Murat Volkan Dülger, KRT TV'de katıldığı canlı yayın programında müvekkili Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili açıklamalarda bulunurken suçlamalara da yanıt verdi. Müvekkilinin Avusturya'da olduğunu ve yargı sürecinin devam ettiğini hatırlatan Dülger, Sezgin Baran Korkmaz'ın Avusturya'da yakalanmadan önce 18 Mayıs 2021'de gerçekleşen duruşmada tutuklanmamak üzere Türkiye'ye gelme ve yargılamasına devam edilmesi talebi olduğunu fakat mahkemenin bunu reddettiğini belirtti.
Dülger, katıldığı programda şunları söyledi:

"Baran Bey'le ilgili iki tane ayrı iade talebi var. Biri Türkiye Cumhuriyeti'nin, diğeri Amerika Birleşik Devletleri'nin.

Türkiye Cumhuriyeti'nin davası zaten daha önce açılmıştı.Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı bizim de mahkemeye sunduğumuz talep üzerine çok hızlı şekilde bütün evraklarını gönderdi ve bu konuda Türkiye'ye iade edilmesine ilişkin karar çıktı. Biz de Baran Bey'in hem Türkiye'deki hem Amerika'daki hem Avusturya'daki avukatları ortak karar aldık. Ve bu kararı istinaf mahkemesine götürmeyerek kesinleştirdik. Dolayısıyla şu an Türkiye açısından kesinleşmiş bir iade kararı var.

Ancak Amerika Birleşik Devletleri'nin de bir iade isteği olduğu için ve bunun yargılamasına devam edildiği için henüz fiilen Türkiye'ye iade edilmiyor. O davanın sonucu bekleniyor.

Bu konuda herhangi bir duruşma yok, istenmiyor. Türkiye'deki yargılamalarda kimi zaman duruşmasız karar verirler. ABD'nin iade talebine ilişkin yargılamada da herhangi bir duruşma açılması söz konusu değil.

Bu avukatlarımız tarafından da istenmedi, talep edilmedi. Talep edilmediği için de mahkeme herhangi bir duruşma açılmasına karar vermedi. Yalnızca ABD'ye verdiği süreler var. Çünkü ABD'ye bazı sorular sordu. Bazı belgelerin getirilmesini istedi Amerikan tarafından. Amerikalılarla bu süreleri verildi belgelerinin sunması için ki şu anki en son detay 30 Aralık... O belgeler geldikten sonra Avusturya'daki mahkeme karar verecek.

Ocak ayının ilk iki haftası içinde Amerika'nın iade talebine ilişkin bir kararın çıkabileceği yönünde. Tabii orada bitmeyecek bu. Lehe yani iadeye karar verilir ise bunu biz büyük ihtimalle bölge mahkemesine göndereceğiz.Amerika'ya iadesinin reddi kararı çıkar ise büyük ihtimalle bu sefer de Amerikalı otoriteler bunu bölge mahkemesine götürecek. Yani bu işin kesinleşmesi mart başına kadar uzayacak, martta belli olacaktır. Ama orada da bitmeyecek. O takdirde bu iş Avusturya Adalet Bakanı'na gidecek. Ve Avusturya Adalet Bakanı bu konuda bir karar verecek. Bu takdirde fiilen Türkiye'ye iade edileceği noktasında.

Hem Türkiye'de yapmış olduğu hem de Amerika Birleşik Devletleri'yle yapmış olduğu iadeye ilişkin sözleşmeler var. Tabii ki öncelikle bunlara bakılması gerekiyor. Zaten bunlar. attığınızda Baran Bey'in hukuken bu şartlar açısından Türkiye'ye iadesi gerekiyor. Her iki ülkede de kara para aklama suçundan dolayı hakkında bi yargılama var. Miktarı bakımından Türkiye'nin Ceza Kanunu, iki yüz seksen ikinci maddesindeki yaptırımla Avusturya Ceza Kanunu'ndaki maddenin yaptırımı birbirine çok yakın. Türkçe konuşuyor İngilizce bilmiyor kendisi. Ayrıca Amerikan hapishanelerinin şartları Türkiye'deki şartlara göre çok çok kötü. Ve Amerika'ya gittiğinde bir bu anlamda da insan hakkı ihlali olabilir. Ayrıca Amerika'da savunmasında özgürlüğünün kısıtlanması da söz konusu olabilir. Dil bariyeri var. Hukuk normlarına baktığımızda Baran Bey'in Türkiye'ye iade edilmesi eee gerekir ki kendisinin kişisel isteği de bu yönde...

İkinci bir Zarrab olayı yaratmaya çalışıyor özellikle basında bazı kesim. Böyle bir şey yok. Herhangi bir iş insanı ne kadar siyasilerle bir aradaysa o da o kadar. Yani çekilmiş iki üç tane fotoğrafı var. Dördüncü fotoğraf yok. 

ABD'de verilen bilgiler yalnızca nerede ne mal var, nerede ne yatırım var, nereden, ne para gelmiş. Amerikalılar bununla ilgileniyorlar. 'Yani siyasetçiyle ne yapmıştı?' gibi değil. Ne bana, ne de Amerikalı avukatlarımızı bir kere böyle bir soru gelmedi.

Baran Bey'in Sayın İçişleri Bakanı'yla olan ilişkisinin ne çok soğuk olduğunu düşünüyorum ne de çok sıcak olduğunu düşünüyorum. Zaten çok sıcak olsaydı herhalde bu kadar soruşturma başına gelmezdi. Dolayısıyla öyle bir ilişki, bir şey yok. 

Türkiye'ye döndüğünde hani biz zaten şunu söyledik: Bir güvence verin tutuklanmayacağına ilişkin. Tabii ki yargılamanın sonunda mahkumiyet kararı çıkarsa o infaz edilir. Ancak tutuklanmayacağına ilişkin güvencelerin müvekkilimiz hemen gelmek, yargılanmak kendisi hakkındaki iddiaları mahkeme huzurunda cevap vermek istiyor. Bunun yerine sayın mahkeme takdiri tam tersi yönde kullandı... karar verip tutuklanmasına karar verdi...  Baran Bey de tutuklanacağını bile bile 'geleyim mi, gelmeyeyim mi?' düşünürken ABD'nin isteğiyle Avusturyalıların yaptığı bu operasyon söz konusuydu. Yani Baran Bey'in iradesi tam tersine gelip burada yargılanmak, hesap vermekti. Çünkü 'hesap veremeyeceğim bir şey yok' diyordu..."