Corona virüs salgınına yönelik tedbirler kapsamında açıklanan 17 günlük tam kapanma sürecinde alkollü içki satışının yasaklanması beraberinde tepki ve eleştirileri de getirdi. 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada tekel bayilerinin istisna kapsamında olmadığını belirterek, "İstisnada yer almıyor ve kapalı. Bu açıdan hem bir muafiyet yok hem de soru işareti de söz konusu değil" dedi. Ancak hukukçular alkol yasağının yasal bir dayanağı olmadığını belirterek, "Karar ideolojiktir. Yaşam tarzınıza yönelik açık bir müdahaledir" diye düşünüyor.

Cumhuriyet’ten Seyhan Avşar ve Furkan Karabay’ın haberine göre, İdare Hukuku uzmanı Prof. Dr. Metin Günday, "Öncelikle şunu belirtmek gerekir. Kapanma sürecindeki alkol yasağının hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Bu yasağa baktığımızda bir kimse alkol aldığı zaman Koronavirüs ona daha fazla mı bulaşıyor? Alkol satışı yasakken, Cuma namazına gitmek ise serbest. Camide virüs bulaşmıyor mu? İktidar, laik Cumhuriyetin tasfiye edilmesine yönelik taşlar döşemeye devam ediyor. Alkol yasağı da bu zincirin son halkası oldu. Bir laik devlette kamusal yaşam, dinsel kurallara göre biçimlendirilemez" dedi.

Hukukçu Celal Ülgen de, "İçki satışının yasaklanması bir idari işlemdir. Bu idari işlemin idare hukuku ilkelerine uygun yapılması yasa gereğidir. Keyfi ve sebebi olmayan bir işlem hukuka aykırıdır. Bu işlem ile ilgili herhangi biri dava açsa hem yürütmeyi durdurma kararı alır ve hem de işlemi iptal ettirir" diye konuştu.

Cumhuriyet Kadınları Derneği Kurucu Genel Başkanı ve eski CHP milletvekili Şenal Sarıhan ise, şu görüşleri dile getirdi:

*Hukuksuzluktur. Kapanma amacı ile en ufak bir bağlantısı bulunmamaktadır. Daha önce hafta sonları için konulmuş olan bu yasaklama, bir adım daha ileri götürülerek din üzerinden politika üretme tavrıdır. 

*Ayrıca bu yasaklama, özel yaşama doğrudan müdahaledir. İktidar artık gizli ajandasını açık etmektedir. Hafta sonu içki yasağına ses çıkarmamak, kendilerine cesaret vermiştir. Hukuksuz olana “hayır” demeyi becerememek, ne yazık ki yeni hukuksuzlukların önünü açmaktır.

Hukukçu Turgut Kazan ise şunları söyledi:

*İktidarın bu hamlesi özel yaşama müdahaledir. Bu müdahale hukukla ve hiçbir değerle bağdaşamaz. İktidar güç kazandıkça görüyoruz ki mevcut hükümet bizimle yaşamak istemiyor. İnsanlar da artık burada yaşamak istemiyor. 

*İktidarın hukuk dışı uygulamalarıyla Türkiye’yi terk etme eğilimi de artıyor. Dolayısıyla iktidar 'laik Cumhuriyetin köküne kibrit döksek de İhvan Cumhuriyetini kursak” diyor. Kendi gibi olmayanlara “defolsun gitsin' diyor. 

*Halbuki o yasakladıkları içkiden ödenilen parayla Diyanet İşleri Başkanı’nın maaşı ödeniyor. Yani bu yasağın hukukla hiçbir ilişkisi yoktur ve bu düzenleme tamamen keyfidir.