Yaşlanma, yerçekimi ve güneşin zararlı etkileri yaşamın stresi ile birleşince zararlı etkilerini en önce yüz bölgesinde gösterir. Üst dudağın üzerinde, göz etrafında, alında ve dudak çevrelerinde  derin çizgiler oluşurken göz kapağı, yanak ve çenede sarkmalar başlar.

Güneş yıllar içinde cildinizde hasar bırakır. Erken yaşlanma cildinizdeki hasarın ilk işaretidir, sık güneşe maruz kalma cilt kanserine yol açabilir. Neyse ki cildin daha genç görünmesini sağlayan tedavilerin birçoğu, aynı zamanda cilt kanserine yakalanma riskini de azaltır.

Estetik cerrahi metotlarıyla yüz ve boyun çevresinde başlayan bu yaşlanma belirtileri çeşitli tekniklerle giderilebiliyor. Yapılacak işlemler kişiden kişiye değişiklik gösterir. Hangi tekniğin daha uygun olacağına hastanın yaşı, cilt yapısı, var olan yağ dokusu ve deformasyonun şekli etki eder.

AMELİYATSIZ YÜZ ESTETİĞİ YÖNTEKLERİ: BOTOKS VE DOLGU

Botoks kaş arasına, yatay alın çizgilerine, göz kenarlarına (kaz ayakları), dikey dudak çizgileri başta olmak üzere tüm yüze uygulanabilen en etkili kırışık tedavisi yöntemedir. Sık kullanıldığı için kırışıklığa neden olan kasların hareket kabiliyetini azaltarak ciltte kırışık oluşumunu engeller. Etkisi 6 ay sürdüğü için yılda 2 kez tekrarlanması gerekir. Öte yandan koltuk altı, el ve ayaklardaki terlemeyi engellemek için de kullanılır.

Ameliyatsız yüz gençleştirme estetikleri arasında botoks ve dolgu enjeksiyonları en başta gelir. Sadece yüz ve cilt gençleştirme tedavisinde değil, yaşlanmayı önlemek amacıyla 20’li yaşlardan itibaren kullanılmaya başlanabilir.

Tedaviye kırışıklıklar oluşmadan önce başlanması tavsiye edilir. Dolgu enjeksiyonları burun kenarlarında ağız kenarlarına doğru inen ve iki kaş arasındaki derin oluklara, ayrıca göz altlarındaki hafif çukurlukların azalmasında, elmacık kemikleri estetiğinde ve dudak dolgunlaştırmada da kullanılır. Dolgu malzemesi olarak çoğunlukla hyaluronik asit enjeksiyonları kullanılır.

Geçici dolgu malzemesi olan hyaluronik asit enjeksiyonunun dayanıklılığı ortalama 2 yıldır. Bu sürenin sonunda operasyonunun tekrarlanması gerekir. Kontrol ve aşamalı estetik imkanı sunduğu için hasta 2 yıl sonra örneğin dudak dolgunluğunu ve şeklini değiştirebilir.

PRP tedavisinde ise kırışıklıkları azaltmak, cildi sıkılaştırmak ve canlandırmak için kişiden alınan 10 –20 ml kan özel bir santrüfüj ile mikro filtreleme işleminden geçirilerek trombosit ve akyuvar açısından daha zengin hale getirilerek tedavi edilmek istenen bölgelere enjekte edilir. Bu şekilde ciltteki zarar
görmüş dokuların canlanması sağlanır. Böylece cildin ihtiyacı olan kolajen üretimi yeniden başlatılarak cilt tedavi edilir.

Ameliyatsız yüz ve cilt gençleştirme işlemi olan bu tekniklerin uygulaması ortalama 15-20 dakika sürer. Oldukça kısa olan operasyon süresinin ardından sonuçları da çok kısa süre içinde ortaya çıkmaya başlar. Yüz ameliyata gerek kalmaksızın kırışıksız, sıkı ve genç bir görünüm kazanır.