Son günlerin revaçta olan konusu CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun almış olduğu cezadan başka bir şey değil. Cezanın kesinleşmesinden sonra hareketlenen CHP ve Millet İttifakı tam manası ile siyasal mühendisliğin çalışma alanına dönüşmüş durumda.

Canan Kaftancıoğlu’na sahip çıkmak mı çıkmamak mı? Kararın hukuki tabanını tartışmak mı tartışmamak mı? Anayasa Mahkemesinin kararı ne olmalı ya da ne olmamalı? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne karar verir?  Türkiye Cumhuriyeti bu karara uyar mı uymaz mı? Benzer suçlarla yargılanması gereken diğer partilerden kimler var? Bunlara dava açılmış mı açılmamış mı? Benzer suçlarla yargılanması gerekenler neden yargılanmamış?

Türkiye Cumhuriyeti uzun yıllardan sonra büyük bir ekonomik kriz yaşarken; tencere sesi iktidarın korkulu rüyası olmuşken, bir anda Zafer partisi Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ ile İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu arasındaki düello gündeme oturmuştu. Türkiye’nin gerçek gündemi olan Suriyeli sığınmacılar, ekonominin kötü gidişi, enflasyonda ki dünya liderliğine oynamamız, Ukrayna Rusya savaşının bize etkisi, turizm gelirlerinin düşmesi, yüksek işsizlik oranlarını tartışılmaya başlanacaktık ki; bu defa siyaset mühendisleri yargı kararını vatandaşın gündemine oturttular. Millet İttifakı çok büyük bir mağdur edası ile konunun takipçisi oldu. Lakin unuttukları bir şey vardı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu devlete ve kişilere hakaret suçundan ceza almıştı. Cumhur ittifakının istediği de tam buydu. Artık ellerinde hukuki gerekçesi olan bir vaka vardı.  Devlete ve millete hakaret eden bir kişinin Millet İttifakı tarafından savunulmasıydı. Millet ittifakı olarak istedikleri kadar Canan Kaftancıoğlu’nun arkasında dursunlar; Cumhur İttifakının elinde olan bu malzeme temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp vatandaşın önüne konulacaktır. Millet İttifakının bileşenleri bu temcit pilavının önlerine getirileceğini hiç düşünmediler. Cumhur ittifakı içerisinde benzer suçları işlediğine inanılan şahısların; ya yargılamalarına hiç başlanmamış, ya da süreci tamamlanmamıştı. Bu şartlarda Millet ittifakı Cumhur ittifakının oltasındaki zokayı yutmuş oldu. Toplum mühendisliğinin en önemli argümanı olan basının eline müthiş bir koz verilmiş oldu. Şimdi basın tartışıp dursun. İktidar bir taraftan ekonomik sıkıntıları unutturmuş oldu bir taraftan da hukuki kararın açıklanması ile siyaset mühendisliği yapmış oldu.   
Siz istediğiniz kadar hak hukuk demeye devam edin. Yarından tezi yok Cumhur ittifakı ortanın sağında ya da solunda olan vatandaşları şu cümleyle kendi saflarına çekmeye çalışacaklardır. Devlete millete ve Devlet yetkililerine hakaret edenleri il başkanı yapmışlar, birde sahipleniyorlar diyeceklerdir. Çünkü artık iktidarın elinde hukuki bir sonuç var. Siz istediğiniz kadar kararın haksız ve hukuksuz olduğunu söyleyin. Anayasa mahkemesinden döneceğini olmazsa Avrupa İnsan Hakları mahkemesine başvuracağınızı söyleyin.

Bir kere Canan Kaftancıoğlu ifadelerinden vaz geçmiş değil. Ya da kendi inisiyatifi dışında olduğunu söylemiyor. İfadelerin montaj ya da dublaj olduğunu da söylemiyor. Esas önemlisi bence vatandaş bu tür gariz ifadelerin devletine karşı söylenmesine tepki gösterecektir. Bu da seçim sathı mahallinde CHP’nin oylarının düşmesine neden olacaktır. Bu durum sadece CHP’yi değil Millet İttifakının tüm bileşenlerini olumsuz etkileyecektir. Millet ittifakı Canan Kaftancıoğlu vakasından bir mağduriyet devşiremeyeceği kesindir.

Seçim sathına girildiği bu dönemde muhalefetin bir an önce ekonomik tabanlı, kalkınmaya dönük projelerle vatandaşa kendisini anlatmalıdır. Hukukun siyasete göre değil adalete göre çalışacağını, devletin dininin adalet olacağını çok net olarak projelerle ortaya koymalıdır. Değişen dünya dengeleri içerisinde Türk devletinin edilgen değil etken olması gerektiğini, köklü devlet geleneklerimizin korunarak güçlendirileceğini anlatmalıdır. Suriyeli geçici sığınmacılar ile ilgili her hafta devletin fikir değiştirmeyeceğini, konunun kesinlikle doğru bir şekilde çözümleneceğini ifade etmelidir. Devletine milletine küfretmeyen kişiler ile siyaset yapacaklarını, gençliklerinde hadlerini aşan ifadeler kullanıldı ise açık yüreklilikle özür dileme erdemi gösterilmelidir.