Türkiye ile NATO ittifakı içerisinde yaşanan “İsveç-Finlandiya gerilimi” devam ederken, Amerikan medyasına konuşan ABD’li yetkililer dikkat çekici iddialarda bulundu. Ülkenin saygın gazetelerinden Wall Street Journal’da yer alan haberde, “Son yıllarda Avrupa güvenlik politikasındaki en dramatik dönüşümlerden biri olmaya aday olan Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğinde karar şu an tek bir adamda: Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan. Erdoğan’ın iki ülkeye NATO kapılarını açma kararını engellemesi Batılı müttefikleri ile Türkiye hükümeti arasında karmaşık bir müzakerenin kapılarını araladı. Erdoğan’ın rahatsız olduğu konu bu ülkelerdeki Kürt terör örgütleri olduğunu Türk ve ABD’li yetkililer açıkladı” ifadesi yer aldı. Bu konuda taleplerin geçmişte de gündeme geldiğine dikkat çeken yetkililer geçen hafta Erdoğan’ın bu konuyu tekrar gündeme getirmesini değerlendiren bazı yetkililer, “Bu konu hem NATO yetkililerini hem de Türkiye’nin kendi diplomatik görevlilerini şaşırttı” dedi. ABD’LİLER: “AMACI BIDEN İLE DAHA SIK GÖRÜŞMEK” Wall Street Journal’a konuşan üç ABD’li yetkili ise, “Türkiye bu pozisyonunu kullanarak Washington’dan imtiyaz elde etmeye çalışıyor. Bunlar arasında yeni F-16 savaş uçaklarının satışı ile birlikte Başkan Biden’la daha sık görüşmek var. Buna potansiyel bir telefon görüşmesi de dahil” dedi. Türk diplomatlarının bu konuyu diplomasi çerçevesinde çözme yönünde açıklamalarına karşılık Erdoğan’ın ifadelerinin de sertleştiğine dikkat çeken Wall Street Journal’a konuşan ABD’li yetkililer, “Batı ülkelerinin Türkiye’yi ikna edeceğine emin. Batılı yetkililer Haziran ayının sonunda gerçekleşmesi planlanan NATO Zirvesi öncesinde bu sorunu çözmek için baskı altında. Sorun zirveden önce çözülse bile üyelik süreci haftalar veya aylar sürecek” yorumuna da yer verdi. Öte yandan aynı makalede, “Türkiye’de de onun gücü elinde tutmasını tehdit eden ekonomik kriz ve gelecek yıl için planlanan seçimler sebebiyle Erdoğan da baskı altında” denildi. Makalede, Finlandiya’nın ikincil zarar gördüğü belirtilirken, Ankara’nın Finlandiya hakkında çok az iddiada bulunduğunu ve aksine İsveç’e odaklandığını da hatırlattı.