Aylin Nazlıaka’nın İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının iptali talebiyle Danıştay’a yaptığı başvuruda, yasanın çıkarıldığı parlamento oturumuna katılan milletvekillerinden kanun için ret oyu veren tek bir kişinin bile olmadığı anımsatıldı. Fesih kararının Anayasa’ya aykırı olduğu belirtilen dava dilekçesinde, "Son 18 yılda en az 7500 kadının öldürüldüğü bir süreçte, başkaca bir tartışma kalmamış gibi, şiddet uygulayanları cesaretlendirecek bir keyfilikle, çekilen bir ülke konumuna düşürüleceği gibi kadına, çocuğa yönelik şiddet eylemcileri de dolaylı olarak desteklenmiş olacaktır” denildi.

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının iptali istemiyle Danıştay’a dava açtı.

“RET OYU VEREN TEK KİŞİ YOK”

Dava dilekçesinde; Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk imzacısı olduğu ve "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi" adını taşıyan İstanbul Sözleşmesi’nin kadın ve çocuklar için anlam ve öneminin çok büyük olduğu belirtildi. CHP’nin İstanbul Sözleşmesi’ni gündeme geldiği ilk andan itibaren desteklediği ve İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanmasına ilişkin yasanın çıkarılacağı parlamento oturumuna katılan milletvekillerinden kanun için ret oyu veren tek bir kişinin bile olmadığı vurgulandı.

“ANAYASA’YA AYKIRI”

Anayasa’nın “Milletlerarası Andlaşmaları Uygun Bulma” başlıklı 90.maddesine atıf yapılan dilekçe şöyle:

“Anayasa, Cumhurbaşkanı’na, tek başına onay veya fesih yetkisi vermemiştir. Hiçbir kurum ve kuruluşun, kaynağını Anayasa’dan almayan bir yetki kullanması mümkün ve söz konusu değildir. Cumhurbaşkanı’nın yetkilerine dair T.C. Anayasası’nın 104. maddesine bakıldığında, usulüne uygun bir şekilde yürürlüğe konulmuş bir uluslararası anlaşmayı feshetme yetkisinin Cumhurbaşkanı’na tanınan yetkiler arasında olmadığı, açıktır. Bu nedenle, Anayasa’nın karma bir sürecin sonunda yürürlüğe girmesini öngördüğü uluslararası anlaşmanın yine aynı şekilde sonlandırılması, yani öncelikle bir kanun çıkarılması, ardından, kanun ile verilen yetkiyle Cumhurbaşkanı’nın sonlandırma kararını alıp resmi gazetede yayımlatması gerekir.

“EN AZ 7500 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ”

Dilekçemizde belirtilen sebeplerle açıkça hukuka aykırı olan dava konusu kararın yürütülmesi halinde, Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası alanda; kendi sınırları içinde imzalanan ve ilk imzacısı olduğu Sözleşme’den, neredeyse her gün bir kadın cinayetinin işlendiği, son 18 yılda en az 7.500 kadının öldürüldüğü bir süreçte, başkaca bir tartışma kalmamış gibi, şiddet uygulayanları cesaretlendirecek bir keyfilikle, çekilen bir ülke konumuna düşürüleceği gibi kadına, çocuğa yönelik şiddet eylemcileri de dolaylı olarak desteklenmiş olacaktır.”