Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından deprem bölgesine müdahalelerin gecikmesi tepkilere neden olmuştu. Eleştirilerin odağındaki AFAD’ın başkanı Yunus Sezer 10 Şubat’ta Hürriyet gazetesine verdiği röportajda "Olumsuz hava şartları nedeniyle belli bir dönem uçuş olmadı. İHA ve SİHA uçamadığı için görüntü alma şansımız olmadı" demişti. 

İSRAİLLİ ŞİRKET İDDİASI

Diken'den Canan Coşkun'un haberine göre, FOX TV’de 10 Şubat’ta yayınlanan Orta Sayfa programında  gazeteci Deniz Zeyrek, “Deprem olduktan sonra hava aydınlandığında bu kentlerin üstüne bir İHA çıkarılsaydı, şehirler fotoğraflansaydı…” demiş, gazeteci Murat Yetkin de karşılık olarak “Yapıldı. Kime yaptırdılar biliyor musun? İsrailli şirkete” cevabını vermişti. 

'MİLLİ İHA'LAR HAVADAYDI'

Yayındaki iddialarla ilgili damat Bayraktar’ın şirketi Baykar’ın Medya İlişkileri Direktörü İlker Akgüngör tartışmaya dahil olarak sosyal medya hesabından şunları yazmıştı: "Bu videodaki bilgilerin tümü yanlış. Daha da önemlisi deprem bölgesinde canla başla çalışan insanlara da çok ayıp, haksızlık… TSK ve İçişleri Bakanlığı envanterindeki Milli İHA’lar depremin hemen ardından hasar tespiti, arama kurtarma desteği ve koordinasyon için havadaydı."

Bunun üzerine Anadolu Ajansı Teyit hattı da söz konusu iddiayı incelemiş, iddianın gerçeği yansıtmadığını öne sürmüştü. 

YÜZ SAYFA HABER SUNDULAR

Bu gelişmelerden sonra Gezi eylemleri sırasında polisin attığı gaz kapsülüyle ayağından yaralanan Aydın Aydoğan, Twitter hesabından İHA ve SİHA’ların deprem bölgesine müdahale edemediğini paylaştı.

Damat Bayraktar, söz konusu tweet’e avukatları Abdullah Demirhan ve Serkan Kaya aracılığıyla dava açtı. İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan 120 sayfalık dava dilekçesine yaklaşık 100 sayfa İHA ve SİHA’larla ilgili ulusal ve uluslararası mecralarda yayınlanan ‘övücü’ haberler eklendi.

Aydoğan’ın paylaşımıyla ‘İHA ve SİHA sistemlerine kamuoyu tarafından duyulan güveni sarstığı ve başarılarını karaladığı’ iddia edildi. Dilekçeye göre, dava konusu tweet nedeniyle Bayraktar’ın onur, şeref ve saygınlığı rencide edilmiş.

İHA, SİHA ve Akıncı sistemlerinin 2020 yılında Dağlık Karabağ’da 44 süren çatışmalarda Azerbaycan tarafına üstünlük sağladığından bahsedilen dilekçede, Rusya-Ukrayna savaşında da Ukrayna’ya yarar sağladığı aktarıldı. 

YÜZDE 90 YERLİ İHA

İHA ve SİHA’ların ‘tamamen yerli ve milli kaynaklarla’ geliştirildiğinin belirtildiği dilekçede, savunma sanayiinin tamamında yerlilik oranının yüzde 70’lerde olduğu, Baykar’ın ürettiği sistemin ise yüzde 93’ünün yerli sanayinin katılımıyla üretildiği belirtildi.

YANGINLARDA, DEPREMLERDE...

Dilekçede, sistemin Orman Genel Müdürlüğü’nün yangınla mücadelede görevlerine katkı sağladığı, Türkiye’de yaşanan depremlerde arama ve kurtarma faaliyetlerinde görev alarak ‘vatandaşların yaralarının sarılmasında rol aldığı’ aktarıldı. 

Bayraktar’ın davası İstanbul 30’uncu Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından kabul edildi. Mahkeme, ön inceleme yaptıktan sonra kararını açıklayacak.

BİZİM MİLYON DOLARLIK ŞİRKETLERİMİZ YOK

Hakkında dava açılan Aydın Aydoğan ise Diken’e şunları söyledi:

"Deprem olduktan sonra iki gün boyunca telefonla hiçbir yere ulaşamadım. İletişim sağlanabildiğinde 10 Şubat’tan sonra kuzenimin ailesi enkaz altında olduğunu öğrendim. İletişim sağlandıktan sonra da interneti kapattılar. Kuzenim ve çocukları enkazda can verdi.

İHA ve SİHA’ların uçamadığıyla ilgili haberlerin yayınlandığı günlerde ben de eleştiri hakkımı kullandım. Kaldı ki sadece eleştirmedim, iddiayla ilgili haberleri de paylaştım, AFAD başkanının söylediklerini paylaştım. Beni mahkemeye vereceğine AFAD başkanını verseydi.

Demokratik ülkelerde idareciler eleştiriye açıktırlar. Kaldı ki ülkede bir afet yaşanmış. Devletin verdiği rakamlara göre 51 bin insan vefat etmiş, binlerce kişi yaralanmış, milyonlarca insan iç göçmen olmuşken en ufak bir eleştiriye tahammül edememek anlaşılır gibi değil.

Bu tahammülsüzlük Gezi’ye olan öfkelerin hala sıcak olduğunun bir kanıtı. Hakkımda 150 bin TL’lik manevi tazminat davası açmış Selçuk Bayraktar’a sözüm şudur:  Ben bunu ödeyemem, bizim milyon dolarlık şirketlerimiz yok. Asgari geçim şartlarında ülkede hayatta kalmaya çalışan bireyleriz. AFAD başkanının basın toplantısında söylediklerini paylaştım sadece. Beni mahkemeye vereceğine AFAD Başkanını verseydi anlaşılırdı. Üç gün ulaşabildik yakınlarımızı bu seferde bant daraltıldı anlamak mümkün değil yani özür dileriz ama bizler öldük o gün öldük."