Yaşasın Kamuoyu Tepkisi!

Abone Ol

Öncelikle tüm okurları sevgiyle selamlıyorum. Polemik Haber ailesinin yeni üyesiyim ve bu sıcak ailenin içinde yer almaktan dolayı heyecanlıyım. Buradan, bu güzel aileye teşekkür ediyorum.

İlk yazımda, beni uzun süredir rahatsız eden bir şeyden bahsetmek istiyorum.  
 
Herkes gibi ben de gün içinde haber programlarına bakıyor, sosyal medyada birkaç tur atıyor, birkaç gazete karıştırıyorum. 

Haftada birkaç kez  “Görüntüler büyük tepki çekti, şahıs/şahıslar tutuklandı” gibi haberlere rastlıyorum. Burada kişilerden, olaylardan bahsetmeyeceğim. Beni ilgilendiren daha önce yargının verdiği bir kararın, kamuoyunun tepkisine göre değişebiliyor olması ve bunun çok sık yaşanmasıdır. Elbette kamuoyunun tepki vermesi demokrasi kültürünün gelişmesi ve toplumun sorunlara duyarlılığının artması açısından son derece önemlidir, burada zaten hemfikiriz. Asıl sorun ve sorulması gereken şunlardır; hakimin, ilk kararı neye göre verdiğidir, kararın kamuoyu tepkisine göre neden değiştiğidir, yeterli özen nerede gösterilmemiştir, bu denli geniş bir takdir yetkisi adaletsizliğe mi neden olmaktadır, kamuoyuna göre verilen karar suçluyu mağdur etmez mi? Elbette Türk adaleti, kararını Türk milleti adına verir, onun sinir uçlarını, hassasiyetlerini önemser. Ancak bunu kamuoyu tepkisi oluştuğunda değil her hakimin her karar verişinde hissetmesi gerekir. Tüm bunlar, adalet mekanizması içinde yeniden sorgulanmalı, gözden geçirilmeli, incelenmelidir. Bu yapılmazsa adalet vatandaşın gözünde göreceli, değişken, gündelik, baştan savma, popülist bir şeye dönüşür. Asıl o zaman adalet bizim vicdanımız olmaktan çıkar.   

*

SERTİFİKALAR, BELGELER ÜLKESİ

Rahmetli hocam İrfan Çiftçi, bir gün bana sertifikalar, belgeler toplumu olduk, demişti. O zaman çok anlam verememiştim. Ancak Şanlıurfa’da 3 bin dolara 'Peygamber soyu' belgesi alındığını öğrenince hocam çok haklıymış dedim, bunun bile belgesi varsa… Bu vesileyle hocamı kalben andım. 

*

İKİ ÇEŞİT ANNE VAR  

Yüz yüze eğitim kısmen başladı ve süreç devam ediyor. İki çeşit anne görüyorum, adeta iki kutuplu dünya gibi annelerimiz de. 

Biri panik halinde olan, ya çocuğum virüs kaparsa, çocuğumu okula asla göndermem diyen anne.
Diğeri ise bir şey olmaz, zaten bütün gün sokakta, başımdan gitsin yeter diyen anne.
Aklın, bilimin yolundan ilerleyen, çocuğuyla doğru iletişimi kurup virüsten nasıl korunacağını anlatan sakin, bilinçli anneler lazım. Varlar ama sayıları sınırlı.   

*

CEMAATLER VE TARİKATLAR NEDEN DENETLENMELİ?

Dini cemaatler ve tarikatlar dünyanın her yerinde az çok varlar.  Ancak Türkiye’deki cemaatler ve tarikatlar toplumda çok yaygın ve faaller. Devlete sızmak, ele geçirmek hatta yönetmek gibi bir ihtiras ve fantezi içindeler. Gördük ve yaşadık. Dernekleri var. Televizyon, radyo, gazete kurmuşlar, sosyal medyayı herkesten iyi kullanıyorlar. Para topluyorlar, ticaret yapıyorlar, vaaz veriyorlar, burs veriyorlar. Açıkçası hiçbir dönem olmadığı kadar sağlam kurumsallaşmışlar. 

Optimar’ın araştırmasında yer alan “Cemaat ve tarikatları denetleyen bir üst kurum olmalı mıdır?” sorusuna yüzde 65.9 “Evet” çıkması çok doğal. Ülkemizde her şey denetlenirken cemaatler neden denetlenmesin, öyle değil mi?  Kaldırmıyorsanız bari denetleyin. 

AKP’ye oy vermiş seçmenin yüzde 67.8’i, CHP’li seçmenin yüzde 67.3’ü “denetlensin” demiş. Şaşırmıştım ancak demek ki aklın yolu birmiş!

*

HERKESİN BİR ŞAHMERAN’I VARDIR

Bu sayfada okuduğum kitaplardan, filmlerden önereceğim. Eskilerden, yenilerden ortaya karışık. 

• Kitap: Murathan Mungan - Cenk Hikayeleri

Yeni başladığım bir kitap. Sanırım her insanın bir Şahmeran’ı bir de Şahmeran’a ihanet eden tarafı var. 

• Film:  Piyano-1993

Yeni izledim. Tutkunun varoluş mücadelesine dönüştüğü bir film. Bu filmden çıkardığım sonuç, evet, kadın tarihte hiçbir zaman anlaşılmadı ve bu yüzden tutku en çok kadına yakışıyor.