"Bilimsel yolla pandemiyi kontrol etmek mümkün, iktidar pandemiyi yönetemiyor"

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi'nden yapılan yazılı açıklamada, bilimsel yollarla pandemiyi kontrol etmenin mümkün olduğu belirtilirken, iktidarın pandemiyi yönetemediği ve ölümlere neden olduğu savunuldu. 

Açıklamada, yurt dışından gelenler için iki doz aşılı olma zorunluluğunun getirilmesi ve aşısızlara 14 gün karantina uygulanması istendi.

Kapalı ve kapalı ortamlarda aşısız kişilerin hastalanma ve hastalanma riski olduğu belirtilen açıklamada, yayılımın önüne geçebilmek için önlemler alınması gerektiği belirtildi. 

TTB'nin açıklamasının tamamı şöyle: 

"İktidar ve Sağlık Bakanlığı, aç-kapa ve güvenlikçi sokağa çıkma yasaklarıyla bezdirdiği toplumu son yeniden açılma kararı aldığı 17 Mayıs tarihinden itibaren hiçbir kritere uymadan maskenin çıkartılacağı açıklamasıyla büyük rehavet yaratıp yanılttı. Önlemlerin gevşetileceği 17 Mayıs için nereden elde edildiği bilinmeyen 5 bin yeni vaka sayısı ile birlikte bu sayının dahi gerçekleşmediği koşullarda tüm önlemleri kaldırdı. Uluslararası girişlerde Delta varyantının yüksek olduğu ülkelere karantina uygulaması getirilmesi önerisine kulaklarını tıkayıp, ciddi bulaş kaynağı olan düğün vb. etkinlikleri serbest bıraktığı günlerden tam açılmaya salgının yeniden artmasını hep birlikte izliyoruz.

Kabinenin 21 Haziran 2021 tarihli toplantısından sonra 1 Temmuz tarihinden itibaren, pandemi gerekçesiyle devam eden sınırlamaların sona erdirileceği açıklaması üzerine hem uzmanlık dernekleri hem de TTB 24 Haziran 2021 tarihinde “Delta Varyantına Yönelik Gerekli Bilimsel Önlemler Hızla Alınmalıdır” açıklamasında yeni kararların pandemi ile mücadelede bilimsel verilere dayalı olmadığı ve salgındaki veriler ve yapılan aşı oranlarıyla; başta Delta varyantı olmak üzere daha bulaşıcı yeni varyantlar da göz önünde bulundurularak salgın bitti algısı yaratılmasının çok ağır sonuçları olabileceği konusunda yetkilileri uyarmıştı.

Neticede açılımdan 10 gün sonra vakalar artmaya başlamış, 23 Temmuz 2021 tarihi itibariyle son bir haftada vakalarda yüzde 39; ölümlerde yüzde 26 ve aktif vakalarda yüzde 28 artış görülmüş; test pozitiflik oranı yükselmiştir. Bu artışlarla beraber aşılamaya hız verilmesi gerekirken aşılama hızla yavaşlamıştır. Daha önce günlük 1.200.000’e yaklaşan birinci doz aşı sayısı 22 Temmuz 2021 tarihinde 85.000’e düşmüştür. 22 Temmuz 2021 tarihinde yayımlanan aşı verilerine göre günlük 1. doz, 2. doz, 3. doz ve toplam aşı dozunun 7 günlük ortalamaları düşmeye devam etmektedir. Daha önce haftalık ortalamaya göre 1.200.000’e yaklaşmış toplam aşı sayısı son hafta ortalaması 480.000’e düşmüştür. Aşılamanın düşük olduğu ayrıca turizmin yoğun olduğu illerde vaka sayıları Delta varyantının etkisi ile hızla artmıştır. 24 Temmuz 2021 tarihi itibariyle 7 ay içinde Türkiye’de iki doz aşılı nüfus oranı yüzde 26,8; 16 yaş ve üzeri nüfus için yüzde 35,4’tür. Delta varyantı ile birlikte artık toplumsal bağışıklığı sağlamak için toplumun yüzde 85’inin aşılanması gerekirken var olan aşılanma oranı ve hızı yeni bir alevlenmeyi kaçınılmaz kılmıştır.

Salgınla mücadeleyi değil, popülist yaklaşımla göz boyamayı yeğleyen Sağlık Bakanlığı aşılamayı etkili kılmadığı gibi filyasyonu da tamamen işlevsiz bırakarak dünyada hidroksiklorokin gibi klinik olarak tartışmalı olan favipiravir ilacının dağıtımına dönüştürmüştür. Salgın yönetmek etkisiz olduğu gösterilmiş ya da etkisi bilinmeyen ilaçların dağıtılması demek değildir. İktidar rant aracına dönüştürdüğü bu filyasyon uygulamasını terk etmeli; uygulama yeniden gözden geçirilerek işlevsel hale getirilmeli, yaygın test uygulaması en kısa sürede ara istasyonlarla yaygınlaştırılmalıdır.

Aşı konusundaki tereddütleri gidermek bir yana şeffaflıktan kaçınarak belirsizliği derinleştiren, etkin ve bütüncül sağlık politikaları izlemediği için bölgesel eşitsizliklerin önüne geçmeyen, toplumda aşıya güveni ve katılımı sağlamayarak yoğun ve yaygın aşılama gerçekleştirmeyen, yerel dinamiklerle işbirliğine gitmeyen, toplumun tüm kesimlerini temsil eden demokratik kitle örgütlerinin, meslek odalarının, sendikaların, sürece katılımını engelleyen, günlük uygulanan test sayılarını yükseltmeyen, varyant analizlerini toplum ile şeffaf ve güncel bir biçimde paylaşmayan, eksik ve işlevsiz filyasyon hizmetleri sunan, sınır geçişlerinde koruyucu önlemleri yeterli düzeyde almayan, topluma ekonomik ve sosyal destek sunmayan kısacası geçmişte de şimdi de pandemiyi değil, bilerek algıyı yöneten ve yükümlülüklerini yerine getirmeyerek 150.000’in üzerinde fazladan ölüme sebep olan iktidar ve Sağlık Bakanlığı, ülkenin yeni bir alevlenmeyle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Britanya merkezli veri şirketi Total Analysis’ın hazırladığı “COVID Veri Şeffaflık Endeksi”ne göre Türkiye’nin 100 ülke arasında 97. sırada yer alması boşuna değildir. Belirsizlikten beslenerek yönetme tavrının tezahürüdür.

Sağlık Bakanlığı bu tutumundan vazgeçmeli, yurttaşlarını ölüme göndermek yerine yeni salgın dalgasını mümkün olan en az hasarla atlatabilmek için TTB’nin her ortamda defalarca ortaya koyduğu önlem ve yaklaşımlara kulak vermeli, ayrıca bakanlık olarak aşı reddini ve tereddüdünü bireysel bir özgürlük değil ölümcül sonuçları olan ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak ele almalıdır. Aşı reddi bir bireysel özgürlük ve hak gibi tanımlansa da tüm toplumu ilgilendiren ve ölümcül sonuçlarıyla karşı karşıya olduğumuz küresel bir salgında insanları öldürme keyfiyetine dönüşmektedir. Etkili aşılama kampanyaları ile aşı hızını artırmak, aşı tereddüdünü aşmak mümkünken iktidar bu yolu hiç kullanmamaktadır. Ancak iktidarın yükümlülüklerini yerine getirmemesi toplumun sorumsuzluğuna kapı aralamamalıdır. Son 3 ayda enfeksiyon geçirenler haricinde aşağıda belirtilen hususlar konusunda düzenlemeler zaman kaybetmeden yapılmalıdır:

Aşılama sağlık, eğitim ve bakım evi çalışanları başta olmak üzere ülkede tüm kamu kurum kuruluşlarında ve özel kurumlarda çalışanlar için hızla yaygınlaştırılmalı ve Delta varyantı da değerlendirilerek 2. doz mRNA aşısı düşünülmeli,
 
Şehir içi ve şehirlerarası toplu ulaşımda, fabrikalar, atölyeler, sinema, tiyatro, stadyum, lokanta, eğlence parkları, konaklama tesisleri, bar ve spor salonları, AVM ve ibadethaneler gibi kapalı ve kalabalık ortamlarda aşısızların hastalanma ve hastalığı çevrelerine yayma riski göz önüne alınarak hem kendilerinin hem de yakınlarının hastalanmasından sorumlu olacakları hatırlatılmalı, yayılımın önüne geçmek için gerekli önlemler alınmalı;
 
Yurtdışından gelenler için iki doz aşılı olma zorunluğu getirilmeli, aşısızlara 14 gün karantina zorunlu olmalı;
 
Delta virüsünün dünyada baskın hale gelmesinden sonra toplumsal bağışıklığı sağlamak için toplumun yüzde 85’inin en az iki doz aşılı olması gerektiğinden 12 yaş ve üzeri bireylerin tamamı aşılanma takvimine alınmalıdır."

Kaynak: T24