Namazlı Dinsiz Pavlusgillere..!

Abone Ol

Türk genci! Bil ki kâfir zoru görmeden gelmez amana, dört kitap okusa durmaz imana. Buradan bakılınca sana lutfedilenin kıymeti ne kadar büyük değil mi?

Yüz yıllardır hakikate zulmeden İslam'ın Pavluslarını konuşacağız seninle fakat önce konuşmayı konuşmak lazım.

Hadi meseleyi iletişim üzerinden değerlendirelim, mevzumuz: Konuşmak!
Evvel baştan idrak edilmesi elzem olan şey şudur ki konuşmakla kusmak arasında fark var. Konuşmaların eğer düşüncelerinin bedelini ödemiyor, dinleyeni yerinden doğrultmuyorsa susmak en doğrusu. Şimdi böyle olunca iş ister istemez düşünmek fiilinde kilitleniyor. Kelimenin kökü "düş". Yıldırım, oyun ve Odin'le olan bağlantısını bilahare anlatırım.

Bu namazlı dinsiz Pavlusgiller, akılla düşünmek, akılcı düşünmek derken yavaş yavaş ruhunu kemirdiklerini biliyorlardı. Ruhsuz canı anlatmaya gerek yok, ahvalimiz ayan beyan. Hâlbuki hem Alp hem Erenler sana "akleden kalp ile kelam-ı muhabbeti" nasihat ettiler. Burada dur! Zira "Evliyanın mirası nasihattır." derler. Gayrı mirasına sahip çıkma vaktidir.

Peki nasıl? 
Yıllardır şefaat dileniyorsun ya hani, öyle değil. Çünkü zaten kana doymaz düşmanının istediği şey; dilendirmek, dillendirmek. Bu savaş diğerlerine benzemiyor, değil mi? Dolayısıyla şimşek nefesli atlara, gök yeleli kurtlara ettiğin yeminleri hatırlayarak ve de en önemlisi tarihin sana verdiği kimliğin sorumluluğunu bilerek "Ciddiyet Ya RasulAllah." diyeceksin.

Böyle bir çıkış, it kuyruğunda sinek olacakken, alim kisvesi altında sana sunulan çürümüş sistemin bütün insancıklarını yerle bir eder mi? Eder, etti bile. Unutma(!) maaşı olandan alim, zengin olandan vekil olmaz, millet de bunu yemez. Onlar ötede oynasınlar, sen heybeni doldur!

Aslanım! Baş başa bağlıdır, baş Allah'a bağlıdır. Baştacın Muhammed-ül Emin, Yolbaşcın Hamza, Pir'in Ömer, Er'in Ali'dir. Biri diğerinden ayrı değildir.
Kim olduğunu bil de öyle konuş.