Yayınlanan yeni bir raporda, hak örgütü, bir "suç tespit" hamlesinin bir parçası olarak Tibet'teki tüm nüfus için sistematik bir DNA toplama hamlesini gösteren yeni kanıtlar olduğunu iddia etti.

‘İNSAN HAKLARI İHLALİ’

Raporda, “İnsanların katılmayı reddedebileceklerini veya polisin bu tür bir toplamayı gerektirebilecek güvenilir bir suç davranışı kanıtı olduğunu gösteren kamuya açık hiçbir kanıt yok. Böyle bir amaç için DNA toplamak ciddi bir insan hakları ihlali” denildi. 

Kamuya açık polis ve devlet medyası yayınlarına atıfta bulunan İnsan Hakları İzleme Örgütü, Tibet Özerk Bölgesi'ndeki her bir vilayet düzeyindeki bölgede, bir bütün vilayet, iki ilçe, iki kasaba, iki kasaba ve yedi köy dahil olmak üzere 14 farklı yerleşim yerinde uygulanan durumu tespit etti. Rapor, kampanyayı, beş yaşındakiler de dahil olmak üzere bazı köylerin tüm sakinlerinden veya tüm erkek sakinlerden örnekler alarak “müdahaleci polislik” olarak nitelendirdi. Ocak ayında yayınlanan bir raporda polis, Chonggye ilçesinde bilgi kaydı ve DNA toplama çabalarını açıkladı. 

Nisan ayında Lhasa belediyesine bağlı Nyemo ilçesindeki polis, üç anaokulundaki tüm sınıflardaki çocuklardan DNA topladı, rapora göre, kamuya açık raporlarda ebeveynlerin rıza sürecine dahil olduklarına dair hiçbir öneri yoktu. Belirtilen "suç tespiti" amacının meşru veya orantılı görünmediğini veya çocuğun yüksek yararına olmadığını ve DNA'nın bir okul ortamında öğretmenlerin rızası veya görünürde reddetme seçeneği olmadan çıkarılmasının çocukların mahremiyetinin bir ihlali olduğunu söyledi. 

ÇİN ‘İSTİLACI’ OLARAK GÖRÜLÜYOR

Araştırmacılar, Tibet’e uygulananların, Çin'in başka yerlerinde meydana geldiği gibi, yakın zamanda serbest bırakılan mahkumlar gibi bireysel endişe grupları yerine toplu olarak toplulukları hedef alan Uygur Türklerine yapılanlarla benzer olduğunu söylüyor.

Tibet, 70 yıldan uzun bir süre önce ilhak edildiğinden beri, Tibetlilerin bir istila olarak tanımladığı Çin kontrolü altında. Sincan ve Moğolistan da dahil olmak üzere, Han olmayan etnik azınlıkların dini ve kültürel uygulamaları üzerinde uzun süredir devam eden baskılara tabi olan sınır bölgeleri arasında yer alıyor. (Guardian)