BM Açık Denizler Antlaşması 10 yıllık müzakerelerden geçti ancak henüz imzalanmadı. Anlaşmaya varılırsa, 2030 yılına kadar dünya okyanuslarının yüzde 30'unu koruma altına alacak. Kampanyacılar, deniz yaşamını aşırı avlanma ve diğer insan faaliyetlerinden koruyacağını umuyor.

‘KEŞFEDİLMEDEN NESİLLERİ TÜKENECEK’ ENDİŞESİ

Dünya okyanuslarının üçte ikisi şu anda uluslararası sular olarak kabul ediliyor, bu da tüm ülkelerin orada balık tutma, gemi ile araştırma yapma ve araştırma yapma hakkı olduğu anlamına geliyor. Ancak bu açık denizlerin sadece yüzde 1.2'si korunmaktadır. Bu, orada yaşayan deniz yaşamını artan iklim değişikliği tehditleri, aşırı avlanma ve nakliye trafiğinden yararlanma riskiyle karşı karşıya bırakıyor.

Açık denizlerdeki ekosistemlerin yeterince belgelenmemiş olması nedeniyle, korumacılar arasında canlıların keşfedilmeden önce neslinin tükenebileceği endişesi var. Bu yılın başlarında yayınlanan ve Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi tarafından finanse edilen araştırma, deniz türlerinin yüzde 10 ila yüzde 15'inin zaten yok olma riski altında olduğunu gösteriyor.

ŞARTLAR GELİYOR

Uluslararası Doğa Koruma Birliği, önceki müzakerelerde "okyanus yönetiminin geleneksel parçalı doğasının" açık denizlerin etkin bir şekilde korunmasını engellediğini söyledi. Anlaşma, dünya okyanuslarının bir kısmını bir koruma alanı yapacak ve bu sayede, derin deniz madenciliği gibi ticari faaliyetlere izin verilmeden önce çevresel etki değerlendirmeleri yapılacak.

Derin deniz madenciliği, yüzeyin 200 metre veya daha fazla altındaki deniz yatağından minerallerin alınmasıdır. Bu mineraller, elektronik için kullanılan kobalt içerir, ancak süreç, Uluslararası Doğa Koruma Birliği’ne göre deniz yaşamı için kirletici olabilir. (BBC)