Manisa'da yaşayan evli ve 1 çocuk babası emekli sosyal bilgiler öğretmeni 64 yaşındaki Tunay Demran, öğretmenlik yıllarında öğrencilerinin kendisine getirdiği sikkelere merak sarıp, koleksiyonerliğe başladı. Sikkelerin hikayelerini merak eden Demran, 20 yıl boyunca gümüş, bronz ve altın sikke biriktirdi.

“BU ZENGİN İŞİ SEN YAPAMAZSIN DEDİLER”

Sözcü'den İlken Kılıçdarslan'ın haberine göre: 1996 yılında hobi olarak biriktirmeye başladığı tarihi sikke işini 2000 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan aldığı belge ile resmileştirdiğini dile getiren Tunay Demran, ilk zamanlarda çok eleştiri aldığını söyledi.

Çevresinden ve ailesinden değişik tepkiler aldığını söyleyen Demran, “İnsanın kodlarında ‘Bir gün lazım olur’ diye biriktirme huyu var. Daha sonra bu huy istifçiliğe doğru gidiyor. Benim de sikke biriktirmem öyle başladı. Sikkeden önce pul ve antikalar biriktiriyordum. Ancak sikkeyle birlikte daha bilimsel hale getirdim. Çevremdekiler ve ailem bana para etmeyen paralar biriktiriyorsun diye ilk zamanlarda eleştirilerde bulundular. Kimileri ise, ‘Bu zengin işi sen yapamazsın’ dediler. Sikkeleri toplarken baya bir para gitti ve gitmeye devam ediyor” dedi.

EVE ÖZEL SİSTEM KURDU

Koleksiyoner olabilmek ve tarihi sikkeleri evde saklamak için bir takım şartların olduğunu söyleyen Tunay Demran, bunun için evine özel güvenlik sistemi kurdurduğunu söyledi.

Demran, tarihi sikkelerin evinde özel kasasının içinde her birini ayrı kilitli poşetlerle sakladığını dile getirerek, “Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli koleksiyoner olman için bazı şartları var. Bunun için evinde özel güvenlik sistemi olması ve tarihi eserleri özenle muhafaza edilmesi gerekiyor. Bende evimde özel güvenlik sistemi kurdum ve özel kasada tarihi sikkeleri saklamaya başladım. Bunun yanında evin dış cephesinin demir parmaklıklarla korunması lazım. Her yıl kontrol ediliyor. Envanter defteri tutuyorsun. Her sikkenin bilgileri ve kayıtları var. Bulduğumuz her eseri fotoğraflarını çekerek, bilgileriyle birlikte kayıt yapıyoruz. Sikkelerin evden dışarı çıkarılması yasak” ifadelerini kullandı.

“DEVLET KİMDEN NASIL ALDIN DİYE SORGULAMIYOR”

Biriktirdiği tarihi sikkeleri kendisine definecilerin getirdiğini ifade eden Tunay Demran, kendisine getirilen sikkeleri görünce her zaman heyecanlandığını söyledi.

Definecilerden sikke alırken heyecanını belli etmemeye çalıştığını söyleyen Demran, sözlerine şöyle devam etti; “Sikkeleri biz bulmuyoruz. Bizim kazı yapmamız yasak. Bize devlet ‘Kimden aldın, nasıl aldın’ diye sorgulamıyor. Çünkü yeter ki alınsın ve yurtdışına kaçmasın diyor. Defineciler de bunu bildiği için aracılarla bize ulaşarak bunları bize satıyor. Belgemiz olduğu için bize rahat satıyorlar. Eğer biz almazsak yurt dışına kaçacak. Mutlaka istenen fiyatın yarısını söyleriz. Bu bir kuraldır. İlk gördüğümde merakla inceliyorum ama bu merakı, heyecanı belli etmemek lazım. Eğer bunu hissettirirsek fiyatlar yükselir” 

“HER SİKKENİN KENDİNE AİT BİR HİKAYESİ VAR”

21 yıllık koleksiyonerlik hayatında elinde Helenistik, Bizans ve roma dönemlerine ait 341 adet tarihi sikke bulunduğunu söyleyen Tunay Demran, ayrıca elinde Türkiye’de ve dünyada bulunmayan iki değerli tarihi sikke bulunduğunu anlattı.

Her bir sikkenin kendine ait hikayesinin olduğunu söyleyen Demran, “Sikke bir propaganda aracıdır. Çünkü her bir sikke bir hikaye anlatır. Geçmişin hikayesini küçük bir sikkede bulabilirsiniz. İnsan yalan söyler ama sikke yalan söylemiz. Bir sikkede o günkü durumu, o dönemdeki yaşantıları her şeyi sana anlatır. Şuanda elimde dünyada ve Türkiye’de eşi benzeri olmayan iki sikkede bulunuyor. Bir tanesi Akhisar sikkesi. Bunun için tez hazırlandı ve makale yazıldı. İkincisi ise Sart Sikkesi’dir. Her sikkenin kendisine ait bir hikayesi var. Mesela Roma döneminde hatıraların silinmesi diye bir uygulama var. Eğer bir kral yeni gelen kral tarafından lanetlenirse, lanetlenen krala ait o dönemdeki her şey, anılar ne varsa siliniyor. Ancak eğer o dönemde kral kendine ait bir para bastırırsa, işte bunu silemiyorsun ve tarihin bir yerinde çıkıyor. Sikkelerin üzerindeki simgeler esasında o dönemin hikayesini, kimi zaman o kralın hikayesini anlatıyor” diye konuştu.

“TOPLAMASAYDIM BU ESERLER YURTDIŞINA KAÇIRILIRDI”

Koleksiyoner olarak tarihi eserlerin yurtdışına kaçırılmasından dolayı içinin acıdığını dile getiren Demran, koleksiyoncu olmanın en önemli amacının tarihi eserlerin yurtdışına kaçmasını önlemek olduğunu söyledi.

Kendisini ‘Tarihin emanetçisi’ olarak nitelendiren Demran, “Eğer bu sikkeleri ben toplamasaydım bugün burada olmayacaklardı. Roma Dönemi öncesinden en son Osmanlı padişahlarına kadar olan sikkeler yok olacaktı. Nereye gidecekleri de belli değildi. Yurtdışına bunlar misyonerler tarafından götürülüyor ve orada açık artırma ile çok yüksek fiyatlara satılıyor. Türk halkı olarak defineye karşı ilgimiz var.  Herkes define peşinde. Koleksiyonerliğin bir görevi de bu tür tarihi eserlerin yurtdışına kaçmasını önlemek” dedi.

Demran sikkelerin yanı sıra Osmanlı döneminin son padişahlarının paraları ve madalyonları ile yine yüzyıllık kral mühürlerini de toplandığını dile getirdi.

Emekli öğretmen Demran son olarak, tek hayalinin Manisa’da bir sikke müzesinin kurulması olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı; “Biriktirdiğimiz tarihi sikkeler sadece bizim kasalarımızda kalmasın. Bir çok insan görsün. Bunun içinde küçük bir sikke müzesi açılmasını istiyorum. Ben elimdeki tüm değerli sikkeleri bağışlamaya hazırım. Yeter ki elimizde duran tarihi herkesin görmesini sağlamak”