Suudi Arabistan’ın yatırım bakanı geçtiğimiz hafta Suudi Arabistan’da düzenlenen Çin zirvesinde iki ülkenin yaklaşık 50 milyar dolarlık yatırım anlaşması imzaladığını söyledi,. Bakan anlaşma türleri veya ilgili ülkeler hakkında ayrıntı vermedi.

'HEM ÖZEL HEM KAMU SEKTÖRÜNÜ KAPSIYOR'

Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Khalid Al Falih, dün Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen bir konferansın oturum aralarında Bloomberg’e verdiği demeçte, anlaşmaların hem özel hem de kamu sektörlerini kapsadığını söyledi.

34 YATIRIM ANLAŞMASINA İMZA ATTI

Geçen hafta Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’ın ev sahipliğinde düzenlenen zirveye Çin Devlet Başkanı Şi Jinping de katılırken bu toplantı Körfez’in Pekin ile derinleşen bağlarını gözler önüne serdi. Ziyarette Çin ile Ortadoğu arasındaki birlik hakkında sıcak sözler söylendi. Öte yandan Şi, zirvede Mısır, Filistin, Ürdün ve Tunus liderleriyle de bir araya geldi ve Suudi Arabistan ile Çinli şirketler çeşitli alanlarda 34 yatırım anlaşmasına imza atıldı. Ancak verilen sıcak mesajlara rağmen açıklanan anlaşmaların çoğunun mutabakat zaptı olduğu belirtiliyor. Anlaşmaların çoğu şimdilik kesin zaman çizelgelerinden ve taahhütlerden yoksun.

SUUDİLER KONUYA SICAK BAKMIYOR

Anlaşmanın özellikle enerji krizi döneminde yapılması ve ABD ile Suudi Arabistan ilişkilerinin petrol ticareti yüzünden gerildiği bir döneme denk gelmesi dikkat çekti. Çin halihazırda enerji politikası ve petrol arama konusunda Suudi Arabistan ve komşularıyla koordinasyonu güçlendirmeye çalışıyor. Suudiler ise Rusya ile birlikte, dünya petrolünün yaklaşık yarısını üreten OPEC’ın fiili lideri konumunda. ABD uzun süredir petrol piyasasındaki yüksek fiyatlar nedeniyle petrol arzının artırılmasını talep etse de Suudiler bu konuya sıcak bakmıyordu.

'KUTUPLAŞMAYA İNANMIYORUZ'

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan da geçtiğimiz günlerde konu ile ilgili açıklama yaparak Çin'le kurulan ortaklığın, ABD ile ortaklık anlaşması aleyhinde olmadığını belirtmişti. Çin'le işbirliğinin, kalkınma için zorunlu olduğunu ifade eden Bin Ferhan, “Bu, ABD ve dünyanın diğer ekonomi ülkeleriyle işbirliği için çaba sarf etmediğimiz anlamına gelmez. Biz, iki taraf arasında seçim yapmak durumunda olmaya ya da kutuplaşmaya inanmıyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

'UZUN VADELİ EN ÖNEMLİ TEHDİT'

Dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ABD ve Çin arasında artan rekabet, küresel enerji kaynaklarının büyük bölümünü barındıran Orta Doğu bölgesini yeni bir etki mücadelesinin sahnesi haline getiriyor. Washington’ın Çin’i “uzun vadeli en önemli tehdit” olarak nitelediği ve küresel stratejisinde ağırlığını Asya-Pasifik bölgesine kaydırdığı bir dönemde, Pekin yönetimi de ABD’nin uzun yıllar bölgesel gelişmeleri biçimlendiren aktör olduğu Orta Doğu coğrafyasında etkisini artırma arayışında.