Gündem

TTB'den korkutan Hatay raporu: Çocuklarda bodurluk oranı arttı

TTB'nin hazırladığı rapora göre, depremin yerle bir ettiği Hatay'daki çocuklarda, yetersiz beslenme nedeniyle bodurluk ve gelişim bozuklukları arttı.

Abone Ol

Türk Tabipleri Birliği (TTB) depremin büyük yıkıma yol açtığı Hatay'da yaşayan çocuklarla ilgili çarpıcı bir rapor hazırladı. Rapora göre, yetersiz beslenen 5 yaş altı çocuklarda bodurluk ve zayıflık görülme oranı arttı.

TTB'nin hazırladığı rapora göre, depremzede çocuklar gıdaya erişmekte zorluk çekiyor. Antakya, Samandağ ve Defne ilçelerinde yapılan çalışmaya göre 5 yaş altı çocuklarda yetersiz ve kötü beslenme nedeniyle bodurluk, zayıflık ve aşırı kiloluluk artıyor. Bazı evlerde buzdolabı yok, bazılarında ise küçük bir buzdolabı var. Bunun yanı sıra elektrik kesintileri de gıdayı sağlıklı saklama oranını düşürüyor.

Konteyner kentlerde çoğunlukla 4-5 ailenin kullandığı ortak mutfaklar bulunduğuna dikkat çekilen raporda, çadırların yakınlarında market, manav gibi yerler olmadığından ulaşım problemi yaşandığı bilgisi de yer aldı. Ailelerin gıda alırken maddi durumu göz önünde bulundurduğu ve bunun da çocuk açısından gıda çeşitliliği ve güvenliğini azalttığı vurgulandı.

AFAD YARDIM KARTI VERİYOR AMA HER HANEYE DEĞİL

Raporda, "Konteyner kentlerin bir kısmında ise hanelere 3000 TL bakiyeli AFAD kart verildiği görülmektedir. Ancak bu kartın her haneye verilmediği gibi bir güvensizliğin olduğu da görülmüştür" ifadeleri de yer aldı.

Samandağ, Antakya, Defne ilçelerindeki toplamda 564 çocuk ve aileleriyle görüşülerek yapılan araştırma sonuçları şöyle:

- Ailelerin dörtte üçünden (%76,3) fazlasının güvenceli bir işi yoktur, yarısından fazlası (%56,7) düzenli gelire sahip değildir.

- Ailelerin %10,3’ünün kendine ait mutfağı yoktur.

- Ailelerin sadece üçte birinin (%33,5) gıdaya düzenli erişimi vardır.

- Ailelerin üçte biri uygun gıda saklama koşullarına sahip değildir. Saklama koşullarındaki yetersizliğin nedenleri arasında buzdolabının yokluğu, küçük olması ve elektrik kesintisidir.

- Ailelerin neredeyse yarısının suya erişimi yok ya da yetersizdir. Bunun nedeni olarak dağıtım eksikliği, yetersizliği ve su kesintisi saptanmıştır.

- Annelerin %90,6’sının anadili Arapça’dır.

- Beş yaş altı çocuklarda bodurluk ve zayıflık gözlemlenmektedir.

- Günlük öğüne sahip olmayan çocuklar yaşla birlikte artmaktadır ve dört yaşta %7,2’yi bulmaktadır.

- Çocuklar yaşamın ilk altı ayında sadece anne sütü ile beslenmesi gerekirken depremzede çocukların yaklaşık yarısı anne sütü almamaktadır.

- Beş yaş altı çocukların sebze ve meyve ile tahıl tüketiminin yeterliliği diğer besin gruplarına göre daha yüksektir (sırasıyla %62 ve %44,3), yine de istenen düzeylerin çok altındadır. Et ve et ürünleri, yağ, baklagil ve süt ve sütü ürünleri yeterli tüketimleri oldukça düşüktür (sırası ile %17,7; %11,2; %5,8 ve %5,6). Çocukların %42,9’u günde en az bir kez yüksek enerjili paketli (abur cubur) gıda tüketirken; bu sıklık 24-35 aylık çocuklarda %53,9’a, 36-47 aylık çocuklarda %54,6’ya ve 48-59 aylık çocuklarda %56,2’ye yükselmektedir.

- Beş yaş altı çocukların %6,2’sinde bodurluk (%3,7’si bodur, %2,5’i çok bodur); %8,9’unda zayıflık (%5,5’i zayıf, %3,4’ü çok zayıf) ve %4,4’ün aşırı kiloluluk belirlenmiştir.

- Bodurluk sıklığı iki yaşın altında daha yüksektir (0-11 ay çocuklarda %11,3 ve 12-23 ay çocuklarda %10,5).

- Yaşa göre zayıflık en fazla 0-11 aylık çocuklarda görülmektedir.

- Aşırı kiloluluk belirgin şekilde en fazla 0-11 ay çocuklarda gözlenmiştir. Bu yaş grubunda toplamda aşırı kiloluluk sıklığı %14,5 iken, bu hız erkek çocuklarında %13,3, kız çocuklarında %15,4’tür.

Mülteci nüfusta toplamda bodurluk sıklığı %8,8 iken çok bodurluk %3,8, bodurluk %5’tir. Zayıflık toplamda %6,3 iken çok zayıf prevalansı %2,5 ve zayıf prevalansı %3,8’dir. Mülteci çocuklarda aşırı kiloluluk prevalansı ise %5,7’dir.

- Boy açısından değerlendirildiğinde 45 çocukta (%21,7) persentilde değişiklik olmamasına karşın, 75 çocukta (%36,2) persentilde gerileme saptanmıştır.

- Ağırlık açısından değerlendirildiğinde ise persentilde değişiklik olmayan çocuk sayısı sadece 24’tür (%11,5). Persentilde gerileme olan çocuk sayısı ise 107 (%51,4) ve persentilde ilerleme görülen çocuk sayısı 87’dir (%37).

- Beden kitle indeksi açısından da benzer durum geçerlidir. Persentilde değişiklik olmayan çocuk sayısı 35 (%17) iken, 119 çocuğun (%57,8) persentilde gerileme ve 52 (%25,2) çocuğun persentilde ilerleme belirlenmiştir.

TTB raporunda acil alınması gereken önlemler ise şöyle sıralandı:

- Acilen mutfak koşullarının iyileştirilmesi, mutfaksız hanenin kalmaması.

- Çocuklara uygun, kültüre ve yerele özgü, yeterli gıda desteğinin sağlanması.

- Tüm nüfusu hedefleyen ancak yüksek riskli grupları da gören gıda desteklerinin oluşturulması.

- Birinci basamak sağlık hizmetlerinde çocukların afet gerçekliğinde beslenme açısından takibinin yapılması.

- Kronik hastalığı olan, vitamin mineral yetersizliği olan çocuklar gibi yüksek riskli gruplarının sağlık takiplerinin yapılması.

- Beslenme durumunun tüm nüfusta takibinin yapılması.

- Beslenme kolileri oluşturulurken sadece kuru gıda konulmaması, çocuklara uygun protein kaynaklarının (yumurta, paketli süt, et ürünleri) kolilere eklenmesi.

- Beslenme politikaları oluşturulurken toplum katılımının sağlanması.

- Gıda ve su desteğinin adaletli dağıtımının sağlanması, dağıtımda toplum katılımının benimsenmesi, hane gereksinimlerine göre desteğin sağlanması.

- Geçici yaşam alanlarından kalıcı yaşam alanlarına geçişin hızlandırılması.

- Saklama koşullarının iyileştirilmesi, buzdolabı desteğinin artırılması.

- Elektrik kesintisi, su kesintisi gibi kesintilerin en aza indirilmesi.

- Emziren kadınların nitelikli gıda açısından desteklenmesi.

- Vitamin mineral desteklerinin sağlanması.

- Çocuklara beslenme eğitimlerinin verilmesi.

- Dağıtımlarda yüksek enerjili paketli gıdalardan (abur cubur) uzak durulması.

- Çevresel hijyenin sağlanması.

- Su, sanitasyon, hijyen koşullarının sağlanması.

- Hanelerin ekonomik anlamda güçlendirilmesi, iş olanaklarının artırılması.

- Tarım toplumu olan Hatay halkının tarım arazilerinin üzerinde kentlerin yeniden inşa edilmesinin önüne geçilmesi.