Halk sağlığı araştırmacısı olan çalışmanın baş yazarı Dr. Dan Liu, çalışmalarının kahve içmeyle ilişkili sağlık sonuçlarıyla ilgili daha önceki olumlu bulguları desteklediğini söyledi. Internal Medicine News'e göre Liu, "Önceki gözlemsel çalışmalar, kahve alımı ile ölüm riskinin azalması arasında bir ilişki olduğunu öne sürdüler, ancak şekerli veya yapay tatlandırıcılarla tüketilen kahve ile şekersiz tüketilen kahve arasında bir ayrım yapmadılar" dedi.

Liu'nun ekibi, 2006 ve 2010 yılları arasında gerçekleştirilen, kahve içme alışkanlıkları da dahil olmak üzere beslenme şekilleriyle ilgili en az bir anketi tamamlayan ve ayrıca kanser ve kardiyovasküler açısından temiz bir sağlık raporu gösteren Birleşik Krallık Biobank anketinden 171 bin 616 katılımcı sağladı.

Katılımcıların yüzde 55.4'ünün şekersiz veya tatlandırıcısız kahve içtiği, yüzde 14.3'ünün şekerli kahve içtiği, yüzde 6.1'inin yapay tatlandırıcılı kahve içtiği ve yüzde 24.2'sinin hiç kahve içmediği bulundu. Kahve içenler, günde kaç fincana göre daha fazla analiz edildi.

UZUN VADEDE FAYDA SAĞLIYOR

Anket süresi boyunca, bin 725'i kanserden ve 628'i kalp hastalığından olmak üzere 3 bin 177 katılımcı öldü. Araştırmacılar, ölüm risklerini etkileyebilecek diğer yaşam tarzlarını ve tıbbi faktörleri düşündüklerinde, kahve içenlerin uzun vadede daha iyi durumda olduklarını keşfettiler. Çalışmanın sonucunda, katılımcıların kahveye şeker ekleyip eklemedikleri ya da kafeinsiz dahil ne tür kahve kullandıkları önemli değildi.

Faydalar, günde iki ila dört bardak arasında içen ve erken ölüm riski, tüketmeyenlere göre yüzde 30 daha az olan grupta en belirgindi. Ancak, gerçek şeker yerine yapay tatlandırıcılı kahve içenler, hiç kahve içmeyenlere göre çok daha uzun yaşamadılar. Araştırmacılar, yapay tatlandırıcılar grubu arasında daha yüksek obezite ve hipertansiyon oranları da dahil olmak üzere diğer sağlık faktörlerinin bu durumda rol oynayabileceğine inanıyor. Liu'ya göre, yaptıkları çalışma, kahve içmenin faydalarına ilişkin önceki bulgularını güçlendiriyor.

İngiltere’den alınan veriler üzerinden yapılan analiz, Çin'deki bilim insanları tarafından Guangzhou'daki Southern Medical ve Jinan Üniversitelerinde yapıldı ve Annals of Internal Medicine'de yayınlandı. (New York Post)