Türkiye genelinde hububat hasadı büyük oranda tamamlanırken, Niğde bölgesinde, özellikle Çiftlik ilçesinde hasadın devam ettiğini belirten Gürer, “Buğday, arpa ve çavdar hasadı sürüyor. Ancak üreticiler bu yıl da emeklerinin karşılığını alamadı. TMO’nun açıkladığı alım fiyatının altında fiyatlarla tüccara ürün vermek zorunda kaldılar” ifadelerini kullandı.
Hububat üreticisi Yılmaz Ateş, şunları kaydetti:
“Bu yıl buğday ve çavdardan beklediğimiz faydayı sağlayamadık. Şu an burada 150 balya çıktı, 2 ton da çavdar çıktı. Toplam 15 bin lira masrafımız var. Buğdayın, çavdarın yapacağı da 2 ton gelse 10 bin liradan 20 bin lira. Kendi ittiğimiz emeğimiz, yaktığımız mazot, çoluğun çocuğun çalıştığı cabası… Hep biçere çalıştık. Girdi fiyatları, gübrenin, ilacın, tohumun fiyatı artıyor. Mazot gideri artıyor. Bugün bir ton gübre alsan 30-35 bin lira. Buraya bunun sulaması dahil değil. TMO alım yapmıyor. Biz burada şahsa veriyoruz. Şahıs da istediği paraya alıyor. 10 lira, 10,5 lira, 11 lira… Fiyatı ne belirlerse o fiyata vermek zorunda kalıyoruz. Biri 10 liraya alıyor, biri 10,5 liraya, biri 11 liraya… Durum böyle. Buğdayı da kaldırdık, aynı. 3 ton buğday kaldırdım, 300 balya kaldırdım. Masrafım 50 bin lira. Kaldırdığım ürün o para etmez.”
“Çok zor durumdayız''
Yılmaz Ateş'in eşi çiftçi Güler Ateş de "Vallahi biz çok pişmanız. Çok zor durumdayız. İlaca veriyoruz, biçere veriyoruz. Bizim elimizde bir şey kalmıyor. Üstümüzden başımızdan belli. Eskiden bugüne bakarsan daha iyiydi. Şimdi çok pahalı mazot, çok pahalı ilaç. Şu biçere şimdi 7-8 bin lira para veriyoruz ama kaldırdığımız bir şey yok” dedi.
Gürer’in, “Çiftçi ailesi olarak masraflara kendi emeğinizi yazmıyorsunuz değil mi” diye sorması üzerine Güler Ateş, “Kendi yaptığımızı koymuyoruz. İşte 3-4 kişi çalışıyoruz. Bunlar bu sıcakta yanıyor. Bak çocuğun yüzüne… Yokluktan” şeklinde bir yanıt verdi.
Ailenin kızı Nazlı Ceylan ise “Vallahi çiftçinin durumu iyi değil. 1 liranın hesabını yapıyoruz şu an. Anne şunu al dediğinde alamıyorum. Küçüğü kucağıma alıyorum, büyüğü pazara götürmüyorum ki bir şey istemesin. Gelirimiz giderimizi karşılamıyor” ifadelerini kullandı.
Yılmaz Ateş, hayvancılıkta yaşadıkları sıkıntıları da dile getirerek, “700 liraya yem alıyorum, 14 liraya süt satıyorum. Devletin verdiği rayiç bedel 18,35 lira ama bizden 14 liradan süt alıyorlar” diye konuştu.
''Gün geçtikçe vatandaş batıyor''
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, “Çiftçilik yapan hayvancılığı sürdürebiliyor ama çiftçilik yapmayan hayvancılığı da sürdüremiyor” sözleri üzerine çiftçi Ateş, “Sürdüremez vekilim. Ben buradan bu tarlayı kaldıracağım da hayvanlara bakacağım. Hayvandan bir buzağı gelir de o da sağ kalırsa, satarsam para kalırsa kalıyor, kalmazsa o da yok. Kendi tarlamı ekmesem hayvancılık yapamam. Balyanın tonu 3500-4000 lira, samanın tonu 4000-4500 lira. 4 tane malın olsa ikişer ton saman alsan 8 bin lira. 8 aydır süt desteği almadık. Tarla bitkilerinde masraflar arttı ama gelir artmadı. Gün geçtikçe vatandaş batıyor. Geçen yıl 120 bin lira masraf yaptım patatese. Ortağımla patatesten 28 bin aldık” ifadelerini kullandı.
Köyleri gezdiklerini, hepsinde çiftçinin ürettiğinden para kazanamadığını anlattığını söyleyen Ömer Fethi Gürer, "Ekonomik anlamda büyük darboğaz var. Banka kredi kartlarının ötelenmesi, çiftçiye bu konuda destek verilmesi gerekiyor. Faizler silinmeli. Böyle giderse üretmek sıkıntılı. Mazot pahalı, gübre pahalı. Girdi maliyetleri artıyor, gelir daralıyor” şeklinde konuştu.
'' Hayvancılık yapanların evinde yoğurt, süt yok''
Çiftçi Yılmaz Ateş, masraflarından bahsederek, “Bugün bir ilaç 3,5-4 bin lira. 4 defa atsan 16 bin lira. Bu tarlaya gübre atmasan verim alamazsın. Gübreye bağımlı hale gelmişiz. Masraflar yüksek. Patatesi barajdan suluyorum 250 liraya. Toprak sudan sulayanlar 500 lira ödüyor. Böyle olunca sıkıntılar büyüyor. Hayvancılık yapanların evinde süt, yoğurt yok. Niye? Çocuğu okuyor, harçlık göndermek için satıyor. 61 yaşındayım, ayağıma sıfır ayakkabı almadım, oğlanın gönderdiğini giyiyorum” dedi.
Nazlı Ceylan, “Tarla da bebek gibi; ne kadar iyi bakarsan o kadar verim alırsın ama bizim imkânımız yok. Hayvanımız olsa gübresini kullanırız ama hayvana bakma imkânımız da yok. Halk batıyor ama ses çıkaran yok” diye konuştu.
''Hasat yapıyor ama üründen para kazanamıyor''
Ömer Fethi Gürer, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Hangi köye gittiysek üreticinin derdi aynı. Tarım, giydiren ve doyuran bir sektör olarak sürdürülmesi zorunlu. Çiftçi desteklenmeli, destekler zamanında verilmeli. Bu yılın desteği gelecek yıla kalınca destek olmaktan çıkıyor. Hasat yapıyor ama üründen para kazanamıyor. Buğdayı 13,5 liradan satamıyor, 11-12 liraya tüccara veriyor. Büyükşehirlerde simit 15 lira. 1 kilo buğdaya 1 simit alamıyor. Sütü 13,5-14 liradan satıyor ama Ulusal Süt Konseyi fiyatı bu bölgede işlemiyor. Büyükşehirde kafede 2 litre süte ancak bir bardak çay içebiliyorsun.”