İzmir’de İklim Değişikliği ve Tarım Çalıştayı’na katılan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli “İklim değişikliği nedeniyle ülkemizde 2050 yılına kadar tarımsal verimlilikte yüzde 2 ila 13 arasında azalma olacağı öngörülüyor. Önümüzdeki süreçte afetlere daha çok maruz kalacağız” dedi.

Tarım ve Orman Bakanlığı, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü’nün iklim değişikliğinin tarımsal üretime, suya ve ekosisteme etkilerini değerlendirmek ve çözüm önerilerini masaya yatırmak amacıyla düzenlediği ‘Değişen İklim, Dönüşen Tarım: İklim Değişikliği ve Tarım Çalıştayı’ serisi İzmir’de başladı.

Bakanlığın merkez ve taşra birimlerinin yanı sıra, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) temsilcilerinin, ilgili sivil toplum kuruluşları (STK) ve akademisyenlerin katılımıyla düzenlenen çalıştayın açılışında konuşan Pakdemirli, tüm dünyanın küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini ciddi boyutlarda hissettiğini söyledi.

Pakdemirli, “Tarım, orman ve su alanında iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak tedbirleri almak, küresel ısınmayı azaltacak üretim yöntemlerine geçmek ve doğal kaynakları verimli kullanmak artık bir tercih değil, zorunluluktur. Bakanlık olarak başta tarım olmak üzere eylem planlarımızı tek tek hayata geçirerek, geleceğimize sahip çıkıyoruz. Tarımı dönüştürüp, yeni iklime hazır olacağız” dedi.

“GERİ DÖNÜLEMEZ NOKTAYA İLERLİYORUZ”

İklim değişikliği nedeniyle şiddetli fırtınalara, aşırı yağışlara, yoğun ısı dalgalarına ve uzun kuraklıklara daha sık şahit olunduğunu belirten Pakdemirli, “Son 50 yılda, sel, fırtına ve kuraklık gibi doğal afetlerin sayısı 5 kat arttı. Son 10 yılda küresel afetlerin yıllık zararı 170 milyar dolara ulaştı.

Eğer tedbir alınmazsa, 2050 yılında iklim değişikliği ile birlikte dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sinin sel riski ile karşı karşıya kalacağı, nüfusun yarısının ise susuzluk riski yaşayabileceği öngörülüyor. Tarımsal üretimde ise iklim değişikliğinin etkisiyle 2050’ye kadar verimde yüzde 10 ila yüzde 25 arasında bir düşüş bekleniyor. Ayrıca iklim değişikliği ve habitatın tahribatından dolayı bugün dünyada yaklaşık 1 milyon tür yok olma riski altında. Her geçen gün geri dönülemez bir noktaya doğru ilerliyoruz. İklimden daha hızlı değişmek zorundayız” diye konuştu.

“AFETLERE DAHA ÇOK MARUZ KALACAĞIZ”

Türkiye’de de iklim değişikliğinin bazı bölgelerde aşırı yağış ve sel, bazı bölgelerde kuraklık, bazı bölgeler de ise büyük orman yangınları olarak karşımıza çıktığını ifade eden Pakdemirli “Ülkemizde meteorolojik ve tarımsal kuraklık, riskimiz giderek artıyor.

Türkiye’de ilk 8 ayda uzun yıllar sıcaklık ortalaması 14 derece iken, bu yıl aynı dönemde ortalama sıcaklık 15,7 derece olarak gerçekleşti. Yağış miktarında ise bu yılın ilk 8 ayı itibarıyla uzun yıllar ortalamasına göre, yüzde 6’nın üzerinde bir azalma, tarım dönemi kapsamında ise yüzde 21’lik bir azalma yaşandı. Daha önce her 10 yılda bir yaşanan kuraklıklar, bundan sonra 5-6 yılda bir karşımıza çıkacak.

Suyumuzun dörtte üçünü kullanan tarım, bu süreçten en fazla etkilenecek sektörlerin başında geliyor. Araştırmalara göre, iklim değişikliği nedeniyle ülkemizde 2050 yılına kadar tarımsal verimlilikte yüzde 2 ila 13 arasında azalma olacağı öngörülüyor. Önümüzdeki süreçte afetlere daha çok maruz kalacağız. Elbette Türkiye tarımıyla, sanayisiyle büyümeye ve gelişmeye devam edecek. Ancak bu büyümeyi kaynakları tüketerek değil, doğru yöneterek, çevreyi koruyarak ve sera gazını azaltan üretim yöntemlerini hızlıca uygulamaya alarak gerçekleştirmemiz hayati önem taşıyor. Türkiye iklim değişikliğine seyirci kalacak bir ülke değildir” diye konuştu.

“ÇİFTÇİLERİMİZ GELECEĞE GÜVENLE BAKIYOR”

Kuraklığın etkilerini en aza indirmek amacıyla 81 il için hazırlanan ‘Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planı’nın başarıyla uygulandığını dile getiren Pakdemirli, şunları söyledi:

“Kuraklık riskine karşı ürünlerin gelişimlerini izliyor, sulu ve kuru tarımda süreci planlıyor ve kuraklığa karşı alınacak tedbirleri belirliyoruz. Bu yıl bazı bölgelerimizde yaşanan kuraklık nedeniyle kuru şartlarda hububat ve bakliyat üreticilerimize, verim kaybı oranına göre dekara 30 ila 100 TL arasında destek ödeyeceğiz. Kuraklık, don, sıcak rüzgar, sıcak hava dalgası, aşırı yağış gibi riskleri sigorta kapsamına alan TARSİM, üreticilerimiz için oldukça önemli bir uygulama.

Bu yıl TARSİM kapsamında toplam 1,6 milyar lira hasar tazminatının 800 milyonunu ödedik. Hasar tespitlerinin bitmesi akabinde kalan tazminatlar da üreticilerimize ödenecek. Hasar ödemeleri içinde kuraklıktan zarar gören 43 ilimizde 14 bin 213 üreticiye toplam 214 milyon lira hasar ödemesi yaptık. TARSİM sayesinde çiftçilerimiz geleceğe güvenle bakıyor.”