Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Milli Güvenlik Kurulu (MGK), yılın ilk toplantısını yaptı.

Beştepe’deki MGK toplantısında, Irak ve Suriye’nin kuzeyinde yürütülen terörle mücadele operasyonları başta olmak üzere birçok stratejik bölgesel ve ulusal güvenlik konusu ele alındı.

MGK’da şu kararlar alındı:

2022 yılında milli güvenliğimiz açısından önem arz eden siyasi, askeri ve iktisadi gelişmeler tüm yönleriyle değerlendirilmiş: 2023 yılında karşı karşıya kalınması muhtemel meseleler ile bu çerçevede yürütülecek faaliyetler ve alınacak tedbirler müzakere edilmiştir.

PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere, milli güvenliğimize, birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla icra edilen operasyonlar hakkında kurula bilgi sunulmuştur. İhtiyaç duyulması halinde daha ileri adımların atılacağı, bunun için gereken iradenin ve hazırlıkların tam olduğu kaydedilmiştir.

SURİYE

PKK/KCK-PYD/YPG, terör örgütünün ve destekçilerinin, Suriye halkının barış, huzur ve refaha kavuşmasının önündeki en büyük engeli teşkil ettiği; terör örgütlerinin tamamen bertaraf edilerek Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini esas alan kapsayıcı ve bütüncül bir çözüme ulaşılmasının, kalıcı barışa giden yolu açacağı belirtilmiştir.

YUNANİSTAN

Yunanistan'ın sürdürdüğü kışkırtıcı eylem ve söylemleri ile silahlanma gayretlerinin, bölgemizdeki gerilimi artırmanın ötesinde bir fayda sağlamayacağı belirtilmiş Türkiye'nin milli güvenliğini ve menfaatlerini hedef alan herhangi bir oldubittiye hiçbir surette müsaade edilmeyeceği hususu, bir kez daha kuvvetle vurgulanmıştır.

İSVEÇ VE FİNLANDİYA

Türkiye'nin NATO'nun açık kapı politikasını desteklediği, buna mukabil NATO İttifakı'na katılmak isteyen devletlerin de müttefiklik hukukuna ve ruhuna uygun hareket etmeleri gerektiğinin altı çizilmiştir. PKK/KCK-PYD/YPG ile FETÖ başta olmak üzere terör örgütleri ile mücadele konusundaki mutabakat zaptından kaynaklanan yükümlülüklerini somut adımlarla bir an evvel yerine getirmelerinin zaruri olduğu ifade edilmiştir.

İslam karşıtı ırkçılığın bir tezahürü olan ve milyarlarca insanın kutsal değerlerini hedef alan menfur saldırılar şiddetle kınanmış; din, vicdan ve düşünce hürriyeti gibi değerleri temellerinden sarsan, demokrasi ve ifade özgürlüğü ile de izah edilemeyecek eylemleri teşvik ve himaye edenlerin, insan haklarını hiçe sayan bu nefret suçuna ortak oldukları hatırlatılmıştır.