Acı olayın yaşandığı 31 Mayıs 2011 tarihinde yaşananları anlatan oğul Ulaş Lokumcu, babasının saat 12.40 sıralarında Hopa Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdiğini belirterek, 
“Daha sonra otopsi için Trabzon Adli Tıp’a götürülüyor. İlk raporda babamın ölüm saatini 14.20 yapıyorlar. O da Tayyip Erdoğan’ın Hopa’ya gelmesine yakın bir zaman. Erdoğan, 13.30’da geliyor” dedi.

 

 

"SAVCI, TTB'NİN RAPORUNU GÖZ ÖNÜNE ALDI"

Adli tıp raporunun karartılacağını düşündükleri için Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) alternatif adli tıp raporu istediklerini belirten Ulaş Lokumcu şunları anlattı:

*Yaklaşık 11 ay sonra Trabzon Adli Tıp raporu çıktı. Orada, ‘kronik rahatsızlıklarından dolayı’ diye bir rapor sundular. Fakat TTB de kullanılan kimyasalların buna yol açabileceğinin üstünde durdu. Böylece bizim dosyamızda iki tane adli tıp raporu oluştu. Bizim buradaki savunmamız, benim babam çok sağlıklı bir insandı. Onu tanıyan herkes sağlıklı olduğunu söylerdi. Biz bunun üzerine gittik. Buruk bir sevinç mi diyeyim bilemiyorum ama, savcı TTB’nin raporunu göz önüne aldı. Savcı, 'kimyasaldan ölmüş olabilir' dedi. Şu an 24 Aralık’ta görülecek olan dava bunun üzerine kurulmuş görünüyor. Oradaki 13 polis bundan yargılanacak.

"YARGILANACAK POLİSLERDEN BAZILARI FETÖ'DEN DE YARGILANMIŞ"

*9 yıl boyunca böyle geçti. Bu bizim ailesel görüşümüz, 2015 yılından sonraki süreçte malum eski şahıslarla ortaklıkları bitince bu iş hızlanmış gibi oldu. Araştırmalarımıza göre de yargılanacak polislerden bazıları FETÖ’den yargılanmış polisler.

FOTO- Oğul Ulaş Lokumcu

"HER DOĞA OLAYI BABAMIN İSMİYLE ANILIYORDU"

*Metin Hoca’nın yeri bizim için çok farklıydı. 5’inci yılda davaya ilişkin umudumuz bitmişti diyebilirim. Bu siyasi davalar sürekli zaman aşımına uğruyor. Bizim içimizde her zaman, ‘bir gün olacak, çıkacak’ diye bir şey vardı. 9 yıl sürdü. Artık her doğa olayı benim babamın ismiyle anılıyordu. Babamın adının geçtiği her doğa olayında bu dava soruşturuldu. Giresun’da HES’lerin can ve mal kaybına neden olduğu afette de benim babamın ismi anılınca dedim ki, dava sürecini o yüzden hızlandırdılar. Onların tabiriyle ‘bakın biz Metin Lokumcu’ya adaleti getirdik’ ki onların adaleti de tartışılacak bir konu.

"BAŞKA İNSANLARA BİR ŞEY OLMASIN DİYE KENDİ GİTTİ"

*Ben üniversite kazanayım diye Samsun’a taşındı. Emekli olduğu için hep köye taşınma hayali vardı. Ben üniversiteyi kazandım. O yaz Hopa’ya gittik, Laz olduğumuz için atmacaları çok severiz. Eylül ayı da atmaca ayıdır. Babama Samsun’a ne zaman geçeceğini sordum. Babam, ‘oğlum Samsun artık benim için bitti, artık Karadeniz için bir şeyler yapmanın vakti geldi, ben bu topraklarda bir şeyler yapacağım’ dedi. Ben 2009’da üniversiteye gittiğimde babam artık hep Hopa’daydı. Belki 2 sene boyumca toplamda 3-4 ay gitmiştir. Babam, oradaki halk için uğraştı. Hopa’da babama Metin Hoca derlerdi, küs olanları barıştırırdı. Ortak bir çözüm için babamı konuştururlardı, sorun olduğu zaman ‘aramızda en çok demokrasiyi sen savunuyorsun’ deyip babama gelirlerdi. O gün ölmeden yarım saat önce de ben konuştum. Bana, ‘Oğlum buraya başka bir şey için gelmişler. Bizler olmasak burada çok can yanacak. Bu gençlere yazık olur’ dedi. Ondan sonra vefat etti. Orada, daha gencecik insanlara bir şey olmasın diye kendini feda etti. HES’ler ilk yapıldığı zaman ne kadar kötü olduğunu Rize İkizdere’ye bizi götürerek gösterdi. Çocukluğumuz HES’lerin ne kadar kötü olduğunu göstermesiyle geçti. Biz ve öğrencileri bunun bilincindeydi. Başka insanlara bir şey olmasın diye kendi gitti.

"DAVAYI İSTERLERSE FİZAN'A GÖTÜRSÜNLER"

*Birinci olarak, hakimin davadan çekilme durumu olabilir. Sonuçta Türkiye’ye mal olmuş bir dava. İkinci olarak, Hopa, muhalif bir memleket, her zaman her şeye muhalif olmuştur. Hopa’da bugüne kadar hiç kimsenin bir zarar gördüğü olmadı. Ya polis müdahalesine karşı kendini savunmuştur ya da meşru basın açıklamasını yapmıştır. Tepkisini gösterip dağılmıştır, Hopa’nın politik yapısı budur. Hopa’da ne kavga olmuştur ne de siyasi nedenle cinayet işlenmiştir. Bunun güvenlik gerekçesiyle alınması tıpkı Gezi Parkı olaylarında alınması gibi. Ben bunu siyasi bir hamle gibi düşünüyorum. Davanın bu kadar süre bekletilmesi de siyasisiydi. Biz de onlar nereye götürüyorlarsa peşinden gideceğiz. İsterlerse Fizan’a götürsünler.

"İNTİKAM DEĞİL, ADALET ARIYORUZ"

*Bu dava babamı tekrar geri getirmeyecek. İntikam aramıyoruz, adalet arıyoruz. Nasıl Hrant Dink için herkes adalet aradıysa Metin Hoca için de adalet arıyoruz. Bu olayların tekrar yaşanmamasını istiyoruz. Bu ülkede muhalifsin diye ölmeyi hak olarak görülmesini istemiyoruz. Biz muhalif taraftayız, yarın da muhalif tarafta olacağız. Nerde doğayı katledenler varsa hep karşısında durduk. Bizim yapımız bu. Geleceği bırakacağımız mirastır bu. Biz de çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmaya çalışıyoruz.