İstifasını açıklayan Ardern, kendisine ve ailesine yönelik taciz veya tehditlerin istifa kararında belirleyici bir faktör olmadığını, yalnızca enerjisinin kalmadığını söylemişti.

‘EN ÇİRKİN SALDIRILARA GÖĞÜS GERDİ’

Ancak, ülkenin önde gelen siyasi liderleri ve kamuya mal olmuş kişiler, sürekli iftira, taciz ve kişisel saldırıların bu tükenmişliğe katkıda bulunduğunu söylerken, bazı milletvekilleri başbakanın "görevden atıldığını" söylüyor ve Yeni Zelanda'nın politik kültürünü yeniden gözden geçirmeye çağırıyor.

Maori Partisi Eş Başkanı Debbie Ngarewa-Packer, Ardern'in sürpriz istifasının ardından yaptığı açıklamada, "Önemli bir liderin sürekli karalama nedeniyle görevden istifa ettiği siyaset için üzücü bir gün. Ailesi son iki yılda gördüğümüz en aşağılayıcı siyaset biçimi olduğuna inandığımız şeyle en çirkin saldırılara göğüs gerdi" dedi.

‘AŞIRI KUTUPLAŞMA’

Yeni Zelanda'nın seçilmiş ilk kadın lideri olan eski başbakan Helen Clark, Ardern'in görev süresi boyunca "benzeri görülmemiş" saldırılarla karşı karşıya kaldığını söyleyerek "Başbakanlar üzerindeki baskılar her zaman büyüktür, ancak bu sosyal medya çağında, Jacinda, benim deneyimime göre ülkemizde eşi benzeri görülmemiş düzeyde bir nefret ve kinle karşı karşıya kaldı" dedi.

Clark, "Toplumumuz artık, siyaseti giderek daha itici bir çağrı haline getiren aşırı kutuplaşmaya müsamaha göstermeye devam etmek isteyip istemediğini düşünebilir" diye ekledi.

POLEMİK HABER/DIŞ HABERLER