiz önde oluyor. Başa baş çıkınca sandıktakiler daha motive çalışıyor. Sandıkların terk edilme imkanı her zaman vardır. 2019 seçimlerinde Ankara'nın bir ilçesinde ıslak imzaları bekliyoruz. Orada birisi seçimi kaybettiğini anlayınca kızıp, ıslak imzaları yakmış. AA bu seçimde görevlendirdiği personel 2 bin 500. Her birine 2'şer okul verilmiş. 5 bin okulu görebilecekler. Bu da 50 bin sandık yapar. Peki bundan sonrakilerini nasıl alıyorlar? Daha önceki seçimlerde sadece bana gelen bilgiyi söylüyorum; AK Parti gençlik kollarını çalıştıklarını söylüyorlar. AA bir yerlerden alacak. Önde çıkan sonuçları alıyor, bir kırgınlık hasıl oluyor. Bu tek bir elden nasıl sağlanabilir bilmiyorum ama bu çağda bunun konuşulması ayıp. 2014 yılında 26 bin küsur öndeyiz. Saatlerce veri akışı gelmedi. Söylentiler oldu, sonuna kadar uğraştık. Ben AİHM'e kadar gittim. Biz YSK'ya itirazda bulunduk 12 maddeden. YSK 9 veya 10 maddesine cevap verdi. 2'sine cevap verdi. YSK bizim talebimizi red gerekçelerini ayrıntılı şekilde yazması gerekiyor. AYM'ye gittik. AYM reddetti. AİHM'e gittik. Biz yerel seçime itiraz diye götürmedik, YSK'nın mahkeme olan verdiği kararda bizim 12 talebimizin iki üç maddesine cevap vermedi. Adil bir durum olmadı diye gittik. Maalesef Türkiye bu konuda sürekli olarak güç kaybetti diye düşünüyorum.

'AÇIK AÇIK KANDİL'E TAVIR KOYDUM'

Israrlı bir şekilde PKK ile terörle itham edilince. Biz bunu 2019 seçimlerinde de yaşamıştık. Kahvede bir konuşma yaptım 'PKK benim kahvemin önünden geçemez' diye. Bir tane HDP'nin yöneticisi 'Siz bizim oyumuzla seçiliyorsunuz' diye laf söyledi. O lafın bana seçim kaybettirmek için söylenmiş bir sözdü. Bunun üzerine çok sert bir şey yayınladım. 'Biz bütün seçmenlerimizin oyuna talibiz, kalbini bir yere bağlayanları istemiyoruz' diye sert bir açıklama yapmıştım. Bir ilçemizde seçim çok az bir oyla kaybediliyor. Orada İYİ Partililere 'Kahrolsun PKK' deniyor. Konya'ya gittiğimizde bayramlaşmak için CHP'ye de uğramıştık. Orada birisi geldi 'Beni camiden çıkarttılar sen PKK'lısın diye, lütfen Ankara'ya iletin' dedi. Şu anda 25 milyon insan terörle işbirliği suçlamasıyla karşı karşıya. Bütün mitinglerde açık bir şekilde bizim milli politikalarımızın gerekliliğini, ordumuzun yaptığı SİHA, İHA'ları sahiplendim. Daha iyisini yapacağız dedim. Açık açık Kandil'e tavır koydum. 'Kandil'in üzerine füze olarak yağacak' dedim. Bana bugüne kadar kimse müdahale etmedi. Bu kadar sert konuşuyorum. Gördüğümü söylüyorum. Bugüne kadar hiç kimse 'Sen böyle konuşursan HDP seçmeni oy vermez' demedi.

'İLLA Kİ SİZE Mİ VERMESİ LAZIM OYUNU'

2017'de referandum yapıyorsunuz. İnsanlar bir yere oy verecek. HDP seçmeni AK Parti'ye oy verseydi 'niye oy veriyorsunuz mu' denecekti. Yanlışlığın bir tanesi de şu; HDP seçmenin tümünü PKK'laştırırsanız yanlış olur. AK Parti, HDP'den birkaç tane belediye başkanı transfer etti. Kendilerine geçince vatan haini iken birdenbire vatansever mi oluyor? AK Parti iktidara geldiği ilk yıllarda yoğun şekilde doğudan oy alıyordu. O zamanki HDP barajı dahi aşamıyorlardı. Siz bu seçmeni niye kaybettiniz? Sıfır terörle aldınız, geldiğimiz noktada 'ülke bölünecek' diyorsunuz insanlara. 21 yıldır Kandil'i niye düzleyemediniz, niye yok edemediniz şimdiye kadar? Bugün Soylu '77 tane kaldı' diyor. İstanbul'da seçimlerde HDP aday çıkarmadı. Binali Yıldırım 'ben HDP'nin oyunu istiyorum' dedi. Bu seçimde MHP'li bir bayan 'Herkesin ve HDP'nin oyunu istiyorum' dedi. Oy istemek ayıp değil mi? Bu hale sokan 2017 referandumdur. Bu insanlar oy mu kullanmasın? Veya illa ki size mi vermesi lazım oyunu? Kişisel kanaatim sonucu etkilemiştir.

'BİZ KANDİL'E DE, HİZBULLAH'A DA KARŞIYIZ DEDİK'

Daha önce açılıma karşı çıkan herkese 'Siz şehitlerin kanından mı besleniyorsunuz?' deni. Şimdi de şehitlerin fotoğraflarını yayarak 'Bunları nasıl unutuyorsunuz?' deniyor. Şimdi 77 tane kaldı diyorsunuz, bütün gücünüzü kullanıp, şehit verdirmeyeceksiniz. Açılım döneminde valilere 'silahlara karışmayın' dediniz. Operasyonları durdurdunuz. Sonra bir sebeple vazgeçtik dediniz. Dolmabahçe'de insanlar oturmuş iken 'bitti bu iş' dendi. Onun da acısı 800 şehitle sonuçlandı. Şimdi bu şehitler niye veriliyor? Niye engel olamıyorsunuz? Ben de her gittiğim yerde bunları söyledim. Onların açılım döneminde yaptıklarını, sahte afişler, broşürleri açıkçası biz yapmadık. Halktan gelen o tepkiyi arkadaşlarım ilettiği için başından sonuna her yerde aynı şeyi söyledim 'Biz Kandil'e de karşıyız, Hizbullah'a da, İŞİD'e de karşıyız' dedik. Bana kimse müdahale etmedi böyle konuşuyorum diye. Meral Hanım da şiddetli söyledi.

'KANDİL, CUMHUR İTTİFAKI'NA ÇALIŞMIŞTIR'

Teröristleri affedecek güç Türkiye'de yok. Kendileri HDP'ye bakanlık verdiler. Ortada fol yok, yumurta yok, bakanlık vereceksiniz diyor. Meral Hanım HDP olursa ben olmam dedi. Muhafazakar insanları korkuttular. Şu anda 6'lı Masa'da sosyal demokrat, milliyetçi, muhafazakarı var. Birisi yanlış yapsa diğeri müdahale edecek durumda. Milli güvenlik politikalarıyla sayın Davutoğlu'nu Başbakan yapmışsınız, sayın Akşener İçişleri Bakanlığı yapmış, sayın Babacan bakanlık yapmış. Güvendiniz ki bu insanlara görev verdiniz. Bütün televizyonlarda söyledim, bir açıklama yapılırken lehine yapıyorsanız o insana faydası olması lazım. Bugün Özdağ'ın yaptığı açıklamanın olumlu tarafı var. Ama Kandil'in 'Sayın Kılıçdaroğlu'nu destekliyoruz, geleceğiz cezaevinin kapılarını kıracağız' demenin tek sebebi sayın Kılıçdaroğlu'na kaybettirmek. İleride göreceksiniz, Kandil'in ipi kimdedir bilemem ama, Kandil Cumhur İttifakı'na çalışmıştır. Böyle bir şey olmaz.

'FİİLEN DE ÇIKARILAMAZ ZATEN'

ABD yoğun şekilde YPG/PKK'yı silahlandırıyor. Aynı şekilde Rusya'da yapıyor. Belki de konuşması için tehdit ediyor. Bunlar ancak istihbaratçıların verdiği bilgiler. Akla mantığa ziyan. 'Öcalan'ı çıkaracağız, cezaevinin kapılarını kıracağız' demek, ne oluyor yani? Öcalan fiilen de çıkarılamaz zaten. Sayın Akşener baştan HDP'ye açık tavır koymasına rağmen bu kadar devlet imkanları, televizyonlarla vatandaşın kafası çeldiler. Açlık, fakirlik, kiralar unutuldu. Mülteci sorunu bile çok az konuşuldu.

'GÜVENCE ALMAK İSTEMİŞ'

Bugün ünlü bir siyaset yazarlarından birisi de aynı şeyi söylemiş. Yakında yine İmralı'ya heyetin gönderildiği söylendi. Daha sonra inkar edildi, sonra da teknik heyet dendi. Öyle ağır propaganda bombardımanı var ki, Kandil'de bazı HDP'lilerin fotoğraflarını gösteriyor 'Bunlar şimdi Meclis'e gelecek' diyorlar. Fotoğraftakileri araştırdım. 2014 yılında terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi diye kanun çıkmış. Bu kanuna göre oraya milletvekillerini zaten hükümet göndermiş. Sonunda onlar da tabii giderken güvenceye almak istemiş. Kanundaki görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari, cezai sorumluluğu doğmaz diye korumaya almış kendilerini.

'DAHA İYİLERİNİ YAPMAK ZORUNDAYIZ'

Çanakkale mitingimde İHA, SİHA'larla fikrimi. 'Bunlar Kandil'e füze olarak yağacak' dedim. Trol ordusu orada da kesti sözlerimi. Şimdiye kadar devletin ürettiği silahları ortaya çıkarmak, dünyanın gözü önüne koymak, özelliklerinden bahsetmek hiç kimsenin aklına gelmez. 1993 yılında milletvekillerine dağıtılmış bir kitap, içinde enteresan bilgiler var. Kimse bunları siyasete alet etmemiş. Su üstü muhabere gemisi yapılmış Gölcük'te 1975 yılında. 1993 yılında başlayan İHA'lar var bu kitapta. Rahmetli Turgut Özal döneminde Savunma Sanayi Müsteşarlığı kurulmuş. Ayrıca uçak motoru yapılmış. Yıllardır bu geliştirilmiş. Bugün sokaklara çıktığımızda hükümetin propaganda aracı haline getiriliyor. Biz bunu yanlış buluyoruz. Savunma sanayinin geliştirilmesini durdurmak mümkün müdür? Dünyanın en stratejik ve karışık bölgesindeyiz. Bunların durma ihtimali hiç yok. Öyle bir siyasete alet edildi ki, sanki ağzınızı açtığınız zaman onların reklamını yapıyorsunuz. Ben 'daha iyilerini yapacağız, yapmak zorundayız' dedik. Aksini düşünmek akla zeval veren bir hadisedir. Bu kitap hiçbir zaman siyasete alet edilmemiş.

'HÜKÜMET DEPREM BÖLGESİNDE BİZİ GÖRMEK İSTEMİYOR'

Kabul etmek mümkün değil. Bize de ikide bir 'Niye YSK'nın önüne gitmediniz' diye birçok genç bilmeden yazıyor. Kendince oralarda, depremden dolayı hükümeti sorumlu gören insanlar oralarda hükümet kusurlu bulunur, oy verilmez diye düşünüldü. Tekirdağ'daki olay anlatıldığı gibi değil. Oradan oy alamadıysak kabahati kendimizde bulacağız. Deprem bölgelerinde hala su sorunu var. Biz orada dağıttığımız bir şişe suyu içmiş, onu getirmiş iade ediyoruz. Hükümetin kanadı 'aldıkları suyu iade ediyorlar' dedi. İki kişi Elbistan'da sıvı gübreyi iade etmiş. Bir kişi suyun parasını vermiş. Halen oradayız. Açıkçası hükümet hala oralara başarılı değil. Hükümet oralarda bizi görmek istemiyor. Geçen yine televizyonlar haber yaptı. CHP'liler oy alamayınca çadırları kaldırdılar dendi. Hakikaten AK Partili belediye kendilerini tebrik ediyorum 'çadırları biz kaldırdık' diye açıklama yaptı. Sayın Akşener geldiği zaman oradaki sivil toplum kuruluşlarıyla toplantı yaptık. Oradaki görevlimiz il tarım müdürlüğü bize çiftçilerimizin bilgilerini vermediğini söyledi.

'İHTİYAÇ TALEPLERİ GELİYOR'

O toplantıda Kahramanmaraş Ziraat Odası Başkanı 'bilgiler bende var' dedi. Çiftçiye hayvan yemi verdik. 2 milyon adet domates ve biber fidesi verdik, sıvı gübre verdik. Bunları yaparken bir tanesine 'Bunları Ankara Büyükşehir yapıyor' demiş miyiz, siyasete alet etmiş miyiz? Orada ekmek üretimi devam ediyor. Sosyal yardım yapıyoruz. Kahramanmaraş'la ilgilendiğimizi bilince, günlük en az 30-40 mail geliyor. İhtiyaç talepleri geliyor. Biz orada 30-40 bin çiftçiye ulaşmışız. Bir tanesine 'bize oy verin mi' demişiz Allah aşkına! Kahramanmaraş ve Malatya günleri yaptık destek olalım diye.

'SİNAN OĞAN İLE OLUMLU BİR GÖRÜŞME YAPTIK'

Sayın Sinan Oğan'la tanışıyoruz. Seçim sürecinde sayın Erdoğan'a çok ağır ithamlarda bulundu. Sonuç alınır alınmaz Sinan Oğan Bey ne yapacak dendiği zaman, MHP'liler çok ağır demeçler veri. Sayın Erdoğan ve Binali Yıldırım da o anlamda demeçler verdi. Oraya gitmesinin bir sebebi olması lazım, cevabı kendisi vermelidir. Biz kendisiyle görüştük seçimden iki üç gün sonra. Ben aradım, sayın genel başkanımızı bilgilendirdim. Önce yüzyüze geldik. Sayın genel başkanımız ve ben 3 kişi bir araya geldik. Olumlu bir görüşme oldu. Kendisi 'Benimle Cumhur İttifakı'ndan görüşmek isteyenler var, onlarla da görüşeceğim' dedi. Biz 'tabii görüşün' dedik. Sonuç böyle oldu. Taraflar birbirlerini dinlediler. Kendisi 'arkadaşlarımla görüşüp kararımı bildireceğim' dedi. Sonuçta ayrıldık.

'SEÇMENİ ÜMİT ÖZDAĞ'I DİNLER'

Sayın Özdağ'ın kararı şüphesi ikinci tura olumlu etki eder. Sayın Sinan Oğan kamuoyuna tekrar çıkıp, Cumhur İttifakı'nı destekliyorum, siz de arkamdan gelin destekleyin demedi. Diyeceğini sanmıyorum. Çünkü kendisini destekleyenleren müthiş öfke var. Sayın Özdağ parti olarak kabul edildiği takdirde gelir diye düşünüyorum. Zafer Partisi, başından beri hükümetin aleyhine çalışma yaptı. Göçmen politikasıyla ilgili itirazları vardı. Kamuoyunda yüzde 6-7'lere giden bir karşılık buldu. Zafer Partisi milletvekili çıkarsın, Hazine yardımı alsın diye net bir şekilde tavır koyan seçmenin sayın Özdağ'ı destekleyeceğini düşünüyorum.

'50+1 SİSTEMİNDEN VAZGEÇİLİR'

Sistem iki seçeneğe zorluyor. Bir değişiklik olacağını zannetmiyorum. Belki ikisini de seçmek istemiyor ama birinden birini seçecek veya oy kullanmayacak. Oy kullanmamak da sorunu çözmüyor. Ben yüzde 90'ın üzerine çıkacağını düşünüyorum. Bence 50+1'de değişiklik olacak. Bunu sayın Cumhubaşkanı da söyledi. Bence de olması gerekir. 2017 yılındaki referandumda çok id dialı konuştular. Koailasyonları bitireceklerdi, küçük partileri bitireceklerdi. Şu anda meclisin tablosu belli oldu. Şimdi tek başına seçilen bir insanın bu yetkileri tek başına kullanmaması yolunu açacak. Seçmen parlamentoyu birine verip sayın genel başkanımızı cumhurbaşkanı olarak seçtiği zaman. Meclis'te 360'ı bulmadan cumhurbaşkanının yetkilerini kısmanın imkanı yok. Bu arada 700 kadar ve daha sonra 3 bin kadar bürokratın görevi otomatikman sona erecek. TBMM tek başına seçim kararı da alamıyor şu andaki yapıyla. En fazla bazı kanunlar çıkarmak suretiyle zorlamaya çalışacaklar. Gerçekten Cumhurbaşkanı Meclis'e karşı çok güçlü konumda. Sayın genel başkanımız seçilirse bu tür uzlaşmayla ortadaki gerginliği ortadan kaldırır. İnşallah bu şekilde olur ve anayasa değişikliği ile yüzde 50 +1 sisteminden vazgeçilir.

'SÖZLERİMİZİ KIRPTILAR'

Türkiye Gönüllüleri diye bir çalışma yapmıştık. 100 bin gönüllü geldi. Çok sayıda insan sahiplenecek sandıkları. Ben sayın Kılıçaroğlu'nun kazanacağını ümit ediyorum. Sayın Oğan'ın beklenmedik şekilde o tarafa gitmesi. Sandığa gitmeyen Millet İttifakı'na oy verecekleri ayaklandırdı. Montajlar, söylemediğimiz sözleri kırptılar. Artık Allah korkusu kalmamış insanlarda. Söylemediğim bir şeyi uydurup sağda solda yaydılar. Montaj videoyu sayın Cumhurbaşkanının 'montaj montaj neyse' dedi. Bunu 2019'da yaşadık. PKK'lılar sayaç okuyacak denildi. Öcalan TRT'ye çıktı, resmen AK Parti'ye oy istedi. Öcalan, AK Parti'ye niye mektup gönderir, AK Parti'ye oy verin diye.

28 MAYIS SEÇİMLERİ NE OLACAK?

İkinci turda ne olur bilmiyorum. Sandığa çok mu sarılacak? Bir kısmı nasıl olsa kazanamayacak diye mi gitmeyecek veya nasıl olsa kazanacağız diye mi gitmeyecek? Ben Ankara için açıkçası hiçbir yerde zerre şey görmüyorum. İnsanları kutuplaştırmıyoruz. Bize oy versin vermesinler, başımızın üstünde yerleri var. Tercih kendilerinindir, buna saygı duymak lazımdır."