Helsinki Üniversitesi tarafından yürütülen çalışmada, 1995 ile 2000 yılları arasında Finlandiya'da 18 yaşına gelene kadar 280 bin çocuk kaydedildi. Tüp bebek tedavisi, suni tohumlama ve yumurtlama indüksiyonu gibi yardımcı üreme teknolojisi teknikleriyle doğan bebekleri, doğal olarak gebe kalanlarla karşılaştırdı.

Araştırmacılar, yardımcı yöntemlerle gebe kalan çocukların okulda daha iyi performans sergilediklerini ve doğal yolla gebe kalanlara kıyasla okulu bırakma olasılıklarının daha düşük olduğunu ve istihdam edilme olasılıklarının daha yüksek olduğunu keşfettiler, ancak kabul edilen dış faktörlerin gebe kalma yönteminden daha fazla etkisi olabilir.

AİLE KOŞULLARI

European Journal of Population'da yayınlanan çalışmanın araştırmacıları, sosyoekonomik geçmişin önemli bir faktör olduğunu ve araştırmacıların tüp bebek tedavisinin ruh sağlığı sorunlarına değil, daha çok dış etkilere neden olduğuna dair bir kanıt olmadığını bildirdi.

Aile koşulları dikkate alındığında iki grup arasındaki herhangi bir farklılığın çoğunlukla ortadan kalktığı bulundu, bu da sosyoekonomik arka planın bu avantajı açıklamada önemli bir faktör olduğunu düşündürmektedir.

Araştırmanın baş yazarı Dr. Hanna Remes, "Tıbbi yardımla doğanların zihinsel sağlık bozuklukları açısından neden biraz daha yüksek risk altında olduğunu açıklayacak verilere sahip olmasak da, bunun farklı mekanizmalardan kaynaklanabileceğine inanıyoruz" dedi. 

EN BÜYÜĞÜ 43 YAŞINDA

Aile koşullarını hesaba kattıktan sonra, çalışma, yardımla dünyaya gelen çocukların bir zihinsel sağlık bozukluğu geliştirme riskinin arttığını ve bu çocukların yaklaşık yüzde 10'unun 16 ila 18 yaşları arasında bir zihinsel sağlık teşhisi aldığını ortaya koydu. Nispeten, doğal olarak gebe kalmış ergenlerin yüzde 9'u aynı yaşta bir akıl sağlığı teşhisi alır.

Çalışma, araştırma alanının “nispeten yeni ve yeterince keşfedilmemiş” olduğunu ve şu anda bu yöntemle doğan en büyük çocuğun 43 yaşında olduğunu ekledi. (New York Post)