Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin 59’uncusunu Bolu’da düzenledi. Genel Başkan Özgür Özel’in konuşma yaptığı mitingde, tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun mesajı da okundu.
''Bolu'dayız, meydandayız, eylemdeyiz ve meydanlara sığmayan sizlere müteşekkiriz''
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de sahneye çıkarak bolu halkına hitap etti.
“Bugün yiğitler diyarı Bolu'ya geldik, tarihi kadim, toprağı bereketli, insanı yürekli Bolu'dayız. Sıkıntıların çok olduğu ama umudun yok olmadığı, sizlerin sayesinde umudun ayakta olduğu bir sürecin içindeyiz. Bolu'dayız, meydandayız, eylemdeyiz ve meydanlara sığmayan sizlere müteşekkiriz. Hepiniz hoş geldiğiniz" diyerek sözlerine başlayan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yurttaşlara şöyle seslendi:
"Meydana varan sokakları başına kadar dolduran, arama noktalarını aşan, haftanın son günüde bu saatlerde eve gitmek, evlada gitmek, eşe gitmek, anaya babaya varmak, sevgiliye kavuşmak varken, omuz omuza mücadele için burayı dolduranlara selam olsun! Helal olsun!
Bolu'dan her bahis geçtiğinde bir Bolu Beyi hatırlanır, bir Köroğlu hatırlanır. Şöyle bakıyorum meseleye, bugünün zalimlerine. Bolu Beyi olmaya ne var? Bolu Beyi olmak için bir kötü yürek, bir de tüfek lazım. Ama Köroğlu olmak için, Köroğlu olmak için bir Köroğlu, bir Kırat, bir de arkanda millet gerek, millet gerek, millet gerek arkanda. Öyle 10 binler arkanda binler varken, omuz omuzayken Bolu'yla hep birlikteyken, o kötülükten medet umanlar utansınlar, sıkılsınlar. Biz iyi insanlarla, yürekli, namuslu insanlarla birlikte mücadele etmeye, direnmeye ve hep birlikte başarmaya kararlıyız. Buna yürekten inanıyoruz.
"Bolu Mitingi'nin bir özelliği de biz mitinglere genel başkan yardımcılarımız, parti meclisi üyelerimiz, milletvekillerimizle gidiyoruz. Ama bugün Bolu'da tam kadroyuz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin tüm milletvekilleriyle aranızdayız, yanınızdayız, huzurunuzdayız. Her birisi, her birisi birbirinden kıymetli, değerli, bu zorlu süreçte mecliste mücadele eden, sahada mücadele eden, saldırılara karşı göğüs göğüse mücadele eden, görev verilince görev yerine koşan, olmadım memleketine koşan, saldırılarda baba ocağını korumak için göğsünü siper eden milletvekillerime, grubumuza huzurunuzda teşekkür ediyorum."
Bolu'da 20 yıllık kayıp...
"Bu iktidar kadına iyi gelmiyor, çocuğa iyi gelmiyor, doğaya iyi gelmiyor, maalesef ormana da iyi gelmiyor. Tam 2004-2024 arası ortalama 788 yangın çıktı ve geçen sene son 20 yılda yanan kadar ormanı maalesef Bolu kaybetti. Tabii bir yandan yangınlar olunca yangın uçaklarından, helikopterlerden bahsediliyor.
Üç büyük uçak daha olsa bu yangın hemen kontrol altına alınırdı diye konuşanlara sadece şunu hatırlatıyorum. 19 Mart darbesi için harcadıklarını kendileri itiraf ettikleri, "Rezervleri bugünler için tuttuk, bugünlerde yaktık" dedikleri parayla üç değil 3.000 tane yangın söndürme uçağı alınıyordu. Memlekete yaptıkları kötülüğü bir de bu tarafıyla görmek mümkün. Bolu'dan Karabük'e uzanan Gerede Çayı'na yapılan ihaneti Bolu milletvekillerimiz yıllardır dillerinde tüy bitircesine anlatıyorlar. 350 kat artan bir kirlilik var. Cennet Bolu, vahşi madencilikle boğuşuyor.
Mengen'in bu konudaki sesini duyuyoruz. Oradaki ÇED sürecine yönelik mücadeleyi duyuyoruz. Mengen'de madencilik, vahşi madenciliğe karşı verilen mücadelenin sonuna kadar arkasındayız. Mengen'in sonuna kadar yanındayız."
''Hala daha baş sorumlu bakanı koruyorlar, yazıklar olsun!''
"36'sı bebek ve çocuk 78 canımızı kaybettik. En çok da Bolu'nun yüreği yandı. O gün biz tüm programlarımızı iptal edip buraya koşarken, birileri Ankara İl Kongresi'nde rozeti takana kadar vefat sayısını gizli tutmaya çalışıyorlardı. Tanju Başkan, gerçek rakamın 60'dan fazla olduğunu söyledi ama onlar güle oynaya rozet taktılar. Baktılar bilirkişi heyeti, il özel idaresi diyor, turizm bakanlığı diyor çalışma bakanlığı diyor. Aldılar bilirkişi raporunu buradan bakanlığı kaldırın dediler. Biz bu tür meselelerin siyaset üstü ele alınmasını isteriz. Ama o gün yaptıkları işle, dışarıdan heyet getirmelerle, Danıştay'da daire başkanının yüreği yanmış, herkesin dudakları titriyor dinlerken. AKP'ye emek vermiş ailelelerin de canı yandı. Ortak talep şu kimseyi korumayın. Hala daha baş sorumlu bakanı koruyorlar, yazıklar olsun!
Adalet gelene kadar, Kartalkaya ailelerinin de sizler yanında duruyorsunuz, bizler yanlarında duruyoruz, bundan sonra da yanlarında durmaya devam edeceğiz ve iktidar olduğumuzda, başta Soma davasındaki 301 evladımızın adalet talebi olmak üzere Soma'dan Kartalkaya'ya kadar, Hendek'le, Afyon'uyla, Çorlu'suyla ve daha sayamadığım onlarcasıyla yüreğinde adalet talebi bu yargıya, iktidar tarafından yönlendirilen bu yargıya takılan herkese söylüyorum: Yüreğinizi ferah tutun, gün gelecek, o davalar yeniden görülecek, hak yerini bulacak, adalet yerini bulacak."
"Bugün enflasyon rakamları açıklandı''
"Bugün enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK'e göre enflasyon aylık %3.2, yıllık %33 ama gerçek enflasyon ENAG ölçtüğünde yıllık %63. Arada yarı yarıya fark var. Maalesef bu yarı yarıya fark da emeklinin maaşından, asgari ücretlinin alacağı zamdan, memurun maaşından çıkıyor.
"Hesaplar TÜİK'e göre yapılıyor. TÜİK, Tayyip'i üzmeyen İstatistik Kurumu'nun baş harfleri biliyorsunuz ama diğer tarafta, diğer tarafta yoksulluk artık katlanılamaz bir noktaya geliyor. Bakın, bugün, geçtiğimiz hafta açıklanan rakama göre resmi yoksulluk sınırı 91.000 lira oldu."
Cumhuriyet Halk Partisi grubu yarın Bolu’da yaptığı kamptan sonra hem Meclis zemininde sorunlar kadar çözümleri söyleyen, hem sokaklarda, meydanlarda katıldıkları her toplantıda Türkiye’yi yönetmeye hazır kadrolarımızın ve Türkiye’yi nasıl yöneteceğimizi, ilk 100 günde, 500 günde neler yapacağımızı, kalıcılaşmış görünen sorunları nasıl hızla ortadan kaldıracağımızı teker teker anlatacaklar. Cumhuriyet Halk Partisi adayıyla, grubuyla, örgütüyle, milletiyle birlikte adım adım iktidara yürüyor.
"Ekrem Başkan o diplomasızı üç kez üst üste yendi''
Ekrem Başkan'ın sebebsiz yere içeride yattığını kimse sanmasın. Büyük bir suçu var. Çünkü, örneğin 31 yıl önce birisi bir cinayet işlemiş olsa, bugün itiraf etse, yargılanmıyor, 'zaman aşımı var' diyorlar. Ekrem Başkan'ın 35 yıl önce, 17 yaşındayken, kayıt yaptırıp 34 yıl önce nakille geldiği, diploma aldığı üniversitenin diplomasını 31 yıl sonra iptal ediyorlar. O başımızdaki diplomasızı gönderip yerine helal diplomasıyla Ekrem Başkan'ı getirmeye kararlı mısınız? Şimdi öyle bir suçu var ki, Ekrem Başkan o diplomasızı üç kez üst üste yendi. Dördüncüyü yenmeye de karar verdi. O yüzden saldırıyorlar bu kadar.
"Ben değil; gidip de icazet aldığı, yan yana poz vermek için uğraştığı Trump söylüyor''
Erdoğan kendine çalıştı, yetmedi. Zenginlere çalıştı, yetmedi. Şimdi kime çalışıyor? Trump'a çalışıyor. Öyle bir şey ki, Trump'ın istedikleriyle kendi isteğini Trump'a ediyor. Dünyanın en acımasız alışverişi, o kadar zengin ülke, bu kadar yoksulluk, zorluk içinde yaşayan bir ülke, onların bize katkı yapması gerekirken, gidiyor, anlaşma yapıyor. 250 tane Boeing alacak. Fahiş fiyata Amerika'dan sıvılaştırılmış gaz alıyor. Türkiye'de Eskişehir'dekiler başta olmak üzere çok kıymetli mineralleri, nadir elementleri Trump istediği için, aynı Ukrayna'da olduğu gibi, Trump'a vermeye çalışıyor.
Peki bunları yapıp da karşılığında ne alıyor? Hiçbir şey. Ne almış biliyor musunuz? Kendisi için meşruiyet almış. Ben söylemiyorum. Ben söylesem çıkıp itiraz etmekte haklı. Demesi lazım ki, 'Ya ben seçime girdim de, seçimden çıktım da, o da bu da'... Meşruiyetin iki ayağı var. Birisi sandıktan çıkacaksın ama sonra demokratik ve adil yöneteceksin. Ben, sandıkla ilgili kısmıyla bunu getiren anayasa değişikliğinin öncesinde, sırasında, sonrasında olanlar; başta OHAL olmak üzere zaten meşruiyeti tartışmalı ama dese ki, 'Son sandıktan çıktım, devamında da adil yönetmedin, demokratik yönetmedin'. Ama bunları ana muhalefet lideri olarak ben değil; gidip de icazet aldığı, yan yana poz vermek için uğraştığı Trump söylüyor.
"Meşruiyet okyanus ötesinden, Amerika'dan alınmaz; Bolu'dan alınır, milletten alınır''
Gitmeden önce Trump'ın Ankara Büyükelçisi, 'Hiç aklıma gelmemişti. Trump çok zeki bir adam. Erdoğan'a meşruiyetini vereceğim. Her şey güzel olacak. Her şeyi alacağım' diyor. Gittiği gün Filistin'le ilgili bir soruya, 'Trump savaşı bitiremedi' dedi diye bu sefer Dışişleri Bakanı, Erdoğan hakkında '5 dakika görüşmek için yalvarıyorlar. Erdoğan da gelecek, görüşecek. Bütün meseleler burada biter. Bir de ileri geri konuşuyorlar' diyor. Bu büyükelçi, o Dışişleri Bakanı bunu dedikten sonra, hiçbir şey olmamış gibi, Trump'ın yanına gitti. İlk cümle ne? Trump dedi ki: 'Hileli seçimleri en iyi bu bilir.'
Meşru olmadığını, Türkiye'de bir meşruiyetinin kalmadığını, Amerikan kamuoyunun da onu meşru bir aktör görmediğini kendi tespit etmiş. Mineraller, madenler, Boeingler, gazlar karşılığında ona meşruiyet vermiş. Buradan Erdoğan'ın gözünün içine baka baka söylüyorum. Meşruiyet okyanus ötesinden, Amerika'dan alınmaz; Bolu'dan alınır, milletten alınır.
"Biz Cumhuriyet Halk Partisi'ni bir cephe olarak savunmuyoruz''
Bu kadar zulüm, bu kadar haksızlık, bu kadar mücadele, bir de gitmiş Trump'tan icazet alıp darbeye girişmiş, bir de üstüne meşruiyeti de oralarda arıyor. Açıkça söylüyorum. Geçtiğimiz hafta bu otobüsün üstünde Filistin mitingi için muhalefet partilerinin liderleriyle birlikteydik. Her zor günümüzde bize koşan, gelen, destek açıklayan güçlü bir muhalefet var Türkiye'de. İYİ Parti'nin, DEVA'nın, Gelecek'in, Saadet Partisi'nin yeni mücadele hattıyla, Yeniden Refah Partisi'nin, DEM Parti'nin tüm süreçlerde CHP'ye yapılan saldırılarda destek açıklamalarını okuduk, ziyaretlerini kabul ettik, müteşekkirliklerimizi de bildirdik. Birileri kendini gayrimeşru görüp, birileri CHP'nin olmadığı yerde 'aman aman' deyip yıllardır bayramlaşmadığı partileri davet edip çay içti diye, yıllardır elini sıkmadıklarına şimdi çeşitli umutlarla el uzattılar diye esas kızılacak dururken, hiçbir günahı olmayan kişilere, parti seçmenlerine ağır gelecek sözler, laflar söylenmesin. Çünkü bildiğimiz bir şey var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi'ni bir cephe olarak savunmuyoruz. Biz Türkiye'nin bütün demokrasisini savunuyoruz. Bunun için de şunu biliyoruz ki: Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.
"Başımızdaki bu cebbarut iktidar gidecek''
Bunun için muhalefete muhalefet devrini çok gerilerde bıraktık. Geçmişte hatalar oldu, kusurlar oldu, tartışmalar oldu. Haklıyı, haksızı orada bıraktık. Biz önümüze bakarken kol kola, omuz omuza, dayanışma içinde; başımızdaki bu kötülüğe karşı kendini getiren, sandıktan kaçan, demokrasi treninden inen, bir daha seçim yapmamayı bile hesap eden, yapacaksa da kendinden sonrasına veliahtı bile aileden arayan birine karşı demokratik mücadele ile kazanacağız. Mücadeleyi büyütmeye, bütün muhalefete hep beraber sarılmaya söz mü? Söz mü? Sakın ha sakın kimse, iktidara muhalefet etmek varken muhalefete muhalefetle uğraşmasın. Bizim hedefimiz belli. Sandık gelecek, başımızdaki bu cebbarut iktidar gidecek."
"AK Parti'nin yargı kollarına güveniyor''
Malum, 19 Mart darbesinin üzerinden tam 198 gün geçti. İktidar o gün milletin sofrasından kalktı, gitti Trump'ın sofrasına oturdu. 198 gün sonra burada Bolu'dayım ve o günlerde söylediği bir sözü Bolu'ya hatırlatayım: Diyordu ki, 'Bir aya kalmaz insan içine çıkamayacaklar.' Bak, 7 ay sonra otobüsün üstüne çıktım yine. Bolu'nun gözünün içine bakıyorum. Birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar diyordu; milletin yüzüne bakıyorum, Bolu'nun gözünün içine bakıyorum ve buradan söylüyorum ki sen siyasi mücadeleyi bıraktın. Örneğin Erdoğan, Bolu AK Parti teşkilatına güvenmiyor; Bolu Ak Gençlik'e güvenmiyor, kadın kollarına güvenmiyor. Onun için yeni bir kol kurmuş, bizi yenmek için AK Parti'nin yargı kollarına güveniyor; yargı kolları başkanı Akın Gürlek'e güveniyor. Biz Bolu'da siyaseti, milletvekilimizle, il başkanımızla, belediye başkanımızla birlikte yapıyoruz. Biz sonuna kadar Bolu'ya inanıyoruz, gücümüzü de Bolu'dan alıyoruz; hizmeti de Bolu'ya yapıyoruz.
Oraya bir yargı kolları başkanı koymuş. Bugün Fatih Altaylı'nın duruşması vardı. 104 gündür tutuklu, boş koltuk yayınını milyonlar izliyor adam içerideyken. Tutmuş, çıktı bugün 104 günün sonunda serbest kalması dışında bir seçenek yok, yapılan suçlama ağzınla söylediği lafın başını kırpmış, sonunu kırpmış. Efendim Cumhurbaşkanına tehdit ve hakaretmiş; içinde ne tehdit var, ne hakaret. Bugün tutukluluğun devamına karar verdiler.
"Bugün AK Parti'nin kara düzenine alet olduğu için suç işliyor''
Ayşe Hanım 13 yıl önce Gezi Parkı'na gitmiş; buradan duyuralım: Şikayetçi, bunu şikayet eden diyor ki: 'Ayşe Barım'ı tanımam, sosyal medyadan Gezi'ye gittiğini gördüm, kızdım, şikayet ettim; gözümle görmedim' diyor. 248 gündür tutuklu. Hakim karşısına çıktı. Gezi'ye onları Ayşe Barım götürdü dedikleri bütün sanatçılar, 'Ayşe söylemedi' dediler. Hatta birisi dedi ki 'Ne Ayşe'si, ya beni Yavuz Bingöl çağırdı' dedi. Yavuz Bingöl o zaman özgürlükçüydü, bugün darbeci oldu. Erdoğan'ın dizinin dibine oturdu. Eğer şu kadarcık haysiyeti olsa birilerinin bu ifade üzerine giderler; nasıl karga tulumba herkesi alıyorlar öyle de değil. Bir telefon açın ya, bir telefon açın; Yavuz Bingöl'e bir ifadeye çağırın, göreyim. Ama Yavuz Bingöl Gezi’de suç işlemedi. Bugün AK Parti'nin kara düzenine alet olduğu için suç işliyor.
"Hep birlikte kazanma ihtiyacımız var''
Furkan Karabay, Akın Gürlek hakkında haber yaptığı için tutuklandı; 114 gündür hapiste, arkadaşımızı bugün yine hapisten salmadılar. Onun için söylüyorum: Bizim birbirimizle uğraşmaya değil, hep birlikte mücadele etmeye, hep birlikte kazanma ihtiyacımız var. Ne diyoruz: 'Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber.'
Bugün Bolu'da, Bolu tarihinin en önemli akşamlarından birini yaşadık. Dezavantajlı bir zamanda muhteşem bir birlikteliği hep birlikte yaşadık. Karşımızda bundan 23 yıl önce kendi hocasına Erbakan Hoca'ya 'Yaş yetmiş, iş bitmiş' diyen biri vardı. Bundan 25 yıl önce rahmetli Ecevit'e, 'Ölünce mi bırakacaksın be adam' diyen birisi şimdi o yaşlara geldi. Ben kimseye ne ölümü anarım ne yaşla dalga geçerim; Allah herkese sıhhat, afiyet versin. Güçleri yetiyorsa mücadele etsinler; bizi yensinler. Ama biz, gücünü Amerikalarda arayan, bu milletin gözünden ve gönlünden düşmüş olanlara karşı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini bir kez daha birinci parti yapmaya ve geçen seçimlerde olduğu gibi 'Türkiye'nin birinci partisi Cumhuriyet Halk Partisi' dedirtmeye devam edeceğiz.
"Adaleti, mahkemede de cüzdanda da sağlayacağız''
Biz oğlan mı olsun, damat mı olsun, atanmış bakanlardan TikTok'çu mu olsun; yoksa çıksın Erdoğan mı olsun? Rakip konusunda bir tercihimiz yok. Çünkü biz karşımızda kimin olduğuna değil, kimin gözünün içine baktığımıza bakıyoruz. Biz işçilerin, alın teriyle çalışanların, toprağa alnının terini sürüp oradan bereket fışkırtanların, açtığı dükkanında helal kazanç için siftah bekleyenlerin, geleceği dünyanın öbür ucunda değil hayallerini burada kurmalarını istediğimiz gençlerin partisiyiz. Biz emeklinin de, emekçinin de; yaşlıların da, gençlerin de; çiftçinin de, köylünün de, esnafın da partisiyiz. Biz bu halkın partisiyiz, biz sizin partiniziz. Hep beraber, partimizin yenilediğimiz programıyla, hükümet programımızdaki tüm vaatlerimizde açıklanan her bir vadimizle kimin yarasına merhem süreceğimizi söyleyerek, bu güzel ülkeyi güçlendirerek, kalkındırarak, adaleti, mahkemede de cüzdanda da sağlayacağız.
100 liralık verginin 89 lirasının milletten, 11 lirasının şirketten alındığı değil... Bugün yüzde 68 vergi dolaylı vergi. Çerezci dükkanına girince, ayakkabı alırken, elektrik faturasında, su faturasında, benzinde, telefonda fabrikatör ile kapısındaki bekçi aynı vergiyi ödüyor. Maaşlardan kesilen vergi ise yüzde 21. Etti 89. Yüzde 11 kurumlar vergisi. Biz bunu tam tersine çevireceğiz. Çok kazanan çok vergi verecek, az kazanan az verecek, kazanmayan vergi falan vermeyecek. Söz veriyoruz.
Her gün, sabah güneş doğduğunda yatağınızdan kalkarken şunu düşünün: İktidara dünden bir gün daha yaklaştık. İstedikleri kadar kaçsınlar, o sandığı kaçırsınlar; eninde sonunda o sandığı da getireceğiz, bu iktidarı da değiştireceğiz. Ve en sonunda, hep beraber Türkiye’yi kurtarmanın, demokrasiyi yeniden kurmanın ve bu ülkeyi hepimizin ülkesi yapmanın azmindeyiz, kararlılığındayız. Bunun için bir tek şeye ihtiyaç var: O da sizin inancınızı kaybetmemenizdir, gösterdiğiniz cesareti sürdürmenizdir. Bu meydanlara sığmayan mücadeleyi sonuna kadar sürdürmeliyiz. Biz kazanacağız."
''Eşitlik ve özgürlük için ayağa kalkıyorsunuz''
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Silivri!den yazdığı mektubu CHP Bolu İl Başkanı Tahsin Mert Karagöz okudu.
İmamoğlu’nun mektubu şöyle oldu:
“Sizleri çok özledim. 19 Mart’tan bu yana ülkenize, özgürlüğünüze, hukuka ve demokrasiye sahip çıkıyorsunuz. Meydan meydan çoğalıyor, şehir şehir büyüyorsunuz. Tıpkı milli mücadele yıllarında ayağa kalkan vatanseverler gibi, bugün de ülkemizin geleceği için, seçme ve seçilme hakkımızın güvencesi için, adalet, eşitlik ve özgürlük için ayağa kalkıyorsunuz. Bu meydan, direnişin meydanıdır. Bu meydan, direniş sembolü Köroğlu’nun torunlarının meydanıdır. Bu meydan, milletin meydanıdır. Bu meydanı dolduran Boluluların sevgisini kazanmış, Bolu’ya hizmet için çalışan Bolu Belediye Başkanımız Sayın Tanju Özcan’a ve CHP Bolu İl Başkanı Sayın Tahsin Mert Karagöz’e yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.”
“Kendi vatanlarında esir edilmişler demektir''
“Bizi zindanlarda tutanların, milletimize hizmet etme hevesimizden alıkoyanların derdi milletledir. Devletin tüm imkanlarını kendi koltuğunu korumak için harcayan bu iktidarın derdi milletledir. Bir avuç insan, milletin dediği olmasın, milli irade özgürce tecelli etmesin diye her türlü hukuksuzluğu, her türlü kötülüğü yapıyor. Vatandaşının özgür seçim hakkını gasp ediyor, seçilme hakkından ise alıkoyuyor. Özgür seçim hakkı gasp edilmiş milletler, kendi vatanlarında esir edilmişler demektir. Biz, milletçe böyle bir esarete, böyle bir onursuzluğa asla izin vermeyiz, vermeyeceğiz. Şanlı tarihimizden gelen mücadele ruhumuzla, Cumhuriyet’in kazanımlarına sonuna kadar sahip çıkacağız. Milletimiz de iradesine sahip çıkacak. Çünkü, millet ne derse o olur. Cumhuriyet budur. Cumhuriyeti ve demokrasiyi içine sindiremeyenleri, milletin iradesini kabullenemeyenleri ne biz kabul ederiz ne de milletimiz kabul eder.
Biz, ezelden beri hür yaşamış bir milletiz. Boynumuza zincir takmaya, başımızı eğmeye çalışanlara karşı dimdik, omuz omuza duracağız. Bizim mücadelemiz, her şeyden önce bir adalet ve hürriyet mücadelesidir. Biz, yalnızca kendimiz için değil, herkes için ve her yerde adaleti ve hürriyeti sağlamak için yola koyulduk. Geldiğimiz bu geri dönülemez noktada, ülkemizde kayıtsız şartsız adaleti ve hürriyeti hâkim kılacağız. Vergide, devlet dairelerinde, okullarda, hastanelerde, sokaklarda, meydanlarda, sahillerde, tarlalarda, fabrikalarda adaleti sağlayacağız. Çiftçiler, üreticiler, girişimciler için adaleti sağlayacağız. Emekliler, çalışanlar için adaleti sağlayacağız. Kadınlar, gençler, çocuklar için adaleti sağlayacağız. Temeli adalet üstünde yükselen, vatandaş karşısında haddini ve hududunu bilen bir devlet inşa edeceğiz. Devleti, istisnasız herkesin hak ve hürriyetlerinin güvencesi haline getireceğiz.”
“Bu zulümleri bitireceğiz''
“Mafyatik siyasete, vesayetçi, çıkarcı, partizan ve milletin iradesini yok sayan bütün örgütlenmelere karşı büyük bir mücadele vereceğiz. Herkes için her yerde adaletin ve hürriyetin hakim olduğu bir ülkenin özgüvenli, birbirine yürekten bağlı vatandaşlarına hiçbir güç diz çöktüremez. Bizim tarihimiz zulme boyun eğmeyenlerin tarihidir. Bu zulümleri bitireceğiz, bu büyük karanlığı dağıtacağız. Türkiye; adaletin, özgürlüğün, refahın, bolluğun, bereketin ülkesi olacak. Türkiye; gelecekten korkmadan yaşayan, geçim derdi nedir bilmeyen, mutlu ve özgür insanların ülkesi olacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu. Silivri Zindanı.”
''Defalarca takipsizlik kararı aldık''
Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan sahneye çıkarak yurttaşları "CHP Lideri Özgür Özel'e hoşgeldiniz" diyorum ifadeleriyle selamladı.
Özcan hakkında verilen yurtdışı yasağına değinerek şöyle konuştu:
"2019 seçimlerinde aday gösterildiğimde Bolu'da en büyük sıkıntı sığınmacılar ile ilgiliydi. Ne zaman bir yere gitsem hanımefendiler diyordu ki "Tacizkar bakışlar yüzünden sokaklarda yürüyemiyorum, alışverişimi yapamıyorum. Çocuklarımızı parka güvenli bir şekilde gönderemiyoruz; evin yanında okul var, okula bile tek başına gönderemiyoruz, korkuyoruz" Esnaf diyordu ki "Haraca bağlayacaklar bizi" O zamanlar Bolu'da yaşayan 8 kişiden 1'i sığınmacıydı. Buna bir "Dur" demek gerekiyordu. Ve ben açık bir şekilde dedim ki "Ben gelince zaten hükümetten yeterince besleniyorlar, ben Boluluların vergileriyle (sığınmacılara) nakdi yardım yapamayacağımü, iş yeri açma ruhsatı vermeyeceğim çünkü Bolu'ya yerleşmelerini istemiyorum" Biz bunları yaptık mı? Yaptık. N'oldu sonuç itibarıyla? Şimdi 450 kişiden 1'i sığınmacı. Bolu şuan Türkiye'nin en güvenli şehirlerinin başında geliyor. Burada kadınlarımız gece 1'de bile olsa tek başına yürüyebiliyor. Ama n'oldu biliyor musunuz? Birileri bundan rahatsız oldu! Defalarca bu konuda soruşturma geçirdim, defalarca takipsizlik kararı aldık. İçişleri Bakanlığı soruşturma izni verdi Danıştay'dan döndü dosyalarımız ancak yine Ocak ayında Adalet Bakanı'nın tweet ile yeni bir soruşturma başlatıldı. "Hesap vermekten korkmayız" dedik. Haziran ayında dava açıldı salı günü duruşmam var."
Gençlik kollarından yürüyüş
Miting alanına Bolu halkı akın ederken CHP Gençlik Kolları da "Cumhurbaşkanı İmamoğlu" sloganlarıyla miting alanına yürüdü.
Miting sonrası vekil kampı
Mitingin ardından, TBMM’de yeni yasama yılının açılmasıyla birlikte CHP milletvekilleri kampını Bolu’da gerçekleştirecek. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve milletvekillerinin katılacağı kamp, 3-5 Ekim tarihleri arasında Abant’ta yapılacak.