SON UÇ: ARMAGEDDON’UN TETİKÇİLERİ

Abone Ol

“Tarihten Türkleri çıkarırsanız ortada tarih kalmaz.” Bu söz, 1936’da İstanbul Üniversitesi’nde görev yapan Yahudi asıllı Alman iktisatçı Prof. Fritz Neum’a ait.

Bugün yaşadıklarımız, bu cümlenin haklılığını bir kez daha ortaya koyuyor.

22 Ekim 2024… Devlet Bahçeli, TBMM kürsüsünde bebek katiline sesleniyor:

“Örgütü lağvet, gel DEM Parti grubunda konuş!”

Ardından sahneye Netanyahu çıkıyor. “Bölgemizde milli devletler istemiyoruz” diyor. Sanki Armageddon’un tetikçiliğine soyunmuş. Netanyahu Trump’a pas atıyor. Pası Trump adına ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack denen saygısız adam alıyor ve şunları söyleyebiliyor: (Lübnan’da gazetecilere hakaretinden dolayı saygısız tanımlamasına layık görülmüştür)

“Osmanlı milletler sistemine dönün!”

Kendi devletleri “millî” olacak, kendi hukukları “şeri” olacak… Ama Türkiye’den milli devletten vazgeçmesi istenecek!

Bu küstahlığa ne ad verilir?

Ve perde açılıyor. İmralı sirki…

25 Nisan 2025’te bebek katili Apo 48 sayfalık bir metin yayınlıyor.

“PKK Kürt varlığını kanıtlama hareketidir” diyor.

Ardından Şeyh Sait’i, Seyit Rıza’yı sözde “geleneksel Kürtlüğün son temsilcileri” ilan ediyor. Hatta işi Sümerlileri, Alparslan’ı, Selçukluları “Kürt” yapmaya kadar götürüyor.

Ne dediğini kendisi bile bilmiyor.

Ama esas mesele başka…

Apo açıkça diyor ki:

“Bu yeni dönemi Bahçeli açtı. Artık barış çağrısı yapıyorum. Çünkü ancak savaşanlar barışabilir.”

Savaş mı? Bu çapulcular Türk devletiyle bir savaş mı yaptı ki, şimdi kalkıp “barış masasından” söz ediyor?

Buradan soruyorum:

MHP’nin kurmayları, bu metni hiç mi okumadınız?

“Proto parti” diye Bahçeli’ye edilen hakareti nasıl sineye çektiniz?

“Ancak savaşanlar barışabilir” diyen bir caniye neden tek kelime etmediniz?

Yetmezmiş gibi Sayın Bahçeli’ye kenardan yalan yanlış sufleler verenler var zannedersem:

“Cumhurbaşkanı yardımcılarından biri Kürt, diğeri Alevi olsun.”

Peki soruyorum:

Bugüne kadar bu ülkede Kürt’ten, Alevi’den, Çerkez’den, Gürcü’den, Arap’tan Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, hâkim, savcı çıkmadı mı?

Bu topraklarda vatandaşa sen nesin, nerelisin, Türk müsün Kürt müsün, Çerkez misin, Arap mısın, Gürcü müsün, Aleviminsin diye sorulmadı.

Ama şimdi kalkıp Türkiye’yi Lübnanlaştırmak isteyenlere mi kulak vereceğiz?

Tarihi bilmeyenler için hatırlatayım:

Şeyh Sait, Seyit Rıza, Said-i Kürdi… Bir gün Rus’un kucağında, ertesi gün İngiliz’in sofrasında. Bunlar mı milletin önderi olacak?

Cumhuriyet kanla kuruldu. Bu kan Türk’ün kanıydı. Bu vatan, savaşla alındı. Bu millet eşit yurttaşlıkta kimseye ayrım yapmadı. Yapmaz da.

Ama federasyon diyen, otonomi isteyen, bu milleti bölmeye kalkan kim varsa haddini bilecek!

Unutmayın:

Türk milletini Sevr’e imza atan uşakların torunları dize getiremez.

Ve son söz, Başbuğ Türkeş’in dilinden:

“Her kim ki Türk’e, Atatürk’e düşmandır, biliniz ki onlar Malazgirt’te, İstanbul’un fethinde, Çanakkale’de, İstiklal Harbi’nde mağlup ettiklerimizin Anadolu’da kalmış tohumlarıdır.”